Hepsi bu translate English
26,969 parallel translation
Hepsi bu kadardı.
That's all it was.
Hepsi bu kadar efendim, kuruşuna kadar ödedim.
That's it, sir, that's the loan paid back, every last penny of it.
Hepsi bu kadar ise...
Well, if that's all...
- Elimdekinin hepsi bu.
It's all I have.
Sadece Jarrod Sands'le anlaştım, hepsi bu.
I only dealt with Jarrod Sands, that's it.
Çocuğumun bir Bears fanından gelmesini kaldıramam, hepsi bu.
I just can't stomach my kid coming from a Bears fan, that's all.
Sıtma hapı kullanıyorum. Birkaç ay önce Dominik'e gitmiştim. Hepsi bu.
I took some anti-malaria pills a few months ago for a trip to the Dominican, that's all.
Hepsi bu.
That's all.
Hakkında fazla şey bilmiyoruz ama onu Londra'da bir bombaya, Kiev'de isyana Osaka'daki bir apartman yangınına bağladık. Hepsi bu yıl içinde.
We don't know much about him, but we've connected him to a bombing in London, a riot in Kiev, and a building fire in Osaka, all in the last year.
Şimdilik hepsi bu.
That'll be all for now.
Hepsi bu. Sonra komaya girdi.
and that was it ; she was out.
- Hepsi bu değil dostum.
All right. That's not all, man.
Hepsi bu kadar da değil.
That's... And there's more.
- Hepsi bu kadar, sayın yargıç.
That's all, your honor.
Hayır, hepsi bu.
No, that's it.
Küçük kız için hepsi bu kadar mı?
Is this all for the little girl?
Sadece morali bozuktu, hepsi bu!
She was upset, that's all.
- Sen sadece yemek istedin. Hepsi bu.
- You wanted to eat, that's all.
Biraz incelik gerekiyordu. Hepsi bu.
A little... delicacy was required, that's all.
Ben sadece 13 yıl boyunca meydanda yoktum. Hepsi bu.
I've only been stuck underground for 13 years, after all.
Hepsi bu kadar.
This is it.
Hepsi bu kadar.
That is all.
Hepsi bu değil, efendim.
That's not all, sir.
- Hepsi bu mu?
This is everything?
Yani hepsi bu.
That's all you.
Bazı şeylere bakacaklarmış, hepsi bu.
They're just going to tick some boxes, and that's that.
Hepsi bu kadar mı?
Is that all?
Aramızdaki sadece önemsiz bir maceraydı, hepsi bu.
It was just a little flirtation, that's all.
Dedim ya, galiba hepsi bu kadar.
I told you, I think that's all of them.
- Fiziksel bir eylem. Hepsi bu.
It's a physical act, that's all.
Orayı depo olarak kullanıyoruz, hepsi bu.
It's just, we use it for storage, that's all.
Hayır, sadece buradan geçtikleri anlamına gelir, hepsi bu.
No, it just means they're passing through, that's all.
Rothschild hanedanı ve hepsi bu.
Rothschild and all that.
Hepsi bu kadar!
That'll be all.
Carter'dan beni pazara götürmesini istedim, hepsi bu.
I asked Carter to take me to the market. That's all.
- Hepsi bu.
That's all.
Seni gördüğüme sevindim, hepsi bu.
I'm just happy to see you.
Demek ki bu kanların hepsi onun değil.
Okay, so this isn't all her blood.
Ve bu araştırmamın hepsi.
And that's as far as I've gotten in my investigation.
Hepsi bu kadar, efendim.
That's all, your honor.
David, bu mezarların hepsi babamın krallığından.
David, these graves. They're all from my father's kingdom.
Bunların da hepsi senin suçun, bu yüzden kıçını nasıl kurtaracağını düşünmek yerine çık git ofisimden!
And this is all your fault, so get the hell out of my office instead of trying to figure out a way to cover your goddamn ass!
O zaman bunların hepsi sona erdiğinde beni bul ve bu güveni daha iyi kullanmanın yollarını bulmaya bakalım.
Then find me when this is all over, and we'll see if we can put that trust to better use.
Ama bazen, elimizdeki hepsi bu.
But sometimes, that's all we got.
Teşekkür ederim, hepsi bu kadar.
Thank you, that's all I need.
Bu kadınların hepsi bir şeyler saklıyor.
Each of these women is hiding something. I'm gonna find out what.
Başlarına bela olan bu suçlama, hepsi için çok zor.
It's hard for all of them, with this accusation hanging over their heads.
- Hepsi bu.
That's it.
Dökülen bu kanlar ölen herkes, ailelerin çocuklarını kaybetmesi, hepsi senin suçun.
All the bloodshed, everyone who died, all the families that lost someone... is because of you.
Ama hepsi bu. - Sağ ol.
Thank you.
Kırık kapı, Kurtarıcılar, bu insanlar... Hepsi senin olabilir.
The broken gate, the Saviors, the people... all of this can be yours.