Bilmiyorum ki translate Spanish
2,888 parallel translation
- Bilmiyorum ki.
No lo sé.
- Tümünü bilmiyorum ki.
No sé todo.
- Bilmiyorum ki
Sabes, en realidad no.
Bilmiyorum ki Finch, makineyi bir-iki defa daha kontrol etmeyeceğine emin misin?
¿ Estás seguro de que no te conviene volver a revisar tu máquina?
Bilmiyorum ki.
No lo sé.
Arkadan çıktı herhalde. Bilmiyorum ki. Açsam olur mu?
Bueno, supongo que salió por detrás, pero no lo sé. ¿ Te importa si lo cojo?
Bilmiyorum ki. Birkaç gün olmuştur.
No lo sé, viejo.
Ne diyeyim bilmiyorum ki.
¿ Qué más tienes que decir?
Sıçayım, bilmiyorum ki.
Mierda, no lo sé.
Bilmiyorum ki!
Déjame pensar...
Ne kadar küçük bilmiyorum ki. A-ha!
No sabía lo pequeña que era.
Sigorta kutusu nerede? Bilmiyorum ki.
- ¿ En dónde está la caja de fusibles?
Nerede olduğunu bilmiyorum ki.
No sé adónde está ella.
- Bilmiyorum ki.
Mierda, no lo sé.
- Neler olduğunu bilmiyorum ki.
No sé lo que está pasando.
- Bilmiyorum ki. Hiçbir şey yemiyor.
No lo sé, nunca come nada.
Bakın, salak kardeşim ne söyledi bilmiyorum ki gerçekten salaktır ama Debbie artık kumar oynamayacağına yemin etti.
Mira, no sé qué les dijo el idiota de mi hermano... y es un idiota... pero Debbie dejó de apostar, ¿ está bien?
- Bilmiyorum ki.
- No lo sé.
- Kendin yap! - Yapmasını bilmiyorum ki!
- ¡ Prepáratelo tú mismo!
Bilmiyorum ki!
No lo sé.
Bilmiyorum ki.
Ni idea.
Ne yaptığımızı bilmiyorum ki.
- No sé qué hacemos.
Ne yaptığını sanıyorsun bilmiyorum ama arkadaşıma zarar verirsen yemin ederim ki pişman olursun.
No sé qué haces, pero si lastimas a mi amiga, te arrepentirás.
Asıl problem şu ki ne için kullanmayı planladığını bilmiyorum.
El problema es...
Senin için bir ateş yakardım ama utanarak söylüyorum ki nasıl yakılacağını bilmiyorum.
Haría una hoguera para ti, pero me avergüenza decir que no sé cómo.
Telefonun ucundan nasıl bir haber çıkacak bilmiyorum ama ne olursa olsun şunu bilin ki bana bir ömürlük mutluluklar yaşattınız.
Chicos, no sé lo que me espera al otro lado del teléfono... Pero pase lo que pase, quiero que sepáis, que me habéis dado un suministro de felicidad de por vida.
Tabii ki öyle... Baska ne bekliyordum zaten bilmiyorum.
Bien, por supuesto, yo... no sé que esperaba,
Napıcam ki hayalete dair bişey bilmiyorum.. ama biber spreyi sık
Bueno, ¿ cómo puedo ayudar? No sé nada acerca de fantasmas. Espera, sí sé una cosa, en realidad.
Soyadının nasıl yazıldığını bilmiyorum ki.
No sé como decir su nombre.
Bak, kimliklerden hangisi gerçek sensin bilmiyorum, fakat bildiğim birşey var ki sen bir yalancısın.
Mira, no sé cual de estos carnets es el tuyo realmente, pero sé que eres una mentirosa.
Aslında, bilmiyorum neden buldum mu? ama Brandt'le sorunu olan birini buldum. Sokağın aşağısında ki bir bankanın güvenlik kameralarını kontrol eddiyordum
Bien, no se si encontré un motivo, pero encontré quién tubo una discusión con Brandt... estuve comprobando las cámaras de seguridad del banco para ver cuando Harold entró al Hall.
Yemin ederim ki ne olduğunu bilmiyorum.
Juro que no sé qué pasó.
Yemin ederim ki bilmiyorum.
Lo juro, no sé,
Ne kadar zamandır benden gizliyor bilmiyorum. Araba yüzünden diye kendimi kandırdım. Ama belli ki bu.
Me engañó haciendome creer que era sobre el coche, pero claramente era esto.
Sana ne demişler bilmiyorum ama korkarım ki büyük bir hata yapmışsın.
No sé qué te han dicho, pero me temo que has cometido un grave error.
Bana o kadar çok şey verdiler ki, ne yapacağımı bilmiyorum. Çok ciddiyim.
Me dieron muchas cosas, y no sé qué hacer con todas ellas.
"Buddy" isim etiketini çok sevdim hele bu iş üniforman üstünde. Ama fark ettim ki... gerçek ismini bilmiyorum.
Mientras adoro el nombre de "Buddy" serigrafiado en tu irónica camiseta de trabajo, me doy cuenta de que todavía no sé tu nombre real.
Yani benim ki gibi? Ne demek istedim bilmiyorum?
¿ Adónde pensaba que iba a llegar eso?
Roger, bazen sen de düşünüyor musun bilmiyorum ben sana şunu yaptım, sen bana şunu yaptın olayları olur. Ne geçer ki elimize?
Roger, ¿ a veces piensas que yo te doy esto y tú me das aquello y el negro está arriba pero el marrón ahora está abajo?
Yemin ederim ki Russell'in nerede oldugunu bilmiyorum.
Lo juro. No sé donde está Russell.
İlerde ne olacağımı bilmiyorum ama eminim ki, senden daha iyi bir baba olacağım.
¡ Pero de seguro seré un mejor papá que tú, papá!
Çünkü... Sandım ki sen... Bilmiyorum
Porque... supuse que tú sólo intentarías... no lo sé...
Tabii ki nasıl koktuğunu bilmiyorum.
Por supuesto, yo no lo sé.
Ve hiçbir şey yapamadım çünkü o kadar çabuk kayboldu ki ve ben yüzme bilmiyorum.
No pude... hacer nada al respecto, porque... desapareció tan rápido, ¡ y yo.. yo no se nadar!
- Bilmiyorum ki, birisi kesmiş sanki.
! ¡ ¿ Qué? !
Bir araba çaldık, ve onu temizlemek zaruriyetindeyiz, yani bu aileye katılmak istiyorsan, ki neden isteyesin bilmiyorum, bir çuval kap.
Robamos un carro, y es imperativo que lo limpiemos, y si quieres unirte a esta familia, lo cual no entiendo porque harías, toma un trapo.
Doğrusu şu ki ne kadar kalacağım bilmiyorum.
La verdad es que no sé cuanto tiempo me quedaré.
Farz edelim ki bilmiyorum.
Supongamos que no lo sé.
Ve sonra düşündüm ki "kimse ne olduğunu bilmek zorunda değil çünkü ne olduğunu ben bile bilmiyorum,"
Y entonces pensé "nadie necesita saber que pasó".
Bilmiyorum, sadece bunu yapmamam için o kadar çok sebep var ki.
No sé, hay demasiadas razones para no hacerlo, ¿ sabes?
Aklımda ki böyle değil, neden bilmiyorum...
No sé por qué le doy tantas vueltas.