Ne kadar yazık translate English
562 parallel translation
Oh, ne kadar yazık.
Oh, what a shame.
Ne kadar yazık.
Oh, what a pity.
Ne kadar yazık!
What a shame
Ne kadar yazık.
Oh, what a shame.
Ne kadar yazık.
What a shame.
Ne kadar yazık.
How sad.
Öyle genç bir adamın gözlerinin zayıf olması ne kadar yazık.
It's a pity, a young man like that to have such bad eyesight.
Bütün bunlardan sonra, Calvera gelmezse, ne kadar yazık olur!
If Calvera does not come now, after all of this, what a waste!
Ne kadar yazık, kocam bir iş için çıktı.
What a pity, my husband is away on business.
Ne kadar yazık.
More is the pity.
- Bu gece de aynısını yapamıyor olmamız ne kadar yazık, değil mi?
Isn't it a shame we can't do the same tonight?
Ne kadar yazık!
The waste.
Ne kadar yazık, çok yakışıklı bir adam.
Too bad, he's such a good-looking fellow.
Ne kadar yazık, oysa ben kocanızın bu alanda bir otorite olduğunu duydum.
Pity (! ) I understood your husband's an authority on the subject.
Ne kadar yazık.
How unfortunate.
Ne kadar yazık, çok cam kırılacak.
What a pity, so much glass will be broken!
ne kadar yazık!
A pity, such a coward
Bu kız konusunda o kadar titiz olmamız gerekirken... sen git adını manşete yaz! Ne var?
The one girl that we should handle with kid gloves... and you spread her name over the front page!
Yazık, ne kadar da iyi anlaşmaya başlamıştık.
Pity, just when we were getting on so nicely.
Daha ne kadar bu yazın boğucu ve kışın dondurucu ısıya dayanabileceğimizi düşünüyorsun?
How much longer do you think we can stand this insufferable heat stifling in summer and freezing in winter.
Yüz sene alacak olsa yazık olurdu ama hayatım boyunca da olsa ne kadar gidebileceğimi görüyorum
If it takes a hundred years it would be a pity but I am going to see how far I could go, even my lifetime
Ne yazık ki Bay Tenderfoot kumu kazamayacak kadar kibarmış. Durmuş ve suyun dolmasını mı beklemiş?
Mr. Tenderfoot ain't got sense enough to dig out the sand... sit back and wait for that sump hole to fill up.
O kadar ateş ve müzik söndürülseydi ne yazık olurdu.
What a pity. All that fire and music being turned off.
Ama bütün hayaller gibi, ne yazık ki bu da sonsuza kadar süremez.
But, like all dreams, well, I'm afraid this can't last forever.
Ne yazık ki, sizi buna inandıracak kadar delilimiz yok.
Unfortunately, we lack enough evidence to persuade you of that.
Ne yazık ki saymayı bitirene kadar bir centilmen olamayacağım.
I shall not be a gentleman until I have finished counting it.
Karınızın bunu sahneleyecek kadar yetenekli olmaması ne yazık.
It's just too bad your wife wasn't actress enough to carry it off.
Çok yazık! Ne kadar acı çekiyordur şimdi!
She must be suffering so much.
Ne yazık ki raporum, sizi de benim kadar üzecek efendim.
I am afraid that Your Highness will be chocked as much as I am.
- Ne yazık ki, bir kraliyet saplantısı yüzünden önüme gelen... her deli kadını görecek kadar ömrüm kalmadı.
Unfortunately, there are not enough years remaining for me to see every madwoman with a royal obsession.
Ne yazık ki çok fazla doktor olmasına rağmen yeteri kadar öğretmen yok.
Unfortunately there are too many doctors and not enough teachers.
Ne istiyorsan onu yap, ama... buralara kadar geldikten sonra, vazgeçmemiz çok yazık olur.
Do whatever you want to, but... after we've come this far, we're over the worst - -.
Ne yazık ki raporum, sizi de benim kadar üzecek efendim.
I'm afraid Imperial Highness will be as upset as I am about my report.
Ne yazık ki şu anki öngörüme göre bu ayın 28'indeki ecelini o kadar kolay örtbas edemeyeceksin.
Unfortunately, you won't be able... to explain away your death on the 28th of this month so easily... with my prediction of it at this moment.
Konuşacağımız o kadar şey varken, ne yazık ki, çabucak ayrılmak zorundasın.
It's a pity you have to rush off when there's so much we might have discussed.
Fakat üç gündür burada yoktun! Evet, ne yazık ki, kendimde değildim, kendimi bulmam bu kadar zaman aldı.
Why John, what a pleasant surprise.
Ne kadar yazık...
You don't realize what you're doing!
- Ve ne yazık ki şu ana kadar düşüncemi değiştirecek hiçbir nedenim olmadı.
... I actually had no reason, to amend my opinion.
Ne yazık ki Fransızcam o kadar iyi değil.
I'm afraid my French isn't up to this yet,
Siz de gidebildiğiniz kadar gitmişsiniz ama ne yazık ki yeterli olmamış.
Unfortunately, you went as far as you could go, which was insufficient.
Ne yazık, hepsi bu kadar.
Life is so disgraceful. The humiliation of it all.
Seninle sadece 20 dakika görüşebilmek ne kadar da yazık...
It's too bad you're only available 20 minutes at a time.
Ne yazık ki, bu kutu kadar evde doğru düzgün egzersiz bile yapamazsın.
Too bad you can't even work out decently in this small box.
Fransızcam iyi ama Rusçam o kadar iyi değil ne yazık ki.
French yes, but Russian not too good, I'm afraid.
Dedem diyor ki, babanızın bunu görecek kadar yaşamaması ne yazık.
My grandfather says it is too bad your father couldn't have lived to see it.
- Ne yazık ki, mesele sandığın kadar basit değil, Prudy. - Nedenmiş o?
- It's not as simple as that, Prudy.
Ne yazık ki, benim istencim, bir tiranınki kadar acımasız değil.
Unfortunately, my will is not ruthless like that of a tyrant.
Fakat ne yazık ki şu ana kadar bir eşleşme yakalayamadık.
But so far, we've been unable to equate it.
George, şu ana kadar muhteşem ilerledin ; ama ne yazık ki seni yavaşlatmak zorundayım.
George this drive has been magnificent... but I'm sorry to say I have to slow you down.
Ne yazık ki, bunu görecek kadar yaşamadı.
Alas, he did not live to see it.
O'na ilgi duyuyor olman ne kadar da yazık...
It is a pity that you are involved with her.
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34