Oraya girme translate English
254 parallel translation
Oraya girme, Dick.
Don't go in there, Dick.
Oraya girme!
Don't go in there.
Stanley, oraya girme.
Stanley, don't go in there.
Sana yalvarıyorum oraya girme.
I beg of you, please, do not enter here.
Oraya girme!
Don't go in there!
Oraya girme.
Don't go in there.
- Sen oraya girme.
You shouldn't go in there.
Oraya girme seni sefil yaratık!
Don't go in there, you miserable creep!
Oraya girme.
Stay out of there.
Yani oraya girme.
So stay out.
Oraya girme!
Stay out!
Sakın oraya girme!
Don't go in there!
Geri dön! Oraya girme, çok tehlikeli!
Don't go in there, you'll get hurt.
Asla oraya girme, asla.
Never go into them.
- Hayır, oraya girme!
- No, don't go in there!
Oraya girme.
Don't go in there, Richard!
- Sakın oraya girme.!
- Don't go in there!
Bekle Rob, oraya girme.
Hey, wait, Rob. Don't go in there.
Hayır, oraya girme!
Oh, no, don't go in there.
Oraya girme. Orada değil!
She's not in there!
- Oraya girme!
- Don't go in there!
Sakın oraya girme.
You can drive through it.
Oraya girme nedenimin ahlaken doğru olduğunu itiraf edeceksin.
You will admit that the cause is morally justifiable.
- Dur oraya girme..
- Don't go in there!
- Oraya girme..
Don't go in there!
Sakın oraya girme.
Don't ever go in there.
Sakın oraya girme.
You don't ever go in there.
Hey, Oraya girme!
Hey, don't go in there!
Oraya girme!
Do not go in there!
Oraya girme sakın!
You don't want to go in there!
Oraya girme.
Do not go in there.
- Hayatım, oraya girme.
- Baby, don't go in here.
- Oraya girme.
- Don't go there.
- Oraya girme!
- Don't you go in there!
Evin içinde. Mike, oraya girme lütfen.
Mike, do not go in there, please.
Oraya girme!
Don't goin there!
Gururun varsa, bir parça itibarın kaldıysa oraya girme.
If you have any pride, an ounce of dignity left, don't go in there.
Hayır, oraya girme!
No, don't go in there.
Oraya girme!
- Aaah! - Uh, don't go in there!
Oraya girme Girme oraya.
Don't go in there. Don't go in there!
- Oraya girme.
- Not there. I do not trust him.
- Yapamazsın. Girme oraya.
Don't go in there.
- Hayır, girme oraya.
- No, don't go in there.
Girme oraya!
Don't go in there!
Girme oraya!
Do not go in there!
Oraya ulaşmam tam olarak onun ellerini yıkayıp eldivenleri girme süresi kadar.
The time it takes me to drive there is the exact same time it takes him to scrub and put on his gloves.
Hayır, girme oraya.
No, don't go in there!
Oraya sakın girme!
Oh, don't go in there.
- Lütfen Frasier Oraya girme.
No, don't go in there.
- Oraya onunla tek başına girme niyetin yoktur umarım.
You surely don't intend to go in there alone, with him.
Stan, Şef oraya yalnız girme diyor.
[Man On Walkie-talkie] Stan, copy. Boss said don't go in there alone.
girme 22
girmeyin 16
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
girmeyin 16
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
oraya bak 56
oraya gitmeliyiz 19
oraya gidin 38
oraya geç 17
oraya hiç gitmedim 28
oraya gitme 62
oraya gittim 26
oraya gitmeyin 17
oraya otur 27
oraya giremezsin 27
oraya gitmeliyiz 19
oraya gidin 38
oraya geç 17
oraya hiç gitmedim 28
oraya gitme 62
oraya gittim 26
oraya gitmeyin 17
oraya otur 27
oraya giremezsin 27