English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ T ] / Tamamen öyle

Tamamen öyle translate English

356 parallel translation
- Tamamen öyle. Siz daha önce hiç böyle bir lahana gördünüz mü?
Did you ever see a coleslaw like that?
Şey, tamamen öyle gibiydi
What do you mean? Well, that was something very much like it.
Şey, tamamen öyle gibiymiş
Well, it certainly looked very like it.
Tamamen öyle.
That was it.
Tamamen öyle.
Quite so.
- Tamamen öyle.
That's perfectly true.
- Tamamen öyle.
- Sure I do.
Tamamen öyle, efendim.
Quite so, sir.
Tamamen öyle.
He's been through it
Tamamen öyle.
Very much so.
Evet, tamamen öyle.
Yes, that's just it.
Tamamen öyle.
Exactly.
- Tamamen öyle.
- Quite so.
Tamamen öyle, dedektif.
Absolutely, Inspector.
- Tamamen öyle.
Quite so.
Tamamen öyle değil.
Not necessarily.
- Tamamen öyle.
- That's right.
- Tamamen öyle.
- Exactly right.
Bence tamamen öyle değil.
Not necessarily.
- Tamamen öyle!
- Yes.
Tamamen benim olduğunda... sana öyle güzel bakacağım ki.
When you're all mine to love and keep... I shall be patient as the earth with you.
Benim için hiçbir anlamı yoktu en azından öyle sanıyordum. Bütün olayı tamamen unutmuştum.
I completely forgot the whole incident.
Çaresizce hastanede yattığım haftalarda tamamen sana aitti ama hiç fayda etmedi, öyle değil mi?
All these weeks I was in the hospital, helpless you had him here to yourself, but it didn't do you any good, did it?
Öyle olsa bile tamamen hastaya bağlıdır.
Even so, it depends entirely on the case.
Tamamen bana ait olmanı öyle isterdim ki.
I would have liked so much... that you belonged to me entirely.
Tamamen. Tastamam öyle.
Well, that's it.
Demek Hunsecker'la bağlarını tamamen kopardın, öyle mi?
Then you're really washed up with Hunsecker, huh?
Fakat titreyen eller etkiyi tamamen yok ediyor, öyle düşünmüyor musun?
But the shaky hands rather spoils the effect, don't you think?
Yani sizin bildiğinize göre, bu adam tamamen normal genç bir adam, öyle mi?
So far as you know, this is a perfectly normal young man?
Tamamen durana kadar öyle kalacak.
And it will stay that way until it fails.
Ben iyileşene kadar öyle, yoksa bu çakallar beni tamamen hallederler.
Not until I'm better... or these coyotes Will be all over me.
Burası korkunç bir yer, tamamen iç karartıcı, sence de öyle değil mi?
It's a terrible place, very depressing, don't you think?
Öyle bir durumdu ki, sanki başıma gelmiş olan, çektiğim tüm sefaletleri sokaktaki bu adamlar tamamen hissediyorlardı ve bana zarar verebilecek bile olsalar, kendimi güvende hissediyordum...
Well, like, it was almost as if all the suffering that I've... that I've... that I've experienced... was completely felt by these men on the street... and that even though they would harm me, I felt very safe...
Tamamen gerçekdışı, öyle şeyler yapmadım
Absolutely nonsense, I didn't do it
- Öyle mi? - Elbette, tamamen katıIıyorum.
- Yes, i agree completely
Aslında tuz yemeyi öyle çok istiyor ki, tutuklu olduğunu tamamen unutuyor ve kısa süre içinde çok susamış bir babun haline gelecek.
In fact, he has such a ball eating salt that he completely forgets he's under arrest and that in a little while he's going to be a mighty thirsty baboon.
Sanırım beynim tamamen yıkanmıştı. Çünkü insanların bana hep "uykucu" veya "şef" diye seslendiklerini hatırlıyorum. Hala da öyle diyorlar.
I guess I had been totally brainwashed, because I could remember when people used to call me "blanket ass"... or "chief" and they still did, you know?
Benim için önceden nasıssa, tamamen şimdi de öyle.
She's exactly the same as she was for me.
Mevcut koşullar altında, çok geçmeden... uzun süredir ödenmemiş borçlardan dolayı size karşı... sayısız ilam çıkarılacaktır. Elinizdeki kaynaklar tamamen tükenmiş durumda... öyle ki... bir şilininiz bile yok.
As in view of the present circumstances there will soon be innumerable writs taken out against you for debts long-outstanding and your credit is so blown that you could not hope to raise a shilling.
Stepford'dan tamamen emin değilsiniz, öyle değil mi, Walter?
You're not altogether sure about Stepford yet, are you, Walter?
Öyle görülebilir ama tamamen güvensizdi.
It might seem that way. But she was terribly insecure
Şey, tamamen yanlış mixlendi, öyle değil mi?
Well, it was mixed all wrong, wasn't it?
Hayır.Yani, hayır demiyorum.Tamamen değil, öyle demiyorum.
I mean, I'm not saying no. Not at all. I'm not saying that.
Tamamen. Hiç şüphesiz öyle.
Quite so, no doubt about that.
Pekala, onu yeryüzünden tamamen silmek, öyle mi?
All right, blast it off the face of the earth, right?
Aptal oyunu nu düþünmekle öyle meþgul... olacak ki muhtemelen iddiayý tamamen unutacak.
This is great. He's gonna be so worried about his dumb play, he's probably gonna forget all about the bet.
- Bu tamamen sana bağlı, Jesse, öyle değil mi?
Well, that's entirely up to you, Jesse, isn't it?
Yaptığınız iş tamamen gizli, öyle değil mi?
The work you do is totally confidential, isn't that right?
Yani, tamamen hazırsın, öyle mi Aubrey? Menüleri falan bastırdın mı?
So, you all set then, Aubrey, got all your little menus printed up?
Eh, bence bu dünkü durumdan tamamen komple ters bir yön, sence de öyle değil mi?
Well, I think it's a pretty complete total about-face from yesterday, wouldn't you say?
Ancak, halkın protestoları öyle büyüktü ki Hükümet bugün bu projeyi tamamen kapatma emri verdi.
But public outcry has been so great, the government today finally ordered a complete shutdown of the project.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]