English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ö ] / Öyle bir şey değil

Öyle bir şey değil translate English

1,696 parallel translation
Yok öyle bir şey değil.
someone to do behind...
Hayır, hayır. Öyle bir şey değil.
Oh, no, no Nothing like that.
Hayır, bu öyle bir şey değil.
No. It's not like that.
Öyle bir şey değil.
It's not like that.
Hayır, öyle bir şey değil.
No, it's not about that.
Öyle değil. Bu öyle bir şey değil.
That's not, you're not, that's - no - that's not what this is about.
Öyle bir şey değil.
It's got nothing to do with it.
Merak etmeyin, bu öyle bir şey değil.
Don't worry, it's nothing like that.
- Öyle bir şey değil.
- It's not that.
Öyle bir şey değil.
It wasn't like that.
- Öyle bir şey değil.
- It's not like that.
Hayır, öyle bir şey değil.
No, it's nothing like that.
- Bu öyle bir şey değil.
- It's not like that.
öyle bir şey değil, Judy.
It's not like that, judy.
Hayır, öyle bir şey değil, bu istediğim, iyi bir şey.
No, it's not that, it's... Well, it's something I've wanted and it's good.
Öyle bir şey değil.
Uh, no, it's nothing like that.
Sana söyledim bu öyle bir şey değil.
I told you already. It's not my will.
- Yok, öyle bir şey değil.
- No, it's nothing like that.
Hayır, hayır, öyle bir şey değil.
No, no, no.It's nothing like that.
- Öyle bir şey değil.
- Not that kind of statement.
Söz vermek gibi bir şey. Öyle değil mi?
That's like making promises.
Burada büyüdüğüne göre soyadın başka bir şey olmalıydı, öyle değil mi?
If you grew up here, shouldn't you be Mrs. something-else?
Anılardan yola çıkarak bir şey yapamayız, öyle değil mi?
Well, we can't do anything from memories, can we?
Hayattaki her şey hakkında bir görüşün var öyle değil mi?
Do you have a take on everything in life?
- Bu öyle sınırlandırılacak bir şey değil bir de şöyle düşünün, ilişkiler dayandıkları şeye bakalım... İlişki yaşamak istediğiniz kişinin istediğiniz kişi olmasını düşünürsünüz ama burada bahsettiğim seks arkadaşı manasında değil, hayat arkadaşı manasında.
One the relationship is established... if you get into a relatinship with someone that you think it's exclusive... and then they suggest of being open, that's not gonna fly.
Öyle bir şey söylemedim. Hayır, sen değil, Billy söyledi.
I didn't tell you that.
Sadece daha önce hiçbir şey yazmadığımdan dolayı değil, ayrıca bana öyle geliyor ki daha sonraları ne ben ne de bir başkası 13 yaşında bir öğrencinin gevezelikleriyle ilgilenmeyecektir.
Not only because I've never written anything before, but also because it seems to me that later on, neither I nor anyone else will be interested in the chatterings of a 13-year-old schoolgirl.
Hakkında bir iki şey bilebileceğin bir şey, öyle değil mi?
Something you'd know a thing or two about, right?
Değil mi? Öyle. Eğer bir şey ayarlayabilirseniz, bu benim için çok önemli.
So if you could arrange something, sir, that would really mean a lot to me.
Eğer biraz riske girmemiz gerekiyorsa, bunun zaten yapmamız gereken bir şey olduğunu söylerdim, sizce de öyle değil mi?
So if we have to live with a little risk, I'd say that came with the territory, wouldn't you?
Düşük mevkilerdekilerin ödemesi gereken bir şey öyle değil mi?
It pays to have friends in low places. Don't you think?
Şey, Christine ile bir ilişkin vardı, öyle değil mi?
well, you were having an affair with christine, weren't you?
Ama şunu bilmelisiniz ki benim yaptığım terapi öyle çabucak halledilecek bir şey değil.
But I think you should know that the kind of therapy that I, uh... that I practice, it's, it's not a quick fix.
- Öyle bir şey değil.
- Yeah, not like that.
Yani doğum belgenin sahte olduğunu öğrendin. Bu önemli bir şey, öyle değil mi?
I mean, you find out your birth certificate is a fake- - that's a huge deal, don't you think?
Yani öyle biriymişim gibi görünmek bir yanılsamadan başka bir şey değil.
So pretending that I was is just wishful thinking.
Kendini güçsüz hissetmek berbat bir şey. Öyle değil mi, Lynette?
Sucks to feel powerless, doesn't it, Lynette?
Hiç öyle bir şey dedim mi? Sözlerinle değil, hareketlerinle.
Like, if I don't do things your way, then I don't love papi!
Yani... içimde bir bomba yavaş ama emin adımlarla patlıyor ve yapılacak hiç bir şey yok, öyle değil mi?
So... a bomb going off slowly but surely inside my body, and there is nothing to be done, is there?
Bir elin nesi var üç elin sesi var demişler değil mi, ya da öyle bir şey.
I guess three heads are better than one, or so they say.
Ve sonra, başka gelenleri eğitirim. Zor bir şey değil, yani öyle.
And then, I will train others, and more other, is not very complicated, you know?
Baban için hiç bir şey yapamayacağını sen söyledin, öyle değil mi?
You said you would do anything for your pops, right?
Ve şuan ne yaptığını bildiğimizi biliyor, başka bir şey deneyecektir öyle değil mi?
She knows that we know she's doing what she's doing, she's got to do something else, hasn't she?
- Hayır, öyle bir şey değil.
- Oh, no, no.
Öyle çok ahlaksızca bir şey değil.
Nothing sordid.
Bizim bu dava hakkında ne düşündüğümüzü gerçekten önemsemiyorsun, değil mi? - Öyle bir şey söylemedim.
You really don't care what we think about this case, do you?
Bu çok bir şey değil ama, bir şey, öyle değil mi?
It's not much, but it's something, right?
Öyle bir şey yok, değil mi?
There isn't something like that right?
Çok kötü bir şey oldu öyle değil mi?
Something terrible has happened, hasn't it?
- Önemli bir şey değil, tamam mı? - Öyle.
- It's no big deal, okay?
Öyle bir şey değil.
I'm just helpin'out with some home repairs.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]