English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Aşağıya bak

Aşağıya bak translate Spanish

358 parallel translation
"Aşağıya bak!"
¡ Mira allá abajo!
Ann, bu seferkinde aşağıya bakıyorsun.
Ann, ahora ve hacia abajo.
Aşağıya bakın.
¡ Miren!
Aşağıya bakın!
¡ Miren ahí abajo!
İşte bu şekilde aşağıya bakıp iyi olup olmadığımızı görürler.
Así es como ellos nos miran y ven si está todo bien.
Orada, öyle, aşağıya bakıyordum.
Me quedé así, mirando hacia abajo.
Aşağıya bak!
Mira aquí.
Az daha aşağıya bak, Müdür.
- Intente concentrarse.
Buldozere çıktığında, aşağıya bakıp, dermisin ki, "seni anlamıyorum"?
Cuando pisas un gusano,... ¿ le miras y le dices : "no te entiendo"?
Aşağıya bak, Tanrım ve köyümüze gir. Sadece bir an.
Míranos, Señor, y entra en nuestra aldea.
Aşağıya bak.
Mire abajo.
Sen aşağıya bak ben de yukarı.
Ud. revise abajo y yo revisaré aquí arriba.
Evlat, aşağıya bakın.
Mira abajo, hijo.
Hey, aşağıya bakın!
¡ Atención, abajo!
Sen aşağıya bak.
Mira por abajo.
Aşağıya bakın!
Mirad ahí abajo.
Aşağıya bak, evladım.
No. Mira allá abajo, muchacho.
Üzerinde ve aşağıya bak...
Ustedes miran de igual forma a quien tiene razón y a...
Aşağıya bakıp, yeni bir rota belirleyemedim.
No podía bajar la vista y establecer un nuevo curso.
Aşağıya bakın. Altıyüz metrelik bir düşüş.
Mire hacia abajo, un precipicio de 600 metros.
Aşağıya bak!
¡ Cuidado ahí abajo!
Büyük salonda ayak altında yükseğe bak, aşağıya bak böylece sona erer sadece bir ifade.
Bajo el pie en el Gran Salon miren a lo alto, miren a lo bajo excaven justo al final de la declaracion.
... tamamen, güneş yamaçtan görünüp aşağıya bakınca, sıcak ve kuru düşmanın gözü gibi yutan bir pırıltıyla.
... plenitud, con la veloz retirada de la gran sombra cuando el sol, aclarando la cumbre miró hacia abajo, caliente y seco con una mirada devoradora como los ojos de un enemigo.
Kenara gelirsen aşağıya bakabilirsin. Aşağıya bak!
Ven hasta el borde y podrás mirar hacia abajo. ¡ Mira hacia abajo!
Sinirli Kunduz, aşağıya bak.
Castor Ansioso, mira eso.
Aşağıya bakın, tam ortasına atlayın.
"Naturalmente, debemos mirar siempre abajo. ¿ Por qué? para poder brincar exactamente en medio."
Sen aşağıya bak, ben de yukarıya.
Revisa abajo y yo me ocupo aquí arriba.
- Blake! Aşağıya bak!
¡ Blake, aquí abajo!
Saatlerdir aşağıya bakıp duruyorsun.
Estarias empezando sobre el borde por horas.
Buna inanmakta zorlanabilirsin... ama biz melekler bazen aşağıya bakıp siz insanları kıskanırız.
Tal vez encontrarás esto difícil de creer pero a veces los ángeles miramos a los hombres y los envidiamos.
Şuradan aşağıya bir bak.
Mire abajo.
McClure, aşağıya bir bak.
McClure, mira debajo.
Bak tatlım, aşağıya inmeliyim.
Oye, cielo, yo me voy abajo.
Bill, aşağıya git bak.
Bill, baja.
Oh, bak, seni görsün diye hemşireyi içeri alacağım, sen de asansöre bin ve aşağıya in.
Espera. Llamaré a la enfermera para que te vea.
Max, yakın bakış için seni aşağıya alıyorum.
Max, descenderemos para que puedas ver los objetivos.
Bak... Kusuruma bakmazsan aşağıya inip Danny ile görüşmem gerekiyor.
Mira... si me disculpas, Tengo que bajar y ver a Danny.
- Bakın, aşağıya inip,
Oiga, baje y dígale a...
Aşağıya, şatonun alt tarafına bak.
Eche un vistazo ahí abajo, a los pies del castillo.
- Aşağıya yol bulabilir misin bir bak.
- Scotty, fíjese si se puede bajar. - Sí, señor.
Bakın dilerseniz kesinleştirmek için aşağıya inip kendim bakacağım ve endişeye gerek yok eminim.
Si quiere, iré yo mismo, pero seguro que no hay problema.
Bakın kişisel ayrıntılardan sonra, sağdan sola yukarıdan aşağıya ve ortadaki her şeyi inceleyeceğiz.
Escuchen... después de los datos personales, nosotros haremos de derecha a izquierda... y de arriba abajo, y luego todo lo demás.
Sadece aşağıya in ve çantama bak.
Vamos abajo... y revise mi cartera.
Aşağıya inip bir bakın.
Baja las escaleras y observa.
Aşağıya istasyona in ve etrafa bak.
Van a la estación y miran alrededor.
Parfümünü koklamak, kalp atışını duymak yumuşak, kıvrımlı göğüslerini yanağında hissetmek ve yukarı baktığı zaman, onun bakışıyla karşılaşmak ve sonra gözlerini kapatıp onun sıcak, derin bakışını hissedecekti ve narin, şehvetli gülüşünü ve sonra kadın saçlarını hafifçe okşayacaktı, aşağıya doğru aşağıya doğru...
Él deseó poner su cansada cabeza sobre el suave pecho de una dama... oler su perfume, oír el latido de su corazón. Sentir la curva de sus pechos en su mejilla. Y, cuando buscara, encontrar su mirada sobre él... y luego él cerraría sus ojos y sentiría su profunda mirada cálida... y su suave risa lasciva.
- Bak, kral tepede ise tek yolu aşağı inmektir.
- El que ya es campeón no puede subir más. - Es cierto.
Dinle kızkardeşin aşağıda Grace'e bakıyor Bayan Pinza'ya.
Tu hermana está abajo cuidando a Grace, la Sra. Pinza.
Onu alıp kayalıklardan aşağı fırlattı. Ama şansa bakın ki şişeyi neredeyse başına düşeceği için Mösyö...
Entonces lanzó la botella por el acantilado, con muy mala suerte, ya que casi golpea al Sr. Brewster.
* Bak, daha önce imkansızın gerçekleştiğini gördüm * belkide bir kere daha gerçekleşmesi tanrının isteğidir * yanlış bir hatta giden bir tren gibi hissettiğim için * durmanın ya da geri gitmenin imkanı yok * tıpkı bir tepeden aşağı yuvarlanırken hız kazanan
He sido testigo de lo imposible. Quizás, con la ayuda de Dios, vuelva a suceder, pues me siento como un tren en una vía peligrosa, sin poder parar ni volver atrás, cual bola de nieve colina abajo, más y más rápido hasta
Görünüşe bakılırsa aşağıya kadar uzun bir yolumuz var.
Tenemos un largo camino por delante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]