Asıl soru şu translate Spanish
484 parallel translation
Asıl soru şu : O gece evde başka bir var mıydı?
¿ Y si alguien más entró en la casa esa noche?
Asıl soru şu :
La pregunta que se hacen es :
İyi de asıl soru şu :... Neyin hayatta kalması?
Bien, la pregunta es... ¿ sobrevivir como qué?
Asıl soru şu : Tanrı bana inanıyor mu?
La pregunta es : ¿ cree Dios en mí?
Asıl soru şu, sorumluluk almak istiyormusunuz?
La cuestión es : ¿ asume usted la responsabilidad de todo esto?
Asıl soru şu ; Los Angeles arabayla iki saatten daha az sürerken, bir pilota neden ihtiyaç duysun?
Estamos a dos horas en coche de Los Ángeles, así que ¿ para qué necesita un piloto?
Esasen kendime ve diğerlerine sorduğum asıl soru şu :
Sobretodo me preguntaba a mí y a los demás :
Neyse, asıl soru şu, ne zaman müsaitsin?
En fin, la pregunta principal... La pregunta principal es :
Asıl soru şu, siz onları almak için ölmeye hazır mısınız?
La pregunta es : ¿ estáis vosotros dispuestos a morir por cogerlos?
Asıl soru şu : neden bana doğru?
La pregunta es, ¿ por qué me apuntaba?
Asıl soru şu :
La pregunta es :
Asıl soru şu : Ve bu formalite icabı olabilir ama Richard aslında deforme miydi?
La pregunta es... aunque parezca superficial...
Asıl soru şu, sen ne yaptın bayım?
La cuestión es : ¿ qué ha hecho usted?
Bu durumda asıl soru şu :
Así que la pregunta es :
Gerçekte asıl soru şu...
La cuestión es :
Asıl soru şu ki, katil o olduğunu biliyor muydu?
La pregunta es : ¿ el asesino sabía quién era?
Asıl soru şu. Neden?
Esa es la pregunta. ¿ Por qué?
Asıl soru şu - Bu bizim için bir problem yaratır mı?
La cuestión es, ¿ causará algún problema?
Asıl soru şu, beni bırakmazsan nasıl hayatta kalacaksın?
La pregunta más importante que debes hacerte es ¿ Cómo te mantendrás con vida si no lo haces? !
Asıl soru şu. Sen kimsin?
La verdadera pregunta es quién eres tú.
Asıl soru şu parmak izini nasıl aldınız?
Creo que la pregunta importante es ¿ cómo supiste que eran sus huellas?
Yani asıl soru şu...
Así que la pregunta es...
Asıl soru şu, bunun kullanımı için insanlık yeterince uygar mı?
La pregunta es, ¿ es el hombre lo suficiente civilizado para usarlo de la manera correcta?
Bence asıl soru şu : Siz yarasaları sever misiniz?
La pregunta es, ¿ le gustan los murciélagos?
Asıl soru şu ki sende cesaret var mı dostum?
La pregunta es : ¿ lo tienes tú, mi hermano?
Asıl soru şu, bedeli ne kadar büyük olacak?
La pregunta es : ¿ A qué costo?
Asıl soru şu galiba.
Más importante aún :
Ama asıl soru şu :
El asunto ahora es,
Asıl soru şu, eğer biz bu işe girersek, elimize ne geçer?
La pregunta es : Si participamos, ¿ de qué seremos dueños?
Asıl soru şu :
La pregunta es...
Asıl soru şu, sen yapabilecek misin?
La pregunta es : ¿ Puedes aceptarlo tú?
Asıl soru şu yeni bir vasiyet yazdı mı, yoksa yazmadı mı?
La pregunta es... ¿ hizo un nuevo testamente o no?
Asıl soru şu ki, Redding'in affı geçersiz sayılabilir mi?
La pregunta es, ¿ se puede revocar la amnistía?
Asıl soru şu, ilişki nerde?
La pregunta es, ¿ dónde está la relación?
Asıl soru şu ki.
Bueno, la pregunta es,
Asıl soru şu. Kaç eleştirmen Joan Didion'dan, bariz bir şekilde hikâye çaldığını fark etmeyecek?
Y lo raro es que ningún crítico quisiera hablar del plagio de la novela de Joan Didion.
Asıl soru şu ki :
La gran pregunta es...
Ama asıl soru şu : Bu çeyreğe nasıl geldi?
¿ Cómo llegó a este cuadrante?
Sanırım yaptım. Asıl soru şu seninle ne yapacağım?
Sí, supongo que lo hice. la pregunta es, ¿ qué voy a hacer contigo?
- Evet. Ama asıl soru şu :
Pero la pregunta es, ¿ cómo está Debra?
Asıl soru şu ki ;
La cuestión es :
Ve asıl soru da şu ki, onunla ne yapacağım?
Y te pregunto : ¿ qué voy a hacer yo con él?
Asılı soru şu ;
La pregunta es...
Asıl soru şimdi şu : İyi görünmediğimiz için mi hetero'yuz?
Entonces la pregunta es...
Asıl sorulması gereken soru şu : Bu çocukların aklı nerede acaba?
¿ En qué están pensando esos chicos?
- Yardım edebilirim, biliyorsun. Soru şu, asıl sen bana yardım edecek misin?
La cuestion es, me ayudaras tu.
Şimdi asıl soru şu ki ;
La única pregunta ahora es :
Bence asıl soru birinin nasıl olup da şu anda var olmayan bir karışımı elinde bulundurduğu.
La cuestión aquí es cómo es posible usar un compuesto que no existe.
Ve asıl soru şu, ne kadar berbat oynayacaklar?
El único tema este año es... Continuarán jugando mal?
Asıl soru, Phoebe'yi geçmiş yaşamından nasıl koruyacağımız.
La primera pregunta es ¿ cómo protegemos a Phoebe de su vida pasada?
Şimdi asıl soru... bu suça daha ne kadar devam edecekleri.
La cuestión ahora es cuánto tiempo más estos dos puedes seguir su escapada de crimen.