Anladım ki translate Spanish
1,811 parallel translation
Yıllar sonra anladım ki anneniz de o partideydi.
Descubrí años más tarde que vuestra madre estuvo en esa fiesta.
Ve işte o zaman anladım ki mucizeler gerçek değildir.
Fue cuando me di cuenta, que los milagros no son de verdad.
Chloe, Teague o ayini yaparken anladım ki o sapkın insan belki de doğru şeyi yapıyordu.
Chloe, cuando Teague estaba realizando ese ritual me di cuenta de que en una forma retorcida él realmente pensó que estaba haciendo lo correcto.
Anladım ki yumuşuyorsun.
Bueno, ahora sé que estas torcido.
Binlerce projem var. Ama odamdan çıkar çıkmaz, anladım ki etrafımdakiler yüzünden, hiçbiri gerçek olamayacak.
Tengo miles de proyectos pero tan pronto salgo de mi habitación, me doy cuenta de que, a causa de la gente que me rodea, nunca se harán realidad.
Anladım ki babam ve abim bu katillerden daha iyi değillerdi.
Me doy cuenta de que mi padre y mi hermano no eran mejores que esos asesinos.
Jason Street felç kaldı, ve anladım ki,
- Jason Street quedó paralítico.
Anladım ki tamamen işe yaramaz biriyim.
He descubierto que soy un inútil.
Sonra anladım ki, oğlum okulda kavga etmiş.
Resulta que mi hijo había tenido una pelea de puños en la escuela.
Ama sonra anladım ki adamlarının iyiliğini istiyormuş.
... pero cuando todo estuvo dicho y hecho él solo quería lo mejor de sus hombres.
Anladım ki kavga etmek çok kötü bir fikirmiş. İşte benim hikâyem bu.
Resulta que meterse en una pelea era una idea terrible y esta es mi historia
Biliyorum geçen yıl sorduğunda panikledim ve ikimiz de hazır olmadığımızı söylemiştik ama seninle yaşadığım süre boyunca panik geçti ve anladım ki... Hazırım.
Bien, yo sé que entré en pánico cuando te lo pedí en año pasado y los dos acordámos que no estabamos listos pero después de vivir contigo, el pánico se ha ido, y me di cuenta que ya estoy listo
Abel'ın gidişiyle ben, anladım ki artık tek başına değilsin.
Con Abel saliendo, es sólo... que te das cuenta que no es únicamente tú.
Yemekten sonra, anladım ki oğlumu sana ve ailene bırakıp gidemem.
Después de esa cena, me di cuenta de que por ningún motivo puedo dejar a mi hijo solo contigo y tu familia.
Ve anladım ki hiçbir zaman ilk aşkının önüne geçemeyeceğim.
Y me di cuenta de que una persona nunca supera a su primer amor verdadero.
Anladım ki
Y me encuentro
Anladım ki, insanlarla ilgili gerçekten garip birşey varmış gibi duruyor.
Entiendo que parece haber algo extraño en los humanos.
Anladım ki bu çeteleri çevreleyecek.
Me imagino que puede acabar con las pandillas.
Ama şimdi anladım ki beni dış görünüşüm için seviyormuş. Ne?
Pero ahora, me doy cuenta que solo me ama por mi aspecto.
Şimdi anladım ki zaman tasarrufu için çok iyi.
ahora me doy cuenta de que ahorra mucho tiempo.
Sonra anladım ki, eğer şimdi olmazsa... Ne zaman olacak?
Pero por otro lado me di cuenta, si no es ahora ¿ cuándo?
Onlar Anladım ki hayatın bana verecek başka kötü haberi yoktu.
Ellos... Y supe que la vida no tenía peores noticias para ofrecerme.
Söylediklerini düşünüyordum. Ve anladım ki çok duyarsız davranmışım.
He estado pensando en lo que dijiste y me di cuenta que pude haber sido algo insensible.
Bu sırada, şunu anladım ki rahipler için çok tehlikeli.
Y al mismo tiempo me doy cuenta que es muy peligroso para los monjes ir a verla.
Daha sonra anladım ki babam Sung Hanedanının ünlü seksolojistlerinden biriymiş.
Más tarde, averigüé que... papá es un gran sexólogo de la dinastía Sung
Neyse, hiçbiri işe yaramadı. Ve bir noktadan sonra anladım ki, seni, ona benzediğin için sevmemişim.
En fin, no dio resultado y se llegó un momento cuando me di cuenta de que no me gustabas por ser como él.
Anladım ki, bu işi çözersem hangi işi istersem isteyeyim, ilk bakacakları aday olacağım.
Saben, creo que con esto en mi haber seré un muy buen candidato para el trabajo que quiera.
Ben de öyle sanıyordum ama sonunda anladım ki bu kadar emeği bir anda bir kenara atamam.
Yo pensé lo mismo, pero al final me di cuenta... que no puedo dejar atrás mi pasado.
- Ben anladım ki...
- Imagino que...
Tüm hayatım boyunca aşkı aradım ve ben Cristabelle sandım ama ama anladım ki, ben bir şekilde sana tutulmuşum
Toda mi vida, algo me retenía a estar enamorado... y pensaba que era Cristabelle, pero... Pero me di cuenta que solo seguía su camino para encontrarte a ti.
Bu noktada anladım ki öğrencim nihayet savunmalarını elden bırakıyordu.
En ese momento me di cuenta de que mi estudiante estaba bajando la guardia.
Şimdi anladım ki, Hep uygun bir evlilik olacağı konuşulduğu için... Willoughby'ye delicesine aşık oldu.
Deduzco que se encaprichó de este hombre, Willoughby, tan abiertamente que sólo el matrimonio podía volverle respetable.
Sonra o devasa halıları görünce, anladım ki, uzun zamandır cin beni şişenin içinden izliyormuş...
Y entonces ví ese gigantesco pedazo de alfombra y me dí cuenta que el genio ha estado embotellado aquí todo el tiempo.
Yok, anladım ki benimki sürekli olacak.
Supongo que seguirá ocurriendo.
8.doğumgünümde anladım ki, aslında o günlerde çok da yanılmıyormuşum
En mi octavo cumpleaños tuve el peor de los periodos perdiendo un quinto de la sangre de mi cuerpo.
Kendimi sorguladığımda anladım ki hiç acı duymuyorum.
Miré en mi interior y me di cuenta de que no sentía dolor.
Anladım ki şimdi Joyce'la yaptığımı aynen Leonard'la yapmıştım 25 yıl önce.
Me di cuenta de que estoy haciendo con ella exactamente lo mismo que hice con Leonard 32 años atrás.
Ama hiç konuşmadım ve anladım ki bu benim son fırsatımdı.
Y nunca lo hice, y luego me di cuenta de que era mi última chance, ¿ sabes?
Ve anladım ki kariyerini yok etmekle tehdit edersem ne istersem, istisnasız, her şeyi yapacak.
Y yo sabía que si amenazaba con destruir su carrera, él haría casi cualquier cosa.
Anladım ki ne kadar harika insanlar olduklarını öğrenince birisinin hayatını mahvetmek hiç te o kadar kolay olmuyormuş.
No es tan fácil arruinarle la vida a alguien una vez que descubres lo maravilloso que es.
Oysa sonra anladım ki sizler benim gerçek kardeşlerim gibisiniz.
Pero miren, ahora veo que son como mis verdaderos hermanos.
"Ama ben aslında Amerikalı denizciyim ki öldürmek için yaratıldım." "Ama şu açık ki sen beni yanlış anladın." "Bir çeşit şarapçı kominist."
" pero en realidad soy un marine de los EE UU, nacido para matar, así que está claro que me has confundido con algún puto comunista chupapollas.
- Korkarım ki ben anladım.
Para nada.
Anladığım kadarıyla, akıl hastanesine girmek, vatansever ayaklarında ki tam ihtiyacın olan şey korkunç bir terör olayının arkasında olabileceğini düşündüğün yaşlı bir laboratuar faresi ile konuşmak için...
Creo que irrumpir en un hospital psiquiátrico con la Ley Patriótica por delante que es lo que necesitaría exigiendo ver a una rata de laboratorio que cree que podría estar detrás del peor horror que puedo imaginar...
Büyük bir miktar ama tabii ki, yedekte daha fazlasının olduğunu anladım.
Es un gran retiro de fondos, pero, imaginé que tenía mucho más en reserva.
Ve bilmeni isterim, bir kez daha anladım ki sen hayatımın aşkısın, ve her zaman öyle kalacaksın.
Eres el amor de mi vida, y siempre lo seras.
Onun sana yanıt vermesini sağlayacaksın ve yanıt verdiğinde de, bizler onun için bir IP takip rotası çizene kadar konuşmasını sağlayacaksın ki... şu anda nerede olduğunu bulacağız... anladın mı?
Tendrás que hacer que responda, y cuando lo haga lo mantendrás hablando hasta que nuestra gente pueda rastrear su IP y descubrir dónde se encuentra ahora. ¿ Has entendido?
Sallanan bayrak indiğinde birbirimize baktık ve o an anladık ki yarış bizim kanımızda var.
¡ Y gana Burns! Y tan pronto agitaron la bandera a cuadros nos miramos uno al otro y nos dimos cuenta que tenemos las carreras en la sangre.
Aslında bilmek istersen, 30 dakika öncesine kadar harika bir gün geçiriyordum, ta ki senin çeneni kapatmayacağını anladığım ana dek.
Si te interesa saberlo, tuve un día fabuloso hasta hace media hora, cuando me di cuenta de que no ibas a callarte.
Ama beşiniz de sağ olasınız ki, aşkın bir yalan olduğunu anladım, bir efsane birbirine girdi bana olabildiğince acı ve dert verdi.
Pero gracias a vosotras cinco ahora sé que el'amor'es una mentira. Un mito inventado especialmente para causarme todo el dolor y el sufrimiento posible.
sana dedi ki, öldürüyor beni, benim yaptığımdan daha iyisini yapamazsın anladın mı?
Él te dijo, que si me matabas no serías mejor que yo. ¿ Entiendes?