Tü translate English
324 parallel translation
Kö... tü kız.
'You're...' 'A..' 'Bitch'.
Kö... tü kız.
You're... A... Bitch.
- Stuffy düºtü!
- Stuffy's down!
Sherlock Holmes'tü.
It was Sherlock Holmes.
Ve sonra da, maçın bitimine bir dakika kalmıştı ve skor 3-3'tü.
( Jan ) And there I was, with one minute to play in the game... and a 3-3 score.
Sadece 300'tü, Amos.
It was only 300, Amos.
1 Kasım 1959'da, New York'un nüfusu 8,042,783'tü.
On November 1, 1959, the population of New York City was 8,042,783.
İki yüz gün önce radyasyon seviyesi 93'tü.
Two hundred days ago, the radiation count was 93.
Sen öp-tü beni.
You kiss-ed me.
Evet ya. Defterde Şolohov'un adını tersten okudum. Oda numarası 23'tü.
I read Sholokov upside down alright and the room number 23.
3 dakika önce saat 3'tü.
3 minutes ago it was 3 p. m.
17 yaşımdayken sene 1913'tü yeni komşularımız taşınmıştı.
When I was 17... In the year 1913... We had new neighbours.
Kötülük'tü çare..
British remedy, Georgie.
Ben 17, o da 23'tü.
I was 17 and she 23.
Saat 3'tü.
He came here at 3 : 00.
Tü-tün dük-kâ-nı.
Tobacconist's.
Kem gözlere gelirsin valla. Tü tü tü...
You'll tempt the evil eye.
Aksi bir kadındı, tü-tü-tü, huzur içinde yatsın.
She was a bitter woman, may she rest in peace.
Tü-tü-tüü!
Cu-cu-cooo!
63'tü. 21-17 kaybetmiştik.
Sixty-three. Yeah, we lost 17-21.
Eve geldiğimde saat gece 3'tü.
It was 3 a.m when I got home
G.tü kaybedince de, ayaklarımdan başka üstünde duracak bir şeyim kalmadı.
Then, when I fell off my ass, I had no place to go but my feet.
Süprün-tü.
- What? - Rub-bish.
Tabii ki hayır, bunların büyük bir g.. tü var.
Hell, no. There's some short, runny-ass sucker over there with a big blade.
Sene 1923'tü.
Way back in'23?
Annem şey oldu tü... tüberkiloz.
My mother got tuberculosis and...
Büyük babası gerçek bir Dük'tü. Ve kendisi de Eaton ve Oxford'da eğitim aldı.
His grandfather was a royal duke and he himself was educated at Eaton and Oxford.
Evet çünkü yıl 1943'tü.
YEAH, BECAUSE IT WAS 1943
Beni bulduğunda, 1864'tü.
When you found me, it was 1864.
- Ne tü bir gaz bu?
what kind of gas is that?
Burke'tü.
It was Burke.
O suya dü? tü.
He fell into the water.
Son defasında, üçü Jül Sezar'ı öldürmüşlerdi, içlerinden biri de, en yakın arkadaşı Brütüs'tü.
Last time, three of them murdered Julius Caesar, and one of them was his best friend Brutus.
tü, ne Divina Flor, ne de cinayet i?
Divina Flor saw either.
O patlayan havai fişek değildi, C-4'tü.
That was no cherry bomb, that was C-4.
Senin için olabilir 1953'tü.
It could happen to you It was 1953.
En iyi arkadaşım, bizim evden iki blok ötede oturan Timmy Burns'tü.
My best friend was Timmy Burns who lived two blocks away from me.
Size iyi fiyat vereceğim Başkan Koch, "Nasılım ama" diyen çikolatalı gazoz içen simitle füme somon yiyen, Yahudi g... tü!
I got good price for you, Mayor Koch "How I'm Doing?" chocolate-egg-cream drinking, bagel and lox, B'nai B'rith, Jew asshole.
- Evden çıktığımda 3'tü.
- It was three when I left the house.
Yatıracağım, ğım, ğım Onu sırtüstü, tü, tü
I'm gonna get her, her, her Down on her back, back, back
Büyüme geçen yıl 0,3'tü.
Growth rate was up.3 percent last year.
Ama sevgili kurucularımız, Cicely and Roslyn'in durumunda bu hasarı veren, iki yumruklu, karşı cins kıyafetleri giyen Ölümlülük'tü.
But in the case of our beloved founders, Cicely and Roslyn, it was that two-fisted cross-dresser Mortality who did the damage.
Ama tek gördükleri Uranüs'tü.
I guess all they saw was Uranus.
Sanırım 1984'tü... 84 veya 85.
I guess it was 1984... 84 or 85.
İlk yıl benim numaram 44'tü, seninki ise 56.
1st year, my student number was 44th, yours 56th.
Yük gemisinin istikameti Draken 4'tü.
Draken IV was the freighter's destination.
Pazar sonuç 17-4'tü, bir de kendine oyun kurucu diyor.
He calls himself a quarterback?
Torunu Therese merak etmekten kendini alamadı : Antonia'nın son nefesi acaba kaç m3'tü?
Her granddaughter Thérèse would not be able to prevent herself wondering what was the exact volume of Antonia's last breath.
- Şişko g.tü kapısından nasıl geçtiki?
- How'd the fat fuck fit out his door?
Düşmanla tanışmıştık, onun da adı Montgomery Burns'tü.
We'd met the enemy, and it was Montgomery Burns.
Öteki taraftan geçerken bundan 10 metre daha küçük tü.
That leaves us with less than two meters'clearance on either side.