Kapı orada translate English
851 parallel translation
- Kapı orada, Bay Cutler.
The door's over there, Mr. Cutler.
Adam gibi durmayacaksan, kapı orada.
- lf you can't settle down, you must go.
- Defol kapı orada!
- Get out, that's the door
Kapı orada.
There's the door.
Ameliyathanenin kapısını açık bırak ve gece yarısı orada ol... tek başına.
Leave the door to the operating room open and be there at midnight - alone.
Orada çok güzel ağaçlar, sanki cennetin kapısına erişebilecek kadar yükselen çok uzun çamlar var.
Why, there's trees out there, big, tall pines... Just a-reachin'and a-reachin'... As if they wanted to climb right through the gates of heaven.
Ve soracaklar, kim bu kadar özel ki orada ve o gece bir çığlık duyulacak otel yakınında insanlar soracak bu otel neden korundu diye şafakta ben çıktığımda kapıdan diyecekler ki, demek o burada yaşadığından.
Just one ratty old hotel will survive safe and sound And they'll ask "Who's so special that lives there?" And that night a cry will go up around the hotel
Ama yarın sabah... rüyandan uyanacak olursan... ve kapının çalınıp açıldığını görürsen... orada elinde bir kahvaltı tepsisi tutan hizmetçi yerine... tutuklama emriyle bir polis olursa... yalnız olduğuna sevineceksin.
But tomorrow morning, if you should wake out of your dreams... and hear a knock and the door opens, and there, instead of a maid with a breakfast tray... stands a policeman with a warrant, then you'll be glad you are alone.
Hiç yabancı bir yere gidip, daha önce de orada bulunduğun hissine kapıldığın oldu mu?
Did you ever go to a strange place and feel sure you'd been there before?
Orada görülmek istemedim onun için kapıdan uzaklaştım.
I didn't wanna be seen there so I ducked away from the door.
Tam, yatakları hazırlamak için yukarı çıkmıştım ki orada, atölye kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
I'd just come upstairs to turn down the beds. There it stood by the studio door, looking down at me.
- Orada, kapının üstünde!
- There, over the door!
Orada olduğunu biliyorum. Lütfen kapıyı aç.
Please open the door.
Bir kapı kapandı başka bir kapı sonuna kadar açıldı ve o kapıdan girdim ve arkama hiç bakmadım. Çünkü orada rüzgar, açıklık, güneş ve fırtınalar vardı. Her şey o kapının ötesindeydi.
One door closed and another opened wide and I went through and never looked behind because wind was there, and space and sun and storms... everything was beyond that door.
- Kapı yok orada.
No door. No door?
Orada olduğunu biliyorum, kapının altından ışığı gördüm.
I know you're there. I saw the light from below.
- Orada, üç kapı aşağıda.
There, 3 doors down.
Orada, kapının arkasında.
There, behind the door.
Madenin kapısına geldiler ve orada durup bana baktılar.
They came to the door of the mine and stood there and looked at me.
Kapıyı kapatıp seni orada bırakmak istemedim.
I didn't mean to shut you in, close the door on you.
Orada küçük bir kapı var.
There's a little door there.
- Orada, kapıda!
- There, at the door!
Eğer yemek istiyorsan, arka kapının orada seninle ilgilenirler.
If it's food, they'll take care of you'round the back door.
Yarım saate kadar orada olmazsanız kapıların size üç kere kilitleneceğini söyledi.
She say if you're not there in half an hour, the place'll be triple locked against you.
Sadece şunu bil ki, kısa bir sürede bir gün kapıyı açacaksın ve ben orada olacağım.
Just know that someday soon, you'll answer the door and I'll be there.
Pederson'lar orada olduğu için mi kapının yanındaydınız?
You were by the door because the Pedersons'table was there?
Şimdi, dolabın kapısı burada elbise dolabı kapısı orada yatak odanızın kapısı da burada ve elektrik süpürgesini oraya doğru süpürüyorsun.
Now, the closet door is over here. The clothes closet door is over there. The door to your bedroom is over here.
Bu kapının orada duruyordum ve...
AND I STOOD RIGHT AT THAT DOOR, AND...
Şimdiye kadar hiç, orada olamayacağımız hissine kapıldın mı?
Frank, you ever get the feeling we ain't along?
Işıkları kapattım ve onu bir kapı girişinde gördüm, orada birini... bekliyor gibi duruyordu, her kimi bekliyorsa aklında iyi şeyler yoktu.
I turned the lights off and I spotted him in the dark of a doorway, just standing there like he was waiting for someone with no good in his mind.
Neden orada duruyorsun şimdi kapıdan soğuk giriyor gir içeri.
- There's a draught, come inside!
Yoksulluğu ve açlığı ne kadar eziyet verici olursa olsun samurayın birinin kapısına gidip orada harakiri yapmak istediğini ifade etmesi hiçbir mazereti olmayacak ve dile getirilemez bir harekettir.
No matter how grinding his poverty and hunger, for a samurai to present himself in someone else's entryway and declare that he wishes to commit harakiri there is an unspeakable act that can in no way be excused.
Bu sabah kapıcı oradayken orada ilgini çeken birinin yaşadığını anlamıştım.
When the porter was there this morning I understood somebody is living there that interests you.
Bilirsiniz, içimde bir his... Kapıyı açtığım dakikada, sizi orada dikilirken gördüğümde uyanan.
You know, I had a kind of a feeling the minute I opened that door and saw you standing there.
Kapının önünde, orada.
Outside the door, there.
Yanlış. Kapının kirişi orada olmalı.
Der Balken - nicht dort, da anfangen.
Eve gideceğim, kapıyı çalacağım ve orada neler döndüğünü bulacağım.
I'm marching up and I'm gonna knock and find out what's going on in there.
Bu arada, kapının orada gezinen herifler, muhabirler...
Oh, by the way, those bods hanging about the gate, reporters...
Orada, karanlıkta, beklenmeyenle yalnız kalan Jim nihayet öteki adamla aynı k orkuya kapıldı.
There, in the dark, alone with the unexpected Jim was finally infected with the other man's terror.
Orada kapı yok! 24 saat değil, epeydir yok gibi duruyor.
There's no door there, and there hasn't been one for a lot longer than 24 hours.
Suvan, Altay, Kaltay, hepsi orada. Üstelik kapılarda kilit yok.
What will become of Shuvan, Altai, Kaltai...
Hep orada saklanıyordu, kapının ardında.
He was always hiding there, behind the door
Açıklığın hemen ardında büyük bir metal kapı var. Hemen orada.
A big iron door, just beyond that opening, over there.
Kapı hemen orada.
The door's over there.
O da ana kapının orada geceliyor.
He's spending the night outside the main gate.
Orada dikilp durma be adam, kapat kapıyı.
Don't just stand there, man, slam the door!
Orada bir kadınla tanıştığım konusunda aptal bir fikre kapılmış ve... gitmemize karşı çıktı...
She has some stupid idea that I have a lady acquaintance there, and she refuses...
İşte kapı açık, yol da orada.
The door is open, sir. There lies the way.
Pekala, orada dikilmeyin, Açın kapıları, kapıyı açın!
Well, don't just stand there, open up! Open up!
Mutfak kapısının orada musluk var.
MENDEZ : You can wash near the kitchen door.
Bir kapı var orada.
There's a door. You open it.
orada 2281
oradaki 168
orada mısın 598
oradaydım 213
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada biri var 50
oradaki 168
orada mısın 598
oradaydım 213
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada biri var 50
orada dur 223
orada ne var 123
orada olacağım 346
oradadır 18
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada neler oluyor 224
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada olurum 25
orada ne var 123
orada olacağım 346
oradadır 18
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada neler oluyor 224
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada kal 348
orada mısınız 104
oradaki kim 37
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122
orada kal 348
orada mısınız 104
oradaki kim 37
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122