Belli değil translate Spanish
2,515 parallel translation
- Belli değil Majesteleri.
- No está del todo claro, señor
Onu nereye koyacaklar belli değil.
No estoy seguro de a dónde le han destinado.
Evet ama ayakkabı izleri belli değil.
- Pero no hay dibujo en las pisadas.
Onu nereye koyacaklar belli değil.
No estoy seguro de dónde lo destinarán.
Parti mi boğuşma mı belli değil.
No puedo decir si fue por la fiesta o por la lucha.
- Şu an bir şey belli değil, efendim.
- Señor, está en observación.
- Tam yeri belli değil.
No dicen dónde exactamente.
T-Shirtün çok bol ve belli değil.
Tu camisa es demasiado voluminosa e incierta.
Belli değil mi?
¿ Qué otra conclusión podría ser?
Bundan bizim sorumlu olduğumuz bile tam olarak belli değil ki.
Ni siquiera está claro que nosotros seamos los responsables.
Herifin olay anında nerede olduğu da belli değil.
Y ese desgraciado no tiene una coartada.
Zach ile çoktan konuştum. Ama ben bu dava üstünde çalışıyorum ve ne zaman evde olacağım belli değil.
Ya hablé con Zach pero estoy trabajando en este caso, y no sé a qué hora volveré a casa.
Henüz belli değil.
No estoy segura todavía. Pero...
Ne olduğu belli değil.
Porque, ¿ qué sabor tienen?
Belli değil mi? Suzu-san'ın elini sımsıkı tutacağım ve "Her şey yolunda! Bak Mayushii seninle, o yüzden her şeycikler yolunda!" diyeceğim.
¿ Por qué más? así que todo estará bien!
Ne yapacağın hiç belli değil!
¡ Tus argumentos se contradicen!
Hiç belli değil.
- Sí, lo siento.
Belli değil ama daha genç görünüyorum, değil mi?
¿ Comiste bien?
Kurbanın kim olacağı, belli değil mi?
Y es demasiado obvio a quien atacará después.
Belli değil.
No está claro.
Ölü raporları devam ediyor ancak Hong Kong'u yıkan şeyin ne olduğu belli değil.
Siguen llegando informes de bajas y aún no sabemos qué impactó contra Hong Kong.
Hamilton'un egitimi, ona ulasmak olsun onunla baglanti kurmak olsun bu fidye olayi belli bir amaca yonelik intikam icin degil.
El entrenamiento de Hamilton, tú sabes, de acercamiento, de hacer una conexión... eso es para un secuestro instrumental, no emocional.
Belli ki neyin ne olduğunu biliyorsun. Aksi takdirde burada olmazdın, değil mi?
De otra forma, no estarías aquí, ¿ verdad?
Belli oluyor, değil mi?
Puedes decirlo, ¿ no?
O kadar da belli değil.
Eso no está tan claro.
Wahewa ile olan anlaşmamız belli. Mermileri kime sattığımız önemli değil.
Nuestro trato con los Wahewa está hecho, no importa a quién le estamos vendiendo.
Yani belli ki benim burada olmamı istemenin bir nedeni var değil mi?
Está claro que querías que viniera por algún motivo, ¿ no?
Ama ne olacağı belli olmaz, değil mi?
Pero nunca se sabe, ¿ verdad?
- Şu oluyor Lois ; belli ki bu kızcağız iyi değil.
Lois, sucede que esta chica obviamente no está bien.
Belli ki seni hafife almışım, Leo ama senin beni hafife aldığın kadar değil.
Tal vez te subestime, Leo, pero no tanto como tú me subestimaste.
Kimin ne yapacağı hiç belli olmuyor değil mi?
Nunca se sabe con la gente, ¿ verdad?
Ucu bucağı belli değil.
No tiene fin.
Çok belli, değil mi?
Es obvio, ¿ verdad?
- Belli ki iyi değil.
- Es obvio que no se siente bien.
Ama sorun değil, çünkü belli ki birgün tüm bu pisliği özleyeceğim.
Pero está bien, porque aparentemente un día voy a extrañar toda esta basura.
Levazımatçı harika bir iş çıkarmış. Ölü mü belli değil?
¿ Realmente está muerta?
Belli ki hedef orası değil.
Parece que estan cogiendo algunas unidades viejas para reciclarlas
Belli degil. Sana yardim edebilir miyim?
Depende. ¿ Puedo ayudarle?
İtiraf etmeliyim ki benden daha akıllı olduklarını sanan birine baskın çıkmak belli belirsiz bir haz oluştursa da burada takılmak isteyecek kadar değil.
Bueno, confesaré una vaga satisfacción por atrapar a alguien que creía que era más listo que yo pero no lo suficiente como para quedarme por aquí.
Belli ki senin kadar değil.
- Bueno, lo siento.
Belli ki kızının mutluluğu umurunda değil.
Bueno, es obvio que no te importa hacer feliz a tu hija.
Çok belli bir mahal değil ama uzak da değil.
No de este barrio en particular, pero no muy lejos.
Ama belli ki yalnız değil.
Ella no es una ermitaña.
Belli ki buradakiler aradığın kişiler değil.
Está claro que nadie de aquí es la persona que usted busca.
Belli bile değil.
No se nota.
Yarın ne sikim olur belli değil.
Mañana no sé cuánto van a ser.
Meclis başkanının ne zaman, geleceği belli değil.
Por todos nosotros.
Gerekçeleri neydi Tanrı bilir fakat belli ki bu ülkeyi korumak bunlardan biri değil.
Solo Dios sabe cuáles eran sus motivos, pero está claro que la protección del país no era uno de ellos.
Todd'u Todd olduğu için sevdiği belli. Zengin olacağı için değil.
Se nota que quiere a Todd por como es porque va a ser rico.
O mürebbiye değil, ama belli ki onun metresi.
Ella no es la institutriz, pero obviamente es su amante.
Belli ki bir oyuncu değil.
El tiburón no está jugando.
belli değil mi 27
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56