Çok heyecan verici translate English
1,261 parallel translation
Bu dünya çok yeni, çok heyecan verici.
This world is so new, so exciting.
Çok heyecan verici.
That's exciting.
Evlere pizza servisi kariyerinin seni böyle pek çok heyecan verici yere götüreceğinden eminim.
I just know your pizza-delivery career will take you so many exciting places.
Senin tehlikede olduğunu haber alıp dönüşmesi..... çok heyecan verici bir durumdu.
When he got so mad about you being in danger, and changed into a... grrr,..... it was the most amazing thing I ever saw.
Roz, bu çok heyecan verici.
Oh, Roz, that's exciting.
Çok heyecan verici.
This is so exciting.
Çok heyecan verici!
Very exciting!
- Bu çok heyecan verici bir şey.
- Well, that's pretty exciting.
Bu çok heyecan verici.
This is so exciting.
Bir katille çıkmak çok heyecan verici.
It's so exciting to be dating a killer.
- Bay Garrison, bu çok heyecan verici.
- Mr. Garrison, this sure is exciting.
Anlattıkların çok heyecan verici, ama korkarım boşuna çabalamışsın.
It all sounds very exciting, but all your work has been for nothing.
Ama sana bu kadar yakın olmak çok heyecan verici.
The proximity is thrilling and irresistible.
Çok heyecan verici bir yazı.
It's thrilling prose. It's terrific.
O ise çok heyecan verici.
She is so exciting.
Ama şu an tarihimizde çok heyecan verici bir an.
But right now is a very exciting moment in our history.
Seni tanıdığım kadarıyla çok heyecan verici bulacaklarını biliyorum.
They're very excited that I know you.
Bence bir hafta boyunca bir başkası gibi davranmak çok heyecan verici olmalı.
I think it's so cool to pretend to be somebody else every night for a week.
- İngiltere'den geliyor olmak çok heyecan verici olmalı.
- Must be exciting being from England.
- Çok heyecan verici! .
- Real thrill.
Çok heyecan verici. - Evet.
Such an exciting arena.
Çok heyecan verici İkinizin konuşacak çok şeyi olmalı.
- You must have so much to talk about.
Ama nereye? Çocuklar, çok heyecan verici bir haberim var.
That's not a bad idea.
Ah, çok heyecan verici!
Oh this is so exciting!
Kulağa çok heyecan verici geliyor... ama burada sorumluluklarım var, bazılarının bana ihtiyacı var ve, B'Elanna bana çok sinirlenir.
It sounds very exciting... but I have responsibilities here, people who count on me and B'Elanna would be furious.
- Bu çok heyecan verici!
- This is so exciting!
Nick Nolte tarafından canlandırılan fakir, kaba adam... çok heyecan verici.
It's the poor, rugged one, played by the very talented Nick Nolte... who is so exciting.
- Çok heyecan verici.
- It's very exciting.
- Bu çok heyecan verici!
- This is very exciting!
Çok heyecan verici.
Very, very exciting.
Maketinizi görmek çok heyecan verici.
Very excited to see your model.
Çok heyecan verici Willie.
Highly amusing, Willie.
Sizi çok heyecan verici buluyorum.
You move me.
Çok heyecan verici.
How thrilling.
Çok heyecan verici, değil mi?
Pretty exciting huh?
Çok heyecan verici saptamalar bunlar ama bizim başı dertte olan birini bulmamız gerek.
All riveting insights, but we need to find someone that's in trouble.
Bu çok heyecan verici.
This is exciting.
Çok heyecan verici.
- It's pretty exciting. - Get into some deep academia there.
Çok heyecan verici, değil mi?
Well, this is exciting, isn't it?
Çok heyecan verici bir fırsat.
It's a very exciting opportunity.
- Ama çok heyecan verici, değil mi?
- It's exciting, though, isn't it?
Beyler, bu çok heyecan verici.
You guys, it's all so exciting.
Kitap yazdığını görmek çok heyecan verici.
It is so exciting to see you writing a book.
Birinin korumam altında olması çok heyecan verici.
Oh, gosh, it's just so much fun to have a protégé.
Kazanma şansı çok düşük olan bir davayı kazanmak heyecan verici olmalı.
Must be thrilling to win on an issue so far-reaching. - Goose bumps.
Yeni teknoloji interaktif erotik yazılımlarda çok yeni ve heyecan verici şeyler yapmamıza izin veriyor. Gelecek bu işte, Ahbap.
New technology permits us to do very exciting things in interactive erotic software.
Çok zarif ve çok yalın. - Heyecan verici.
- It's so elegant, economic.
Tüm kadınların içinde en çok Çinli kadınları heyecan verici bulurum.
Of all women, I find the Chinese are the most exciting in bed.
Üçüncü kapsamlı draft seçimi için... Michael'ın bir çıkış yapması bekleniyordu... ancak çok az kişi onun bu kadar heyecan verici olabileceğini hayal edebilirdi.
As the third overall draft pick, Michael was expected to make an impact but few could have imagined just how sensational he would be.
Çok heyecan verici.
It's very exciting.
ÖIüm-kalım meselem senin için yeterince heyecan verici olmadığı için çok üzgünüm.
Gee, I'm really sorry my life-and-death situation isn't exciting enough for you.
çok heyecanlıyım 140
çok heyecanlandım 55
çok heyecanlı 80
çok heyecanlıydı 27
heyecan verici 99
heyecan verici değil mi 17
çok hoşsun 64
çok hoşuma gitti 64
çok hastayım 35
çok hoş 795
çok heyecanlandım 55
çok heyecanlı 80
çok heyecanlıydı 27
heyecan verici 99
heyecan verici değil mi 17
çok hoşsun 64
çok hoşuma gitti 64
çok hastayım 35
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok hoş olur 23
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok hoş olur 23
çok hoş değil mi 27
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok hoşlar 25
çok hızlı 94
çok hoş biri 33
çok hassas 27
çok hafif 28
çok hoştu 69
çok haklı 59
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok hoşlar 25
çok hızlı 94
çok hoş biri 33
çok hassas 27
çok hafif 28
çok hoştu 69
çok haklı 59