English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hepsi orada

Hepsi orada translate English

776 parallel translation
Mektup geldiğinde hepsi orada olmayacak zaten.
They won't all be there when the letter arrives.
" Kısaca, bilgilerimin hepsi orada.
" In short, the sum total of my knowledge, such as it is.
Hepsi orada gazetede.
It's all in the paper there.
Hepsi orada. Tam kucağımızda.
All there, right in our laps.
- Hepsi orada.
- That's all there are.
Hepsi orada işte, 50.
It's all there, 50!
Herkesin öyküsü bu ve hepsi orada anlattı.
It's the story of everybody and that'all there was to tell.
Hepsi orada değil.
It's not all in there.
ve hepsi orada ölmüş...
And they're all dead up there...
Yüzündeki en ufak ayrıntıyı bile biliyordum ve hepsi orada var.
I knew every little expression and they are all there.
Hepsi orada, Metellus Cimber'den başka. O da seni evinde aramaya gitti.
All but Metellus Cimber, and he's gone to seek you at your house.
Gazete muhabirlerinin hepsi orada olurlar.
All the reporters gonna be there from the papers?
Hepsi orada uyuyor!
They're all asleep in there!
Hepsi orada.
It's all there.
" Şimid hepsi orada.
" Now all is still.
- Hepsi orada. - Keşke öyle olsaydı.
- It's all up here, you know.
Toprak sahiplerinin hepsi orada bağrışıyordu.
All the landowners were there shouting.
Hepsi orada, her anı bir Skaro tarihi.
Oh, it's all there, every moment of it is Skaroene history.
Suvan, Altay, Kaltay, hepsi orada. Üstelik kapılarda kilit yok.
What will become of Shuvan, Altai, Kaltai...
Aile kütüğüne bakın, hepsi orada yazıyor.
Look in the family Bible, it's all there.
Küçük tahtaların hepsi orada.
All these little boards.
Zaten hepsi orada oturuyorlar öylece.
It's all sitting right here.
Genç bayanların hepsi orada.
The young ladies are all here.
Hepsi orada.
They're all there.
Saymana gerek yok, hepsi orada.
You don't have to count it. It's all there.
Carole, Laurent ve Isabelle hepsi orada ve sen aniden Camargue'e gitmeye karar veriyorsun.
Carole, Laurent and Isabelle are all there and suddenly you decide to go to Camargue.
Hepsi orada mı?
Is it all in there?
Hepsi orada yazıyor.
It's all in there.
Hepsi orada mı?
Everything in there?
Veznedara göre, hepsi orada görünüyor, ki bu soygun amaçlı olmasını ortadan kaldırıyor.
According to the cashier, it appears to all be there, which rules out robbery as a motive.
O gece orada binlerce insan vardı, hepsi beni gördü!
There was thousands of people there that night! Everybody seen me!
Orada yazanların hepsi doğru.
It's quite true, what it says there.
Hepsi orada mı?
Is it all there?
Orada altı cinayet olmuştu, hiçbiri çözülemedi... ayrıca hepsi köyün önemli insanlarıydı.
There have been six, all unsolved... and all men of some prominence in the village.
Hepsi sabahtan beri o dul için, şık üniformalarla orada, kim var bilseydin -
Every one of'em is dressed up like a widow at a wake. If you knew who was there -
Orada olanın hepsi buydu.
That's all there was to it.
Hepsi orada kalsın.
Should we risk it all?
Spink ve Robson'da aradığım şey yoktu hani şu içinde barometre filan olan şu hepsi bir arada saattlerden ama Broadham şubelerini aradılar, ve orada bir tane varmış dediler ben de 13 : 30 trenine atlayıp almaya gittim. - Devam et.
well, Spink and Robson's hadn't got what I wanted... which was one of those clocks with, um, barometers and everything in one... but they rang up their branch in Broadham and said there was one there... so I hopped on the 1 : 30 train and went to get it.
Yüzlercesi orada kıpırtısız duruyor hepsi bu yöne bakıyor, bekliyor.
Hundreds of them standing there, dead still all looking this way, waiting.
Hepsi orada.
They are all there.
Orada olursan, arkanı dönmeni isterim hepsi bu. Diğer tarafa bakmalısın.
If you're there, I hope you turn away that's all, that you just look the other way.
Şimdi hepsi emekli oldu ve orada başka yaşlı insanlarla salon oyunları oynuyorlar.
Now they're retired, playing shuffleboard with the other senior citizens.
Orada bazı ayak izleri var. Hepsi develerin etrafında!
There's some footprints leading through there to a patch of ground that's all been churned up by camels.
Orada kimse yok, hepsi öldüler.
No-one's there, they all died
Hepsi tümüyle orada, yüzünde.
It's all right there in your face.
Halliwell, Denison, Hughes, hepsi de orada.
Halliwell, Denison, Hughes, they are all there.
Orada ilk pozisyonda görüyoruz ve hepsi çıkmaya hazır...
Out there we see in first position and all ready to go...
Eski mahkeme binası. Orada hepsi...
The old court building, that's where.
Hepsi sizi bekliyor Senyor, yarın öğlen orada olacaklar.
They all meet you Senior, they'll be there tomorrow By noon.
İçeride kalan askerler orada olduklarını söylemememizi istedi. Çünkü hepsi intihar edecekti.
The soldiers who we had left there inside they had asked for them not to say to the Americans who were there, because all went to commit suicide.
Doktor, şu anda orada üç Kartal'ım var... hepsi de Voyager'ı hedeflemiş durumda.
Doctor, right now I've got three Eagles out there their sights aiming right at Voyager.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]