Oraya giremezsiniz translate English
222 parallel translation
Oraya giremezsiniz.
You can't go in there.
- Oraya giremezsiniz!
- You can't go in there!
Ama oraya giremezsiniz.
But you can't go in there.
- Oraya giremezsiniz.
- You can't go in there.
Hayır, oraya giremezsiniz.
No, you can't go in there.
Oraya giremezsiniz, burası bir hastane.
You can't go in there now, it's a hospital.
Oraya giremezsiniz dedim.
I said, you can't get in.
Oraya giremezsiniz!
Keep out. You cannot go in there!
Oraya giremezsiniz.
SCHULTZ : You can't go in there.
Beyler, Üzgünüm, Oraya Giremezsiniz Şu Anda..
Gentlemen, I'm sorry, you can't go in there right now.
Pardon, oraya giremezsiniz.
Hello. You can't go in there.
Oraya giremezsiniz!
You can't go in there!
Onlar olmadan oraya giremezsiniz
You're not going in there without them.
- Bayım, oraya giremezsiniz.
- Sir, you can't go in there.
Oraya giremezsiniz. Yavaşla bakalım.
You fellows ain't allowed back there.
Oraya giremezsiniz! Bekleyin!
You can't go in there!
Afedersiniz efendim, şu anda oraya giremezsiniz.
Excuse me, sir, you can't go in there right now.
Oraya giremezsiniz.
You can't possibly go in there.
- Efendim, oraya giremezsiniz!
You can't go in there!
Ama oraya giremezsiniz.
But you can't go in there!
- Bayan, oraya giremezsiniz!
His gastrointestinal tract has been destroyed by radiation.
Oraya giremezsiniz, efendim.
You can't go in there, sir.
Oraya giremezsiniz!
You're not getting in there!
- Oraya giremezsiniz.
- You can't go in.
Oraya giremezsiniz.
- Hold on! You can't go in there! - Not now.
Efendim, oraya giremezsiniz.!
Sir, you can't go in there!
- Oraya giremezsiniz, bayan.
- You can not enter.
Bayan Sterner, oraya giremezsiniz.
Mrs. Sterner, you can't go back there.
Oraya giremezsiniz.
y ou can't go in there.
Hayır, hayır, oraya giremezsiniz- -
No, no, you can ´ t go in- -
- Hayır, anlamıyorsunuz, çünkü ben onunla- - orada bekleyin. - Ho, ho, oraya giremezsiniz.
- Ho, ho, you can ´ t go in there.
Afedersiniz, oraya giremezsiniz!
Excuse me, you can't go in there!
- Pardon, oraya giremezsiniz.
- Excuse me, you can't go in there.
- Bayım üzgünüm ama oraya giremezsiniz.
Sir, I'm sorry. You just can't go wandering.
Oraya giremezsiniz.
- You can't go in there.
Bayan, oraya giremezsiniz.
Ma'm, ma'm you can't go back there.
Bayan oraya giremezsiniz.
Ma'am, you can't go into the O.R.
- Oraya giremezsiniz! Bayım!
- You are not allowed in there!
Oraya giremezsiniz, bayan.
Miss, you can't go in there.
Oraya giremezsiniz!
You can't go in there, sir!
Yani oraya giremezsiniz çünkü o kapı hiç bir yere çıkmıyor
I mean, you can't go in there, because that door leads nowhere.
- Oraya giremezsiniz.
- You can't come.
Oraya öylece giremezsiniz.
You can't just go breaking into places.
- Oraya yalnız giremezsiniz.
- You can't go in there alone.
Bayım bekleyin, oraya giremezsiniz. Büyükbabam iyi duymaz.
[Alarm ringing]
Oraya giremiyorsanız, buraya hiç giremezsiniz.
If you can't get in there, you can't get in here.
- Oraya giremezsiniz.
- You're not supposed to go in there.
Oraya giremezsiniz!
You can't go in there.
- Oraya giremezsiniz.
Ah, you know, you can't.
Oraya giremezsiniz.
- You can't go in there!
Oraya şimdi giremezsiniz.
You can't come in there right now.
giremezsiniz 38
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
oraya bak 56
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
oraya bak 56
oraya gitmeliyiz 19
oraya gidin 38
oraya geç 17
oraya gitme 62
oraya hiç gitmedim 28
oraya otur 27
oraya gittim 26
oraya gitmeyin 17
oraya giremezsin 27
oraya gidemem 20
oraya gidin 38
oraya geç 17
oraya gitme 62
oraya hiç gitmedim 28
oraya otur 27
oraya gittim 26
oraya gitmeyin 17
oraya giremezsin 27
oraya gidemem 20