Söylediğiniz gibi translate English
448 parallel translation
Söylediğiniz gibi, henüz tanışmadık.
As you say, we haven't met.
Sizin de söylediğiniz gibi kader kurbanı oldunuz.
It's obvious, as you say, that you were a victim of circumstance.
Ve söylediğiniz gibi dayanıksız biriyseniz...
And if, as you say, your nerves are a little weak,
Söylediğiniz gibi yapacağım Bay Carton ama şimdiden söyleyeyim, kimseye güvenemeyiz.
I'll do as you say, Mr. Carton but remember now, we can't trust nobody.
- Söylediğiniz gibi?
- As you were saying?
En azından sizin her zaman söylediğiniz gibi efendim.
At least so you ministers always say, sir.
Aynen söylediğiniz gibi sizi en iyi şekilde temsil edip aynı zamanda aleyhinizde olamam.
Well, just as you say I can't very well represent you and be against you at the same time.
Madame Curie'nin genç olduğu hepimiz kadar tecrübeye sahip olmadığı ve söylediğiniz gibi kadın olduğu tamamiyle doğrudur.
It is perfectly true that Madame Curie is young that she has not had the experience that most of us have had and as you say she is a woman.
Bana söylediğiniz gibi evleneceksiniz.
You as good as told me that you were going to be married.
Çok sinirlendiğim halde, yine de kendimi kontrol ettim, sizin söylediğiniz gibi yani.
Although I was very mad, I controlled myself... like you said.
Saçımı bana söylediğiniz gibi yapmaya çalışıyordum.
I was fixing my hair the way you told me to.
Bana söylediğiniz gibi, onu kasanıza kilitlesin diye Jimmy White'a verdim.
I gave it to Jimmy White to lock up in your safe, like you told me to.
Bana söylediğiniz gibi bir aydır araştırma yapıyorum Bay Evans.
So like you told me, Mr. Evans, I made the rounds for a month.
Ama sizin de az evvel söylediğiniz gibi ; sorun neden saldırdığı.
But, as you said just now, the question is why he did it
Söylediğiniz gibi, okul kurallarını takip etmelisiniz. Saç rengini, aksesuarları ve kısa pantolonu....... yasaklamak gibi.
Like you said, you should follow the school policy, which prohibits hair coloring and accessories, short pants.
Şimdi, eğer söylediğiniz gibi yaparsanız, hiç üzülmeyeceksiniz.
Now, if you do as you're told, you won't get hurt.
Söylediğiniz gibi açık alan ve sanırım istediğini alır ve Acele ediyor
Like you say, it's open range and I suppose if a man's might, gets in, gets what he wants and gets out in a hurry.
Daha önce de söylediğiniz gibi, ordu hakkında öğrenecek çok şeyim var.
As you once said, sir, I've got a lot to learn about the army.
- Hayır, teşekkürler. Devasa, dumansı şeyler görme ve sizin de söylediğiniz gibi havayı soğuk hissetme hakkında şeyler de var.
There's a lot more... about seeing visions of a monstrous, smoky shape... and feeling cold, like you said you were.
Söylediğiniz gibi madamın yanına döndüm.
You said to come back to madam so I came up here.
Teknede söylediğiniz gibi arkadaş olma konusunda konuşmak istiyorum.
I want to talk about being friends.
Bir yarı-sek votka martini ; söylediğiniz gibi karıştırıldı, çalkalanmadı.
One medium-dry vodka martini, mixed like you said, sir, not stirred.
Bana söylediğiniz gibi sundurmanın ışığını açık bıraktım.
I left the porch light on like you told me.
Bayan Soong, bu adamla olan ilişkiniz söylediğiniz gibi gelişigüzel ise bu hasmane tavrınızı anlayamıyorum.
Miss Soong, if your relationship with this man was as casual as you say, I don't understand your apparent hostility.
Bay King, söylediğiniz gibi ben avcılık için tutuldum. Mezar veya savaş için değil.
I was hired to hunt not to dig graves or fight Indians.
Söylediğiniz gibi, acil bir randevusu vardı.
As you said, he had a pressing engagement.
Evet, söylediğiniz gibi bir polisiye film değil.
It's not a riddle as Michele said.
Sizin de söylediğiniz gibi Profesör Marchand'ın, siz olmadan Fantomas'a hiç bir faydası olmaz.
Professor Marchand, as you said yourself is of no importance to Fantomas without you.
Sizin de söylediğiniz gibi, rezalet bir durum ama yeter artık.
The case is reproachable, like you say,... but enough is enough.
Unutmadan, sizin de söylediğiniz gibi... Güzel, hoş bir akşam olacak.
Before I forget, like you said, it'll be a nice, warm evening.
Sizin de söylediğiniz gibi yukarıya park ettik. Petrol istasyonunun bitişiğine.
We parked up there, as you told us to, next to the petrol station.
Evet, söylediğiniz gibi efendim.
Yes, it's like you say, sir.
- Söylediğiniz gibi, efendim?
- As you were saying, sir?
Söylediğiniz gibi, Bay Chuka, artık çok geç.
As you said yourself, Mr. Chuka, now it's too late.
- Onlara, bana söylediğiniz gibi, gerçeği söylemeliyim
- Oh, that. I shall tell them the truth, as you told me.
Söylediğiniz gibi toplandık.
Meeting will come to order.
Aynen söylediğiniz gibi, Bay Beaumont.
As you were saying, Mr Beaumont.
Söylediğiniz gibi bir yolunu bulacağım artık.
As you say, I must find a way to interest him.
Sizin de söylediğiniz gibi, Doktor, sinir sistemim zaten etkilendiğine göre bana daha fazlasını yapabileceklerine inanmıyorum.
Since my nervous system is already affected, as you pointed out, doctor, I don't believe they could do much more to me.
Biraz önce söylediğiniz gibi.
It's like what you said earlier.
Söylediğiniz gibi, donanımlar o zamandan bu yana gelişmiş.
As you said, you've improved your equipment since then.
Genç subayı getirdim, sizin söylediğiniz gibi.
I brought back the young officer, as you told me.
Demin söylediğiniz gibi, öyle birşey yok.
Now that you mention it, there isn't one.
Söylediğiniz gibi çok bir şey değildi ama onların duygularını paylaşıyorduk.
Like you say, it wasn't much, but we did have sympathy for them.
Sizin de söylediğiniz gibi bu yüzden bir duyuru çıkarttım.
So that's why, as you said, I took out an ad.
Hep söylediğiniz gibi aptal, kibirli, bencil ve değerbilmezim de ondan!
Because I am stupid and conceited... and self-centered and ungrateful like you've always told me.
Söylediğiniz gibi efendim, bu kadını memnun etmek için her şeyi yapabilirsiniz.
As you said, sir, you can do as you please with this woman.
Evet efendim, aynen söylediğiniz gibi.
Yes, just like you said.
Tıpkı söylediğiniz gibi, ama tam tersi oldu.
well, it's just like you said it was, only it's the other way around.
Ben onun güvenilir bir dostu değildim... sizin de söylediğiniz gibi..
I wasn't his trusted friend, as you've called me...
Kraliçeye söylediğiniz gibi mi?
- As you do for the Queen?
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediler 23
söylemem gerek 33
söylediğim gibi 241
söyle bakalım 455
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediler 23
söylemem gerek 33
söylediğim gibi 241
söyle bakalım 455