Tabı translate English
1,687 parallel translation
Don Diego Clippershears tarafından toplanan hazıne ıspanyanın en unlu peruk uretıcısı onun muhtesem hazınesı bır adada ve bız onu bulmaya yonelık tabı ben ve kardeslerım aynı fıkırde degıldı onlar harıtanın lanetlı oldugunu soyledı bu nedenle bızım savasımız basladı fazla oldu bızım tatlı annemız dayanamaz
That's mane as in m-a-n-e the fortune amassed by Don Diego Clippershears the most famous wigmaker in Spain. He'd hidden his fabulous wealth on an offshore island for tax purposes and I aimed to plunder it. Of course, me brothers had the same idea.
Oh tabı bız
Sure, "we."
Tüm masayı ödedi, altı ay önce.
He paid the whole tab, nine months ago -
Tab ediliyor.
Being developed.
Hesabı ödemeye yetecek kadar bırakın yeter.
Just leave enough for the tab.
Ben hesabı kapatayım.
I'M GOING TO TAKE CARE OF OUR TAB.
- İçkileri bana yazmanı istiyorum.
- I'd like to put their drinks on my tab.
- Hesabınız yok.
You don't have a tab.
Onun hesabına yazın.
Put it on his tab.
- Kirayı hesaba yazdırabiliriz.
- We can put the rent on the tab.
Benim hesabıma yaz.
And put it on my tab.
Şu Cornfoots da kilerin hesabına yaz tamam mı?
And stick it on the Cornfoots tab, all right?
Hesaba yaz.
Dan, I just remembered your tab.
Kilidin hemen altında küçük bir çıkıntı var.
Little tab right under the lock.
Hemen hemen yani, Hernan falan, arkadaşlarla her gece birimiz hesap ödüyor.
All right, barely ever. And hernan, everybody- - We take turns picking up the tab.
Bir tek makbuzun ya da bar hesabının şüpheli olduğunu görürsem bu işten atılma sebebi olacak.
And I find one receipt, one bar tab that's fishy, it's grounds for dismissal.
Gerisini de hesabıma yaz.
Put the rest on my tab.
Neyse, hesabı da ödedi ve bana kızlarından ve inanılmaz kariyerinden söz etti ve çok güzeldi.
Anyway, so she totally Picked up the tab, and she was Telling me all about her girls
- Dün geceki mi, hepsi mi?
The whole tab or just last night?
Şimdi bana bir şişe ver, okuldan maaşı alınca gelirim.
You give me a bottle now, I'll go get my paycheck from school, then come back and close the tab.
EEG, bu küçük ziyafetin hesabını kim veriyor? .
So who's picking up the tab on this little chow-down?
Yeteneklerini nasıl kullanacaklarını öğreten bir sınıf bile olacak
The 4400 Center picks up the whole tab. They even have a class on how to manage your abilities.
Epsilon kayışını Gamma deliğine sok.
Insert tab Epsilon into slot Gamma.
Senin de, güya adı Marianne Elzey olan ortağının da yeterli vakti vardı. Cennifer'ın mekânında ufak bir âlem çevirmek için.
Plenty of time for you and this so-called Marianne Elzey to move in, have a little party on Gennifer's tab.
Borcunu ödemediğin için ölmeye niyetim yok.
I ain't getting killed'cause you won't pay your tab.
- Bu adama çabuk bir bilezik getirin.
- Get this man a tab.
Bilezik de nedir?
- What the hell's a tab?
Dışarıya bileziksiz çıkarsan, kolunu da kaybedebilirsin. - Adın nedir?
If you go outside without a tab on, you'll lose your arm.
Artık bu senin bileziğin.
This is your tab.
Bilezikler, kalp atışı ritmini gizleyerek, seni cansız gösterirler.
Your tab broadcasts a false heartbeat, flat-lining you.
- Bileziğin kolundaydı, ama sana geliyordu..
Your tab was on and it was going for you.
Ayrıca bunun da Montecito'nun sağladığı konaklama ve hizmetlere dahil olduğu gibi saçma sapan bir fikre kapıldı.
He's also under the false impression that the Montecito is gonna be picking up the tab for month-long visit and unique taste.
Bu kez hesabı ödemeyi unutma.
Just don't forget to pay your tab this time.
Adi herif hesabı yine ödemedi.
That asshole forgot to pay his tab again.
Tabii sen hesabını ödemeye başladığına göre telefonlarına çıkmaya başlayacağım.
Of course, now that you're starting to settle her tab, I'll start returning some of those phone calls.
Hesabıma yazarsınız.
Put it on my tab.
Mary, hesabımı açık tut tamam mı?
Mary, keep my tab open, will ya?
- Hesabın mı Stanley?
- -Your tab, Stanley?
- o zaman hesabı öde.
- -Then pay your tab.
Hesap mı tuttun?
You kept a tab?
Halledilmesi gereken bir hesap var.
There, s a tab to be settled.
Hesabı ödemekten mutluluk duyarım, Daniel.
Well, I'd be happy to pick up the tab, Daniel.
Arkadaşlarıyla beraber veresiye takılıyorlar.
He and his buddies are running a tab.
Evet ama o kadar çok değil, kaydını tutuyorum... 26.382 $ bugüne kadar.
Yeah but it's not like I'm keeping a tab... 26,382 dollars to date.
Sıhhiye spoleti, Asya Pasifik Harekatı rozeti Bronz Yıldız, C.I.B.
Medics tab, Asia Pacific Campaign ribbon... Bronze Star, C.I.B.
NSA'nın hesabına yazarız.
I'll just put it on the NSA's tab.
Bakkala veresiye yazdırmış, biliyor musun?
Do you know he's opened up a tab at the store?
Sigara çalmış olması sizin hatanız.
Well, that's your fault for letting her run a tab.
Buraya bas, "bip" sesi gelene kadar bekle.
Give it a tab here, wait for the beep.
O hergeleye beyazım için verdiğim parayı senin borcuna ekliyorum.
And I'm taking the money that I gave that fucking wetback for my jack, and I'm adding it onto your tab.
Bana borcun olsun.
I put it on your tab.
tabi 3531
tabii 9702
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabiki 390
tabii ki evet 16
tabi efendim 72
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii 9702
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabiki 390
tabii ki evet 16
tabi efendim 72
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki var 74
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii eminim 16
tabii ki olmaz 20
tabii efendim 146
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki var 74
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii eminim 16
tabii ki olmaz 20
tabii efendim 146
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ya 578
tabii var 20
tabiiki 57
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabi ki 1198
tabii ki biliyorsun 16
tabii canım 65
tabii bu 20
tabii ya 578
tabii var 20
tabiiki 57
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabi ki 1198
tabii ki biliyorsun 16
tabii canım 65
tabii bu 20