Bir bakıma translate Spanish
3,347 parallel translation
Bir bakıma 13 yaşında bir çocukla çıkmayı kabul ettin.
¿ Sabes que básicamente estas aceptando tener una cita con un chico de 13 años?
Bir bakıma seni kızımla tanıştırmak istememin sebebi bu.
Bueno, por eso es por lo que quería que te conociera.
Bir bakıma olacak.
Un poco sí.
Bir bakıma öyle.
A su manera.
Bir bakıma da, beyin kendi kendinden sır saklıyor.
De este modo, el cerebro se guarda secretos a sí mismo.
Bir bakıma kovdum onu.
Más o menos le eché.
Şey, bir bakıma, evet.
Algo así, sí.
Sessiz bir ortama ve dikkatli bir bakıma ihtiyacı var.
Necesita un ambiente silencioso y debe estar bajo observación.
Madem o, Tanrı'yı oynayan bir bilim adamı bir bakıma sen de öylesin.
Entonces, si estos científicos juegan a ser Dios en cierta manera, tú también.
Yani, bir bakıma göktaşını hali hazırda bir uzay istasyonu olarak düşünebilirsiniz.
Así que, en cierto sentido, un asteroide es como una estación espacial pre fabricada.
Yani bir bakıma göktaşları, uzaya çıkış yolumuzu çiziyorlar. Kendimizi korumak ya da yaşadığımız yeri genişletmek için.
Así que, en cierto modo, los asteroides nos están arrastrando hacia el espacio, para protegernos o para ampliar el lugar donde vivimos.
Bir bakıma.
Algo así.
Bir bakıma, biraz büyüyüp... "yeter dedim mi yeter!" diyebilmen lazım.
En algún punto, tendrás que tener animarte y decir "suficiente es suficiente."
Yani bir bakıma onu gafil avlıyor
Eso ha sido una especie de revelación para él.
Bir bakıma onun müridiydi yani.
Ella ha sido su discípulo, por así decirlo.
Evet, bir bakıma öyleydi.
Sí, por así decirlo.
Evet ama bazen öyle şeyler olur ki gerçekten ciddi bir bakıma ihtiyacı olur hastanın.
En la medida en que podemos ayudar, pero a veces, la ayuda que ofrece la familia puede prever que el paciente tenga la vigilancia oportuna que realmente necesita, y...
Yalnızca Shin Bet değil, kabine ve başbakan da başarısız olmuş, bir bakıma Shin Bet kayırılmıştı.
No solo falló la Shin Bet, también falló el Primer Ministro y su gabinete, pues ellos supervisaban la Shin Bet entonces.
Bir bakıma işle alakası var.
Bueno, esto es algo que puede ser relacionado con el trabajo.
Hiçbirimiz bilmiyoruz. Bir bakıma da güzelliği burada zaten.
Quiero decir, eso es más o menos lo bonito.
Ben de bir bakıma kızımı kaybettim.
Perdí a mi hija, en cierto modo.
Aklının bir yerlerinde bunun mafya bağlantılı olduğunu düşünüyorsun, hatta bir bakıma öyle olmasını da istiyorsun.
Te has metido en la cabeza que esto está relacionado con la mafia, vale, y de alguna manera, tú quieres que así sea.
Bir bakıma, her biri diğer bir devrimi tohumlandırdı.
Sembramos una especie de revolución en el otro.
Ve bir bakıma, asla bırakıp gitmedim.
Y de algún modo, nunca lo hice.
Bir bakıma, sanırım var.
De alguna manera, supongo que lo soy.
Aslında bir bakıma evli bir çift gibiyiz.
Creo que somos como una pareja casada en cierta forma.
Bir bakıma.
Más o menos.
Çünkü bir bakıma, kamu infazı cinayetten daha hafif bir suç değildir.
Porque en cierto modo, las ejecuciones públicas no son más que asesinatos.
Bir bakıma bu fotoğrafı çektiğim için beni öldürmek istemeleri bir onurdu.
En cierto modo era un honor que me quisieran matar.
Bir bakıma seni diğer çocuklarımdan çok daha yakın buldum kendime çünkü Diane de hep yanımızdaydı.
Así que de alguna manera, me sentí más cercano a ti de lo que alguna vez me sentí con los otros niños, porque Diane siempre había estado ahí también.
Bir bakıma Stones beni kurtardı. Çünkü eroinden daha önemli olan tek şey gruptu.
En cierto modo, los Stones me salvaron, porque el grupo era para mí más importante que el caballo.
Bir bakıma ödüllerden daha iyi, değil mi?
Sí. De alguna manera es mejor que una recompensa, ¿ no?
- Bir bakıma dedikoduyla ilgili.
- Bueno de alguna manera sí va de eso.
Bir adamınız tıbbi bakıma muhtaç zaten.
Ya tienes un hombre que necesita seria atención médica.
Hâlâ bir yazar olmak istiyor musun? Bakıcılığını yaptığında kızıma, kısa hikayelerini nasıl okuduğunu hatırlıyorum.
Recuerdo como leías tus pequeñas historias a mi hija cuando eras su niñera.
Başka bir şey de olabilir. 39,5 olursa yoğun bakıma taşımamız gerekecek.
Sabes, si... si llega a 39 tendremos que llevarlo a la U.C.I.
Ameliyat ettiğim hastalarıma son bir kez bakıp gideceğim.
Voy a atender a algunos pacientes hoy, y ya está. Me voy.
Yaptıklarıma bir bak.
Mira lo que estoy haciendo.
Bak, Razor takıma girerse geçmişini medyaya kontrollü bir şekilde yansıtmaya hazırdık.
Mira, si Razor hace el equipo, estaremos preparados para implementar un plan mediático para revelar su pasado.
Bak, buna hazırlık olsun diye bütün gün bir şey yemedim. O yüzden yanıma Nazi bir stormtrooper otursa, umurumda değil.
Mira, no he comido en todo el día preparándome para esto, así que no me importa si me sientan junto a un guardia de asalto nazi.
Bu İmar Müdürlüğünün politikasına karşı gelmek olur. Ama programıma bakıp daha uygun bir gün bulmaya çalışabilirim.
Iría contra la política del Departamento de Edificios, pero le echaré un vistazo al calendario y veré si puedo encontrar una fecha más adecuada para volver.
Gün boyunca sıkı bir denetime ihtiyacı olacak. Biz ilaç karışımını bulana kadar günlük terapilere, sabit bakıma ihtiyacı olacak.
Va a requerir estricto control 24 horas, terapia diaria, monitorización constante hasta que encontremos el cóctel de medicación que la mantenga estable.
Ne yaptığıma şöyle bir bakıyorum da kesinlikle dünyadaki yapmayı istediğim son insanla asla kabul edilemez şeyleri yapan bambaşka bir insan görüyorum.
Cuando miro atrás a lo que hicimos, es como si estuviera mirando a esta otra persona haciendo cosas inexplicables con la absolutamente última persona en la tierra con la que nunca habría querido hacerlo.
Bak, iyi bir polis işi çıkardığıma eminim.
miren, yo confío en haber hecho un buen trabajo policial
- Tuhaf biri ve bir bakıma beni takip ediyor sayılır.
Cada vez que viene te trae algo y te invita a cenar. Es raro y extraño y técnicamente un acosador.
Bence bu tamamen dürtüydü. Benim bakış açıma göre muazzam bir teknik beceri ile deha bir insani fotoğrafçı.
Era un fotógrafo humanitario con tremendas dotes técnicas.
Bir sürü yüzüm yok ne yazık ki,... ve yüzüme bakmaktan hoşlanmıyorsan kıçıma bak o zaman Jess! Nefret ediyorum.
Odio esa cara.
Bak, muhalefet yapmak için söylemiyorum hatta istediğiniz her şeyi tekrar geri alırsınız umarım ancak tecrübelerime göre barışmak için seksi kullandığın zaman en başta yaşadığın sorunların hepsini bir sonraki adıma taşımış oluyorsun.
Bueno, mira, no estoy en contra tuyo y espero que todo salga como tú quieres. Pero según mi experiencia, puedes usar el sexo para volver pero cuando siguen juntos vuelven los mismos problemas que tenían al principio.
Ve sen de bir yoldaşa ihtiyaç duyan şu adamlarıma bir bak.
Y yo tengo un barco lleno de hombres que necesitan... compañía.
Bekle, sence bu bir acıma bakışı mı?
Espera, ¿ crees que esto es compasión?
Şu aptallığıma bir bak ;
Aquí está lo estúpida que soy :
bir bakıma evet 17
bir bakıma öyle 27
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir bakıma öyle 27
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir baba 17
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir bayan 21
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir b 23
bir bakın 70
bir bakabilir miyim 22
bir baba 17
bir beyefendi 18
bir bu eksikti 116
bir bayan 21
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir b 23
bir bakın 70