Gözlerini translate English
14,091 parallel translation
Çocuklarına gözlerini kapatmalarını söyler misin?
Can you tell your kids to cover their eyes?
- O zaman Shinigami gözlerini...
Then... the shinigami eyes...
Gözlerini onlara dikip bakmalısın.
You got to stare'em right through.
- Neden gözlerini dikip bakıyorlar?
Why do they stare?
Gözlerini Tanrı'ya çevirmelisin.
You should look to God.
Annenin gözlerini almışsın.
You have your mother's eyes.
Maalesef arkadaşların bir an olsun gözlerini üzserinden ayırmadı.
Sadly, your friends never seemed to let you out of their sight.
Gözlerini benden ayırma sen.
Just keep your eyes on me.
- Gözlerini açın.
This only ends one way.
Birinin gözlerini kapatıp suni teneffüse son verme kararı alıyorsunuz.
You close someone's eyes and make a decision to stop resuscitating him.
Gözlerini de bağlamışlardı.
They even blindfolded them.
Bitirene kadar gözlerini açmayacaksın.
You don't open your eyes until you're done.
Gözlerini biraz daha açabilir misin?
Could you open your eyes wider?
Tatlım Gözlerini aç.
Open your eyes, honey.
Gözlerini aç!
Open your eyes!
Gözlerini.
His eyes.
- Gözlerini özledim.
- I missed your eyes.
Gözlerini kapat.
Close your eyes.
O büyük kahverengi gözlerini bana yöneltme seni gidi çıkarcı şerefsiz. - Tamam.
Oh, don't bat those big brown eyes at me, you manipulative bastard.
Güvenliğe şüpheli durumlara karşı gözlerini açık tutmalarını söylerim ama burası oldukça sakin.
I'll tell security to keep an eye out for anything suspicious, but it's been quiet.
Tamamdır, annesi gözlerini açtığında, ilk göreceği şeyin Tommy olmasını istiyorum.
Okay, I want Tommy to be the first thing his mom sees when she opens her eyes.
Gözlerini görmedin mi? [Araba çalışır.]
Didn't you see her eyes?
Gözlerini açıyor.
She's opening her eyes.
Babanın gözlerini almışsın.
You got your father's eyes.
- Işık gözlerini acıtıyor mu?
That hurt your eyes? No.
Gözlerini öne çıkartıyor.
It accentuates your eyes.
Gözlerini devirmek için daha önünde uzun bir ömür var.
You've got your whole life to roll your eyes.
Bacağında ciddi kırık var ama iyi yeni gözlerini açtı.
She has a pretty serious leg fracture, but she's okay, just a little shaken up.
- Kapat gözlerini.
Close your eyes.
Haydi kapa gözlerini.
Just close your eyes.
Aç gözlerini.
Open your eyes.
10 dakika gözlerini dinlendirmek istemiş, ama saatler sonra uyanmış ve kızı kayıpmış.
He attempted to close his eyes for 10 minutes, woke up hours later and his daughter was missing.
Listeyi çıkardım, gözlerini korkut biraz.
I got you a list, just give them a scare.
Gösterim sırasında gözlerini kapatamazsın.
You cannot close your eyes during the screening.
Yapıştırıcı buralarda biryerlerde olmalı, o yüzden gözlerini açık tut.
The glue should be around here somewhere, so keep your eyes peeled.
Gözlerini kapatıp sadece babanı düşün.
Close your eyes and just think about him.
Artık gözlerini kapasan bile bir faydası yok.
It's no use if you close your eyes now.
Gözlerini aç.
Open your eyes.
Han Yeo Jin. Gözlerini aç lütfen!
Miss Han Yeo Jin, open your eyes, please!
Ya insanlar Derin Nehir'i ilk fırsatta terkediyor... ya da hayata orada gözlerini açmıyorlar.
So people either leave Deep River as soon as they can, or they weren't really there to begin with?
Size Richie Sambora'yı verdi ayrıca bir sihirbaz da gözlerini yerinden çıkardı.
Hey, he gave you Richie Sambora and a magician that pulled string out of his eye.
Geldiğimden beri gözlerini pörtletip, dik dik bana bakıyorsun.
You've been eye-rolling me like a googly doll since I got here.
Gözlerini açabilirsin.
You can open.
- Gözlerini sımsıkı kapat.
- Close your eyes tight.
Şimdi gözlerini kapa ve içindeki cesur kişiyi keşfet.
Now, close your eyes and find that brave part deep inside yourself, hmm?
Gözlerini kapa.
Close your eyes.
Anaçerçeveye bakıyorum, gözlerini okuyorum ve bu şekilde iletişim kuruyoruz.
I tap into the mainframe, see what he sees in his eyes and that's how he speaks to me.
Ben de Ginny'i aramıştım, morarmış gözlerini kırılmış kemiklerini tedavi etmişti.
So I called Ginny, and the black eyes and the broken bones she patched up,
Gözlerini bunlarla söker alırım!
I'm gonna slice your eyes out with these!
Gözlerini kapatmanı istiyorum.
I want you to close your eyes.
Okuyucuya, piramit biçimli burnu, at nalı biçimindeki ağzı sağ göz kocaman bir et beninin altında kaybolurken çalı gibi kızıl bir kaşın kapattığı o küçücük sol gözü bir kalenin mazgalları gibi sağı solu çentikli o biçimsiz dişleri o dişlerden birinin fil dişi gibi üzerine oturduğu nasırlı dudağı o sivri çeneyi ; her şey bir yana hınzırlık, afallama ve üzüntü karışımı bir ifadesi olan suratıyla aradaki halkın gözlerini kamaştıran yüce yüzü olduğu fikrini vermemeliyiz.
"We shall not attempt to give the reader an idea " of that tetrahedron nose, " that horseshoe mouth,