Ben değil translate Spanish
19,288 parallel translation
Kararı Amberle verdi, ben değil Wil.
Amberle tomó la decisión, no yo, Wil.
Kaba davranıp küfür etmeyi onlar başlattı, ben değil!
Fueron ellos los que empezaron a ser maleducados y a maldecir, no yo.
Ben zaten üyeyim ona, sen değil misin? Ben değilim.
Yo ya pertenezco a ese club, ¿ y tú?
Çocuk olan o, ben değil.
Él es el chico, no yo.
Bunu sen mahvettin Gus, ben değil.
Tú la cagaste.
Bilirsin, ben sadece... asla düşünmedim... onlar için endişelenmem gerekiyordu değil mi?
Ya me entiendes, es solo que nunca pensé que que se suponía que tenía que preocuparme por ellos, ¿ sabes?
Herhalde ben aldım, değil mi?
Supongo que yo la tomé, ¿ cierto?
Ama ben gelecek çarşambaya hapisten çıkmayacağım, değil mi?
Pero, yo no voy a salir de esta cárcel para el próximo miércoles, ¿ cierto?
Ve ben iyi bir fikir olmadığına karar verdim ayrıca doğru zaman da değil.
- Y decidí que no sería una buena idea, en lo absoluto, y no el momento adecuado, si lo fuera.
Kraliçeme sadığım ben, sana değil.
Soy leal a mi reina, no a usted.
Ben senin için buradayım, onlar için değil.
Estoy aquí por ti, no por ellos.
O gece Aine'in yerine ölenin ben olmasını dilerdin, değil mi?
Desearías que fuera yo el que murió esa noche en lugar de Aine, ¿ no?
Hayatta kalmak için öldürürüm ben, eğlencesine değil.
Mato para sobrevivir, no por deporte.
Sizin aksinize, ben özgürlük için savaşırım gösteriş için değil.
Yo lucho por la libertad, no por vanidad, a diferencia de ti.
Sorun değil. Ben açarım.
No hay problema, yo le abro.
Kendisi burada değil. Ben yardımcı olabilir miyim?
No se encuentra ahora. ¿ Puedo ayudarle?
- Dean yanımda da ben yapmıyorum değil...
- No estamos Dean y yo juntos para...
- Öyle değil, ben...
- No es eso.
Konu o değil, ben ne sorduğunu merak ediyorum.
No se trata de eso. En realidad, quiero saber qué dijo él.
Ama ben bir gazeteciyim. Ödül değil.
Pero soy periodista, no un trofeo.
Sanırım bunu biraz da ben kendi ellerimle yaptım, değil mi?
Supongo que me aseguré de eso, ¿ no?
Ben sichuan'dan değil, bir Arap olarak konuşurken, Onu seviyorum!
No soy de Sichuan, pero hablando como un árabe, me encanta.
İşte tam da bu yüzden o değil de ben geldim.
Por eso estoy yo aquí... y no él.
Ama bu Malone denen herifi bulduğumuzda, onu ben öldüreceğim, siz değil.
Pero cuando nos encontramos con esta Malone, Lo mataré y no usted.
Boş yere değil. Annen öldürüldükten sonra kimse yokken ben vardım.
No es por nada, pero estuve ahí después de que tu madre fuese asesinada cuando nadie más estuvo.
Konuşmayı ben yapayım demiştim değil mi?
Le dije que me dejase hablar, ¿ verdad?
Ben bir hastanenin müdürüyüm, hapishanenin değil.
Dirijo un hospital, no una prisión.
Benim için öyle değil, ben sadece şoförüm seni nezarete götüren.
Nada para mí, me toca conducirte... a la cárcel.
Hiç sorun değil. Neticede ben de aynı Rosa gibi serseriyim.
No hay problema, porque soy radical.
Seni çok yanlış anladım ben, değil mi
Bueno, te he medido mal, ¿ no?
Bu benim başparmak değil, ben profesyonelim.
Esa no es mi foto. Soy una profesional.
Ben şirketin sahibiyim. Henüz değil.
La compañía es mía.
Şey, Ben, Sanırım Bilmiyorum, değil mi?
Pues supongo que no sabría decírtelo, ¿ no?
Ben iyi biriyim, değil mi?
- ¿ Qué importa?
Biz değil, ben bir şey görmedim, gördüm mü?
Nosotros no, porque yo nunca vi nada.
Şey... Ben senin için biraz büyük değil miyim sence?
Soy un poco mayor para ti, ¿ no te parece?
Evet ama ben bu serveti paylaşmak isterdim çocuklarım için biriktirmek değil.
Sí, pero me gustaría compartir esta riqueza, no simplemente atesorarla para mis hijos.
Herkes değil tabii. Ben öyle bakmıyorum yani. Ama öğrenciler sizlere bakıp "Bu işi yapmayı hayatta istemem." diyor.
Bueno, yo no lo hago, pero sabes que los alumnos piensan que ellos nunca harían ese trabajo.
Onlar başlangıçta büyük bir oyundan bahsettiler. Ama ben buraya çalışmaya geldim, politika oynamaya değil.
Ellos hablaron de un gran juego en el principio, pero, vine aquí a trabajar, no a jugar a la política.
Ben İngilizce öğretmeniyim. Merdiven altı kitap satıcısı değil.
Soy profesora, no una vendedora de libros.
- Özür dilerim, ben... - Sorun değil.
- Lo siento, yo...
- Yine yalnızca sen ve ben varız öyleyse, değil mi?
Así que solo somos tú y yo otra vez, ¿ verdad?
Buna ben de dahilim, değil mi?
Eso me incluye a mí, ¿ verdad?
- biliyorsun, ben varım, değil mi? - Evet.
- sabes que estoy aquí para ti, ¿ no?
Ben hala polisim. Ki o kadar kotu degil.
Yo sigo siendo policía pero no está tan mal.
Elimde değil, ben böyle biriyim.
No puedo evitarlo, esa es mi naturaleza.
Ben giderim, güçlüyümdür! Burası size göre değil efendim.
¡ Iré yo, soy fuerte!
"Mümkün değil, ben yapmam öyle şey"
¡ De eso nada! ¡ Yo no!
Sekreteriyle değil, avukatım ben.
No, no soy su secretaria. Soy abogada. Sí.
Ben değil delikanlı.
Yo no, chico, aunque he disfrutado con peores.
Dedem başka şeye değil ancak doğaüstü olaylara karşı müthiş saygı duyar. Ancak önümüzdeki günlerde ben burada değilken dikkatli olmalısın.
Mi abuelo siente un gran respeto por lo sobrenatural, por nada más pero deberías tener cuidado los próximos días si no estoy aquí.
ben değilim 366
ben değildim 222
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
ben değildim 222
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66