English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Iyi günde

Iyi günde translate English

644 parallel translation
Bay Laurel ile Bay Hardy, hem iyi günde, hem kötü günde birbirlerine destek olmuşlardır...
Mr. Laurel and Mr. Hardy stuck together through thick and thin...
" Eğer ona, senin için ne kadar önemli olduğunu ve iyi günde de kötü günde de yanında olduğunu söylersen
" Maybe you can restore his faith in himself if you tell him how much you care for him
Şükranlarımız senin yanında olma yeminidir... iyi günde, kötü günde... ne olursa olsun!
Our thanks is the vow to stand with you... in good days and bad... come what may.!
William, Constance'ı karın olarak kabul edip, hastalıkta... sağlıkta, iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana dek... sevip sayacağına yemin ediyor musun?
William, do you take Constance to be your lawful wife... to have and to hold, in sickness and in health... to love, honor, and cherish...
Gün ışığında ve gece karanlığında zenginlikte, fakirlikte, iyi günde, kötü günde hastalıkta ve sağlıkta ve...
In the light of day and the dark of night for richer, for poorer, for better, for worse in sickness and in health, and...
Memleketimiz Fransa'ya iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
"Promise that I will do everything in my power." ... to reach France, our country... "To reach France, our country."
Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
Wilt thou love him, comfort him, honor and keep him in sickness and in health and forsaking all others, keep thee only unto him so long as ye both shall live?
Bu halkın lideri olmaktan gurur duyuyorum. Sadece iyi günde değil, özellikle kötü günde.
I am proud to be the leader of this nation, not only in happy times, but especially in hard ones.
Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
In sickness, health, richer, poorer, better or worse.
"Bu kadını nikâhlı eşin olarak kabul ediyor ve bu günden itibaren ona sahip çıkıp, sadık kalacağına iyi günde, kötü günde zenginlikte, fakirlikte..."
"Do you take this woman to be your wedded wife, " to have and to hold from this day forward, "for better, for worse, for richer, for poorer -"
... kadının bütün varlığıyla kocasına sadakati, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
... - fidelity of wife to husband in body and soul, in things small and large, in joy and in sorrow -
- Evet. Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Katsumi, wilt though have this man to thy wedded husband, to live together after God's ordinance in the holy state of matrimony, love him, comfort him, honor and keep him, in sickness and in health,
Sen, Guy... Emily'i iyi günde, kötü günde... hastalıkta, sağlıkta hayatının sonunda dek karın olarak kabul ediyor musun?
Do you, Guy... take Emily to be your lawful wedded wife... for better, for worse, in sickness and in health...
Sen, Emily... Guy'ı... iyi günde, kötü günde hastalıkta, sağlıkta...
Do you, Emily, take Guy... to be your lawful wedded husband... for better, for worse... in sickness and in health...
Zenginlikte ve yoksullukta, iyi günde ve kötü günde.
We promised for richer, poorer, better, worse.
Evlenirken iyi günde kötü günde diye yemin etmiştin hiç zengin olmayacağına, hep bir hiç olarak kalacağına!
When we got married, you promised for better or for worse... that you'd never make good, that you'd always be nothing!
Nikahlı karım olarak, onu sevip sayacağıma, iyi günde kötü günde, zenginlikte fakirlikte, hastalıkta sağlıkta...
To my wedded wife, to have and to hold, for better, for worse, - in sickness and in health...
İki insanın, iyi günde ve kötü günde hastalıkta ve sağlıkta olmak üzere, sadece Tanrı'nın onları ayırabileceği bir birlikteliktir.
It's the joining of two people together through thick and thin... in a union of spiritual goodness, forever and ever... that only God can put asunder.
Sen Eric Vonk, Olga Staplesi karın olarak kabul ediyor musun iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana kadar?
Do you Eric V onk, take Olga Staples as your wife to love and to hold and to cherish her for as long as you both shall live?
güya iyi günde harcanacaktı!
Supposed to spend on useful things.
Bizzat her 15 günde bir yıkandım ve kendimi çok iyi hissettim.
I myself did it every fortnight and felt very well.
"İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte."
"For better, for worse, for richer, for poorer."
- İyi günde ve kötü günde.
- For better or for worse.
- İyi günde ve kötü günde. - Kötü günde.
- For better or for worse.
- Bırak beni! Evlendiğimizde, sulh hakimi "İyi günde, kötü günde." demişti.
When we married, the justice of the peace said "For better, for worse".
İyi günde, kötü günde.
For better, for worse.
Sevgilim, iyi ve kötü günde diye yemin ettik.
Darling, I meant it when I said for better or for worse.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
And as a symbol of our love I give this ring to you.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
And as a symbol of our love... I give this ring to you.
Günde on mil alırsak iyi.
Ten miles a day will be good.
İyi günde kötü günde karın olarak...
To be my lawful wedded wife, for better or worse.
İyi günde kötü günde, varlıkta ve yoklukta...
To be my lawful wedded wife, for better or worse, for richer or poorer...
- İyi günde kötü günde...
-... for better or for worse... -... for better or for worse...
İyi günde kötü günde sana muhtaç
" Needs you rain or shine
Parası da iyi.Günde 10 $ ve kafeteryada öğle yemeği.
Good pay, you know. $ 10 a day and lunch in the cafeteria.
İyi günde, kötü günde, tasada, kederde yıllarca babanın dostuydu insanlar.
To the sword, the cross, the rack, men that have been his friends for years.
Böyle bir günde, hâlâ iyi geçinebiliyoruz.
A day like today, we still get along!
"İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta" hastalıkta ve sağlıkta " ölüm sizi ayırana dek birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?
"Do you take each other for better or for worse... " for richer or for poorer... " in sickness and in health, until death?
İyi günde kötü günde birlikteydik.
We've been through thick and thin.
Günde bir kez oluyor, ama çok iyi.
One a day, but they're working on it.
Dün, en iyi adamlarımdan olan Ben, ki kendisi iyi bir çocuktur. İşten çıktı ve günde 5 dolar için senin işçilerinin arasına katıldı.
Yesterday one of my best hands, Ben, a real nice boy, ran off and joined your workers.
Gördüğünüz gibi, Bay Glover, günde 5 dolar ödeyerek en iyi adamlarımızı çalmaya devam ederseniz, dostlarımla da uğraşmak zorunda kalacaksınız.
You see, Mr. Glover, if you keep stealing our best field hands at five dollars, you're gonna be dealing with my friends too.
İyi ve kötü günde...
For richer, for poorer....
İyi günde, kötü günde yanında olacağına?
Arvalle, Cavarex, Moraines and Eristrue
İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta, sağlıkta birbirinizi sevin.
Love one another for better or worse, for richer or poorer, in sickness and in health.
Bu günden sonra ona sahip çıkacağıma iyi ve kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta.
To have and to hold from this day forward, for better, for worse, for richer or poorer, in sickness and in health.
İyi günde, kötü günde, bilhassa savaşta, "Yaşasın Güney Amerika"!
In good times, bad times and even at war time - viva South America!
İyi günde, kötü günde, sonuna kadar dostunum.
Friend to the end, for better or worse.
İyi bir menejerle... Günde 50 yada 100 dolar kazanabilirsin.
With proper management... you could be takin` home $ 50, maybe $ 1 00 a day, easy.
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
"For better or for worse." I meant what I said.
İyi bir günde.
On a good day.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]