English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ G ] / Gözleri

Gözleri translate English

7,717 parallel translation
Ben Lou üzerinde gözleri var...
I have eyes on Lou...
Onun gözleri, onun gülümsemesi, bunun benim suçum olduğunu hatırlatıyordu daima.
His eyes, his smile... always reminding me it was my fault.
Böyle yeşil yemyeşil ve kocaman gözleri vardı. Her şeye gülerdi.
God, he had these... he had these wide, green eyes... and he thought everything was funny.
Gözleri görebilsin diye para için imzaladı.
He signed for the money to open his eyes again.
Gözleri ve kulakları kapanmış genç nesil arasındaki trend Youtube'da trend olan kişiler.
This younger generation, with their eyes and ears glued, what's trending to them is trenders who trend on YouTube.
Gözleri çok parlak ve meraklı..
Her eyes are so bright and curious.
Annesinin gözleri aynı.
He does have her eyes.
Hepimizin taktığımız Zed-Gözleri var.
We all got Zed-Eyes put in, right.
Zed-Gözleri çıkartamıyorsun.
You can't take the Zed-Eyes out.
Hani şu garip saçları ve gözleri olan?
The one with the... with the hair and those eyes?
Kara gözleri var.
And those dark eyes.
Bence karar yüzünden yenildim. Çünkü bakarsanız, maç sonrası ikimizin de gözleri kapalıydı.
Well, the reason that he got the decision, if you looked at my face and his face after the fight, both eyes were closed.
- Keskin gözleri.
- His eyes, they burn like..
- Ah, güzel gözleri var.
- Ah, good eye.
Aniden mavi bir ışık belirdi. Çok parlaktı. Gözleri yakıyordu.
Suddenly, a blue light appeared, so bright, it hurt to look at it.
Cinderella'da, üvey kardeşler ayakları ayakkabıya girsin diye ayaklarını kesmişlerdir, ve en sonunda da gözleri güvercinler tarafından çıkarılmıştır.
In Cinderella, the stepsisters had their feet mutilated to fit into the shoe, and their eyes were eventually pecked out by doves.
Çok güzel gözleri var.
He has dreamy eyes.
Eğer bu "çok güzel gözleri" yüzüme karşı söylersen Kings of Leon'un yapacağından daha çok işimiz var demektir.
- Okay, if you're saying things like "dreamy eyes" to my face, we have more work to do than the Kings of Leon.
Yarım saat önce bir sahil güvenlik teknesindeki tüm ekibin gözleri dikildi.
Half an hour ago, an entire coast guard cutter crew had their eyes sewn shut.
"Uzun, kabarık saçları, parlayan kırmızı gözleri vardı... ve köpeğimsi suratından kan akıyordu."
"Long, shaggy hair, glowing red eyes, and blood dripping down its doglike face."
Bu çocuğa rastladık. 15 yaşından fazla göstermiyordu. Gözleri iki kırmızı domates gibiydi.
A-And we saw this boy, couldn't have been more than 15, eyes as red as tomatoes.
Gözleri genç kızlara kaymaya başladı.
His eyes started to wander to younger women.
- Onun gözleri öyle.
Oh, yeah, like his eyes.
Gözleri bana benziyor mu? Hâlâ orada mısın?
Does it have my eyes?
O bir mahkeme tarafından yargılanacak ve... tüm dünyanın gözleri önünde idam edilecek.
He's going to be convicted in a court of law, and he is going to be executed before the world.
Bırakın bilmek istediğini kendi gözleri ile görsün.
Let her see what she needs to see with her own eyes.
Gözleri o kadar torbalı ki etrafı zor görüyor ama yine de harika.
Dude's eyes are so pouchy he can barely see anything, and he's still killing it.
İşte. Gözleri ışığa odaklandı.
There.
Herkesin gözleri belirli bir vektör de kalmalı yani açıda. Yolun her iki tarafındaki.
Everyone's eyes should stay at a specific vector - - angle - - on either side of the trail.
"Taze gözleri"...
"Fresh eyes"...
Son bir haftadır kafamda kurup duruyordum... saçları senin gibi olur mu, gözleri sana benzer mi, ya da ikimizin karışımı mı olur?
These last weeks, I couldn't help wondering... Would he have your curls, Or have your eyes,
Aslında detaylı bilgi veremem. - Gözleri kırmızı olan değildir.
I really, uh, can't go into specifics.
Nell, onları gözleri?
Nell, you got eyes on them?
Sanırım gerçekten gittiğini kendi... gözleri ile görmek istedi.
I think he had to see it for himself,
Korktum ve suçlu hissettim. Gözleri masmavi ve gerçekten çok hoş ama hayır.
I felt scared and guilty, and his eyes were really, really blue and pretty, but... no.
Okul iyi gidiyor. Hayallerinin peşinden gidiyorsun. Liam ile tanıştın, ki onun da gayet güzel gözleri var.
You're doing well in school, you're following your dreams, you met Liam, who also has very pretty eyes, not mention he's never killed your brother.
Gözleri parlıyor resmen.
There's a light in his eyes that clearly you put there.
İnternetteki gözleri etkilemek için gürültülü olmak zorundasın.
You have to be noisy to attract eyes on the Internet. This is noisy.
Baksanıza, gözleri açık!
Look, his eyes are open.
Charlie'nin gözleri açık ama hala hareket etmiyor ve konuşmuyor.
Charlie's eyes are open, but he can't move or talk.
Gözleri açık olan bir ben değilim ki.
I'm not the one with my eyes open.
Gözleri sana çekmiş.
He has your eyes.
Evet ama bu şekilde Rebecca'nın gözleri morarmamış oldu.
Yeah, but this way Rebecca has fewer black eyes.
Rowan'ın her yerde gözleri var.
Rowan has eyes everywhere.
Gözleri harika.
Good.
Bütün olanlar canlı yayınla internette yayınlandı. Ve Ming'in ipte asılı olan cansız bedeni binlerce insanın gözleri önünde sergilendi.
Everything was aired live on the Internet and exposed Min's hanged body
Bakmamaya çalıştım ama gözleri beni transa soktu. Sanki içimi görüyormuş gibiydi.
I tried not to, but her eyes, they caught me in a trance, and I felt like she could see right through me.
Doodlelar'ın gözleri kapalı çıktı.
Doodles blinked.
Şempanzeler uzun, kurak mevsimde proteine hasret kalmışlardı ve şimdi et için gözleri dönmüş durumda.
The chimps have been starved of protein during the long, dry season and are now desperate for meat.
Sevgisinden gözleri kör olmuş.
Her love is blind.
Burnu seninkine ; gözleri Alan'ınkilere benzemiş.
He's got your nose and Alan's eyes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]