Yeteri kadar translate English
7,113 parallel translation
"Yeteri kadar yemeğimiz yok."
"There's not enough food."
Bunu yeteri kadar başardığını söyleyebilirim, Bayan Henson.
I'd say he's done enough of that already, Ms. Henson.
Yeteri kadar uzadı bu, Howard.
This has gone far enough, Howard.
Yeteri kadar uyumadın.
You haven't got much sleep.
Olasılıklar iyi ama yeteri kadar değil.
The odds aren't as good, but they're still good.
Ve çok fazla bürokrasi var ama yeteri kadar doğrudan bir hareket yok.
And it's filled with too much bureaucracy and not enough direct action.
Yeteri kadar satmazsak ya da iyileştirmeler için zorlamazsak bize bağırırdı.
He'd scream at us if we didn't sell enough or if we weren't pushing upgrades.
O kadar Noel dileğinin gerçek olmasıyla Noel'i sonsuza dek kurtarmak için yeteri kadar büyü olacak.
With that many Christmas wishes coming true, there'll be enough magic to save Christmas for good.
Yeteri kadarını.
Enough.
Çünkü yeteri kadar pratik yapmadığından.
That's because you haven't had enough practice.
Belki yeteri kadar iyi bakmıyorsunuzdur.
Well, maybe you're not looking hard enough.
- Yeteri kadar, umarım.
Enough, I hope.
Bunu görmek için yeteri kadar büyük değiliz.
We're not old enough to see that.
hayatım şuan yeteri kadar karmaşık.
My life is complicated enough right now.
Yeteri kadar derdimiz var.
We got our fill within.
Siz ufaklıklar bu Youtube yorumcularını yeteri kadar takip ettiniz. Fakat odamı istila etmelerine izin vermeyeceğim.
You damn kids following these YouTube commentators is bad enough, but I will not have them invading my living room.
Hatta iki kez... asla yeteri kadar dikkatli olamazsınız.
Twice... you can never be too careful.
Onu benden yeteri kadar uzak tuttun.
You kept her from me long enough.
Ve ben yeteri kadar sabır gösterdim.
And I have been patient long enough.
Ve kardeşin seni yeteri kadar ziyaret ediyor gibiydi. Ama o terk ettikten sonra dışarı çıktın,... ve dışarı baktın ve beni gördün.
And it seemed like you had a nice enough visit from your sister, but after she left, you came out, and you were looking around and... and when you looked at me...
- Yeteri kadar garip mi bu senin için?
This awkward enough for you?
Yeteri kadar zamanım olursa herkesi bulabilirim.
I can find anyone if I have the time.
Hikayemi anlatmak için yeteri kadar yontulmamış gibi.
I don't know if Diane is damaged enough to tell my story.
Her şeyi... Her şeyi değil ama yeteri kadarını.
Not... not everything, but enough.
Yeteri kadar uzun.
Long enough.
Oğluma yeteri kadar soru sormadınız mı?
Haven't you asked my son enough questions?
Yeteri kadar negatif Gs ile, kanatlar uçaktan kopmaya başlar.
With enough negative gs, the wings will start to rip off the plane,
Zombi kıyametinde yeteri kadar hayatta kaldım zaten.
Frankly I've had about all the zombie apocalypse I can take.
Yeteri kadar hızlı değilsin Flash.
Not fast enough, Flash.
Sen spor olsun diye onu avlamazsan bile yeteri kadar endişelenecek şeyi var.
She's got enough to worry about
Ve bu yeteri kadar utanç verici değilmiş gibi tam olarak böyle hissettiğimi tahmin ediyor.
And if that's not embarrassing enough, that's exactly how he predicted I'd feel.
Eğer bir şekilde fiziksel erişim sağlasaydım hasta listesini hacklemek için yeteri kadar zaman kazandıracak bir program yükleyebilirdim.
If I could somehow gain physical access, I could upload a program to deactivate it long enough to hack his patient list.
- Yeteri kadar değil.
Not enough.
- Yeteri kadar yok.
Not nearly enough.
Her yer çok temiz var yeteri kadar yer var.
It's all clean and there's enough stalls for everyone.
Yeteri kadar müşteri taksi çağırmıyor.
Not enough people taking cab.
Ayrıca teknoloji işinde yeteri kadar kadın CEO yok, bu nedenle bana geldikleri zaman...
I also believe that there aren't enough women CEOs in the tech business. So when they approached me,
Benimle ilgili yeteri kadar hayal kırıklığı yaşadı.
She lived just long enough to be disappointed in me.
Yeteri kadar dikkat olacak zaten.
There'll be enough attention.
Bugün yeteri kadar zarar çıkardın.
You've done enough damage for today.
Bu kadınlar için yeteri kadar şey yaptın.
You've done enough for these women.
Elimizde yeteri kadar KGB ajanı var zaten.
We have plenty of KGB agents working for us already.
Böyle olmuyor mu? Caroline, yeteri kadar paran yok mu?
Caroline, do you not have enough money?
Hayır Hilary. Yeteri kadar param var.
No, Hilary, I have enough money.
kendi sorunlarınla yeteri kadar uğraştın benimkilerlede canını sıkmak istemiyorum.
You've had enough of your own problems. I didn't want to burden you with mine.
Şimdi, alarmı devreye sokmak için tek ihtiyacımız olan şey, yeteri kadar duman.
All right, we just need enough smoke to trip this alarm.
Yeteri kadar değildi.
- Not big enough.
Buraya gelirken saçmalıklarını yeteri kadar duydum.
I had enough of your babble on the ride in.
Hiç yeteri kadar cephane vermiyorlar.
They never give you enough ammo.
Ve elimde yeteri kadar kurşun var.
And I got enough brass to spare.
Yeteri kadar değil.
Not enough.
kadar 19
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yeter ama 52
yetersiz 30
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yeter ama 52
yetersiz 30