Kızım nerede translate English
967 parallel translation
Aklıma gelmişken, benim küçük güzel kızım nerede?
By the way, where is my little beauty?
Karım Karen ve kızım nerede?
Where is my wife Karen and my daughter?
Kızım nerede?
Where is she?
Kızım nerede?
Where's my daughter?
Kızım nerede?
Oh, where's my daughter?
- Kızım nerede?
- Where's my daughter?
Kızım nerede?
Where is my daughter?
- Kızım nerede?
Well, where's my girl?
Kızım nerede?
" Where is my daughter?
Küçük kızım nerede?
Where's my little girl?
Dadı. kızım nerede?
Nurse, where's my daughter?
Kızım nerede?
Anita? Where's my daughter?
Kızım nerede?
Where's my girl?
Bayan Galloway, kızım nerede?
Mrs Galloway, where is my daughter?
Nerede, kızım?
Where, girl?
Karen nerede, kızım?
Where is Karen, my daughter?
- Kızım, sen nerede büyüdün?
- My girl, where were you brought up?
Arkadaşım olduğunu söylediğin kız nerede? Buradayım.
- Where's that girl you said was my friend?
Kilometrelerce uzakta olduğu halde, nerede olursa olsun hala benim kızım olduğunu hissederdim.
There were times she was miles away, but I still felt, wherever she was she was my girl.
Kızım, sana verdiğim madalyon nerede?
Girl, where's that medal I gave you?
Kırmızı şarabım, o nerede?
My red wine, where is it?
Sonra onları gözden kaçırdık... Onları tekrar nerede bulacağımızı bilmiyorduk.
Then they escaped our sight... not knowing we were again trailing them
Bunlar bana sadece ince bir görüntü vermiyorlar, gardiyanların şeritlerin nerede bitip benim nerede başladığımı belirlemelerini de olanaksız kılıyor.
They not only give me that slim look, they also make it impossible for the guards to tell where the bars leave off and I begin.
Kızım, o nerede?
My daughter, where is she?
- Kurdele nerede kızım?
- And the ribbon, Miss?
Sanırım Kızılderililerin nerede olduklarını biliyorsunuz.
I suppose you know just where the Indians are.
O zaman nerede benim küçük kızım?
- Then where's my little girl?
Nerede benim küçük kızım.
Where's my little girl?
Artık nerede yıkanacağımızı biliyoruz.
Now we know where we can get a hot bath.
Kızımın kolyesi nerede?
Where's my daughter's necklace?
Şimdi bakalım bu kız nerede olabilir?
Now, where can my niece be?
Nerede kızımız?
Well, where is she?
- Pekala, bayım, Biz satışın nerede yapılacağını anladık..... Orada en yüksek teklifi verene satacağız.
We figured that weherever the trade where going to take place .. that's were we would find the highest bidder. whoever he might be.
Tek ihtiyacın yeni uğurlu kızıl, onu nerede bulacağımızı biliyorum.
Now all you need is a new lucky redhead, and I know the perfect spot to find one.
Onu nerede bulacağımız biliyorduk. Yanlış bir şey yapmadık biz.
We knew where we could lay our hands on him.
Altının nerede olduğunu bilmiyorsunuz... yoksa sadık hizmetkarım Yu-Rang'i kandırmaya çalışmazdınız.
You don't know where the gold is... otherwise you would not have attempted to corrupt my loyal servant, Yu-Rang.
Sanırım göremezdiniz. Bakın, kız kardeşinin nerede oturduğunu herhalde bilmiyorsunuzdur, Matmazel McCurdy?
Perhaps there was no key and the killer was already inside, let in earlier by Gerry.
İnanabiliyor musunuz kardeşlerim ve biricik dostlarım sadık anlatıcınız kucakta savunmasız bir bebek gibi tutuluyor ve ansızın nerede olduğunu ve kapıdaki "ev" yazısının neden bu kadar tanıdık geldiğini farkediyordu.
And would you believe it, O my brothers and only friends there was your faithful narrator being held helpless like a babe in arms and suddenly realizing where he was and why "home" on the gate had looked so familiar.
- Kızım nerede?
Where is my daughter?
- Söyle bakalım, kız nerede?
Hear that, bastard?
Kızılderili vurduysan, başımızı belâya soktun. Nerede oldu?
If you've shot an Indian you've brought misfortune down on all of us.
Nerede yanlış yaptığımızı bulmaya çalışırdık.
We'd try and find out where we went wrong.
İyi ki ya da yazık ki,... basit gerçek şudur :... asla geri gitmeyeceğiz... nerede kaldıysak... hiçbir şekilde... asla bulunamayacağız... asla... aradığımız şey bu.
Fortunately or unfortunately,... the simple truth is this :... never must we go back... to where we were when young... in any way at all... for we'll never find... never... what we're looking for.
Sana bütün hikayeyi anlatacağım kızın nerede olduğunu, neden orada olduğu ve ne yapman gerektiği.
I'll tell you the whole story... where she is, why, and what you got to do.
Kız arkadaşımın nerede olduğunu bilmek istiyorum!
Now I want to know where my girlfriend is!
- Sanırım kızınız hiçbir şey görmemiş. - Şimdi nerede?
It seems she missed the whole thing.
Kız arkadaşım nerede?
Now, where's my girlfriend?
Kız arkadaşım nerede?
Where's my girlfriend?
Kızımız nerede?
Where's our girl? Where's Anjali?
Nerede benim doğumgünü kızım?
Where's my birthday girl?
Nerede Schuckert ve şirket adına sözleşme varsa, tümden katılım mı yoksa kısmi mi, not almanızı, ve bir parça kağıtla işaretlemenizi istiyorum.
Whenever the contract is for Schuckert and company, whether it's full or partial participation, concerning a project, I want you to make a note of it and mark it with a piece of paper.
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
nerede kalmıştık 239
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
nerede kalmıştık 239
neredesiniz 293
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198