English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Senden hoşlanmıyorum

Senden hoşlanmıyorum translate English

532 parallel translation
Senden hoşlanmıyorum.
I don't like you.
Ben senden hoşlanmıyorum.
I don't like you.
Ama sırası gelmişken söyleyeyim, ben senden hoşlanmıyorum.
But, incidentally, I don't like you.
Bu gece senden hoşlanmıyorum.
You're not funny to me tonight.
Şu anda senden hoşlanmıyorum, ama ileride bu durum düzelebilir.
Right now, I don't like you, although I may get over it later.
Senden hoşlanmıyorum Teck, asla da hoşlanmadım.
I don't like you, Teck. I never have.
Senden hoşlanmıyorum.
I don't love you.
Senden hoşlanmıyorum!
I don't like you!
- Senden hoşlanmıyorum.
- l don't dig you.
Senden hoşlanmıyorum, ondan da, sizden çift olarak da hoşlanmıyorum.
I don't like you, I don't like her, and I don't like the both of you together.
- Senden hoşlanmıyorum, Stryker.
- I don't like you, Stryker.
Artık senden hoşlanmıyorum.
I don't like you any better.
Barnaby Fulton, senden hoşlanmıyorum.
- Barnaby Fulton, I don't like you.
- Senden hoşlanmıyorum.
- l don't like you.
Ben de senden hoşlanmıyorum.
I don't like you either.
-... senden hoşlanmıyorum gibi değil, kendim için.
- Not that I don't like you, for I do.
Senden hoşlanmıyorum, Rankin. Hiç hoşlanmadım.
I don't like you, Rankin, I never have.
Bu işi bana yaptırıyorsun, bu yüzden senden hoşlanmıyorum.
That what you getting me to do, I don't like you for it.
Ve bu arada senden hoşlanmıyorum.
And I don't like you anyway.
Senden hoşlanmıyorum.
I don't dig you.
Seni de anlamıyorum ama bu senden hoşlanmıyorum demek değildir.
I don't understand you neither, but that don't mean I don't like you.
- Ama ben senden hoşlanmıyorum ki.
- But I... I don't like you
Hatta şu an, senden hoşlanmıyorum bile.
I DON'T LOVE YOU.
Ben de senden hoşlanmıyorum, kes.
- I don't like you, either, so cut it.
Bak bana, çocuk, senden hoşlanmıyorum.
I'm going to tell you something, boy. I don't like you.
Senden hoşlanmıyorum!
Wow! I don't like you.
Senden hoşlanmıyorum, Şerif.
marshal.
Senden hoşlanmıyorum, Jim.
I don't like you, Jim.
Senden hoşlanmıyorum Eberlin.
I don't like you, Eberlin.
Bunun dışında, benden korktuğun için senden hoşlanmıyorum.
But even more, I don't like you because you're frightened of me.
Thorndyke, senden hoşlanmıyorum, ama paranı kullanabilirim.
Thorndyke, I don't like you, but I can use your money.
Senden hoşlanmıyorum ve gitmeni istiyorum!
I don't like you and I want you to go away!
"Senden hoşlanmıyorum ; çünkü sen benimle kart oynamıyorsun."
"I don't like you because you won't play cards with me"
Ve bu sevdiğim biridir. Ve senden hoşlanmıyorum bile.
That's someone I love, and you I don't even like.
Michael, artık senden hoşlanmıyorum.
Michael, I don't like you no more.
- Senden hoşlanmıyorum.
- I don't like you, Si.
Hayır, ben de senden hoşlanmıyorum.
No, I don't like you, either.
Dürüst olmak gerekirse, ben de senden hiç hoşlanmıyorum.
To be perfectly frank, I dislike you... intensely.
Senden daha fazlasını istemekten hoşlanmıyorum çünkü... dediğin gibi son zamanlarda hiç resim satamamışsın.
I don't like to ask you for anything more because... well, you say you haven't sold any pictures lately.
Senden o derece hoşlanmıyorum.
I don't like you that well.
- Senden şimdi de hoşlanmıyorum.
- I don't like you now.
Ve senden de hoşlanmıyorum... artık.
And I don't like you to... anymore.
senden hiç hoşlanmıyorum.
I don't like you at all.
- Senden de zerre kadar hoşlanmıyorum.
- You least of all.
Senden ve çalıştırdığın bu bardan da hoşlanmıyorum
I don't like what you and this saloon stand for.
Senden de hoşlanmıyorum Burdette, çünkü bunlar senin yüzünden.
And I don't like you, Burdette, because you set it up.
Senden hiç hoşlanmıyorum.
I don't like you at all.
Senden hiç hoşlanmıyorum, Tennyson.
I dislike you intensely, tennyson.
- Çünkü senden hiç hoşlanmıyorum.
- Because I don't like you.
Sana hiç yalan söylemedim ve senden bir şeyler saklamaktan da hoşlanmıyorum.
I've never lied to you, and I don't like to hold things back from you.
Artık bu işten senden daha çok hoşlanmıyorum. Ama...
I don't like this any more than you do, but...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]