Bir ceset translate Spanish
4,312 parallel translation
- Elimizde sadece bir ceset var.
- Solo tenemos un cadáver.
Herhangi bir ceset daha?
¿ Algún cadáver más?
- İnşaat alanında bir ceset vardı- -
Hay un cadáver en la construcción...
Ben de eğlenceli ve hayat dolu görünmeni istiyorum daha yeni nehirden çıkarılmış bir ceset gibi değil.
Sólo quiero asegurarme que te veas divertido y lleno de vida y no como un cuerpo que acaban de sacar del río.
Hayır, korktuğum tek şey, benim el değmemiş iş alanımı bozan kokmuş, çürüyen bir ceset.
No, a lo único a lo que le temo es a piel putrefacta y en descomposición corrompiendo mi inmaculado lugar de trabajo.
Los Angeles Polisi bir ceset bulmuş.
La policía ha encontrado un cuerpo.
Başka bir ceset daha bulduk, Lyle.
Acabamos de encontrar otro cuerpo, Lyle.
Barakanızın yanında bir ceset bulduk 35 yıl önce öldürülen bir adama ait.
Encontramos un cuerpo cerca de su cabaña, perteneciente a un hombre que fue asesinado hace 35 años.
Hotch, Charles'ın barakasının altına gömülmüş dördüncü bir ceset bulduk.
Hotch, encontramos un cuarto cuerpo enterrado en el cobertizo de Charles.
Morgan ve Reid ilk olay yerinin yanında başka bir ceset bulmuşlar.
Morgan y Reid han encontrado otro cadáver cerca de la primera escena del crimen.
-... bir ceset değil.
- no de un cadáver.
Bize bir ceset ve daha fazla soru bırakıyor.
Dejándonos un cadáver y más preguntas.
Tahmin etmeme izin ver.İçinde bir ceset var.
Deja que adivine. Hay un cuerpo dentro.
Yerde bir ceset var.
Hay un cuerpo en el suelo.
Blue Ridge Highway tepesinde bir ceset bulunmuş.
Bueno, tenemos un cadáver junto a un área de servicio en la autovía Blue Ridge.
- Senin yakalandığın yerde, bu sabah bir ceset bulundu.
Se encontró un cuerpo en la playa la mañana luego de que fueras arrestado.
Tamam, kurbanımız infaz tarzında vurulmuş, iyi planlanmış şekilde atılmış bir ceset, ve şimdi, yüksek seviyede ölümcül ama takip edilemeyen bu mühimmata sahibiz.
De acuerdo, la víctima fue ejecutada de un balazo, luego se deshicieron de su cadáver siguiendo un plan y ahora tenemos una munición altamente letal que no puede rastrearse.
Reuben, kendini tutamaz hale geldiği için inşa etmiştik ama bir ceset dolusu dışkıyı tutmak için tasarlanmadı.
La construimos cuando Reuben se violvio incontinente, pero no fue diseñada para soportar la carga de un cuerpo.
Bu güzel bir ceset.
O sea, ese está bien. En lo que al cuello respecta.
Kimliği belirlenemeyen bir ceset bulunduğunu duyduğu vakit kalbini tutarak oğlunu görmeye gitti.
Fue hasta la morgue con el corazón entristecido. ¿ Por qué ella tuvo que ver entre los cuerpos no identificados?
Eğer onu geri almazsanız rehineleri öldürecek hatta çocuklu olanları bile en iyisi kendinize bir ceset torbası bulun.
# Y si no lo resincorporan # Él va a desquitarse con los rehenes # Incluso con los que tienen niños
İçeride bir ceset olduğunu duydum.
Escuché que hay un cadáver ahí.
Ruhsuz, lakin yaşayan bir ceset. Bir çılgın tarafından dikilmiş, bedene bürünmüş ve hayat verilmiştim.
Un cadáver viviente sin alma, cosido, sacudido, aporreado y devuelto a la vida por un loco.
ve gerçekçi olursak kimse onların ölümünü umursamıyor taki ortada bir ceset bulunana kadar.
Y la realidad es que a nadie le importaba hasta que se descubría el cuerpo.
Kelepçeli bir ceset. Taşınması imkânsız.
El cuerpo está esposado a la cama e imposible de mover.
Bir ceset bulmuslar, Hank.
Encontraron un cadáver, Hank.
Dinle, dairemde her tarafı kana bulamış bir ceset var ve hepsi şu sefil sürtük yüzünden.
Escucha, tengo un cadáver sin identificar sangrando por todo el lugar a causa de esa andrajosa puta especial.
Bir ceset ve bir evrak çantası var!
¡ Hay un muerto y un maletín!
Ya bodrum katta bir ceset varsa?
¿ Qué tal si hay un cuerpo escondido en el sótano?
Neden aşağıda bir ceset ya da polis yok?
Why isn't there a body down there, or police?
Bayan Ricoletti'ye oldukça benzeyen yedek bir ceset onun yerini alır ve küçük bir intiharla çok fazla ilgilenmeyen Emniyet Teşkilatı'ndaki morga götürülür.
Un cadáver sustituto, teniendo un gran parecido a la Sra Ricoletti toma su lugar y luego es transportado a la morgue, un poco de suicidio sucio de poco interés para Scotland Yard.
Bir ceset buldular, tıpkı Molly Hooper'ın benim için bir ceset bulduğu gibi...
Encontraron un cuerpo, al igual que Molly Hooper encontró un cuerpo para mí, cuando...
Bunlar, ceset eğer yer ile mesafesi olan bir yerde sürüklenirse oluşur.
Se produjeron cuando arrastraron el cuerpo por los descansillos después de tirarlo escaleras abajo.
Bu da bir ceset.
Sus amigos ya están en camino.
Bir sürü ceset buldular ama hiçbirinin Amador olduğunu onaylayamadılar açık kapı bıraktılar.
Encontraron una masacre pero no pudieron confirmar que estuviera Amador. - Quedó abierta esa posibilidad.
Büyüleyici bir geceydi, ama küvetindeki şu ceset, yakında oldukça kötü kokular çıkarmaya başlayacak.
Sabes, ha sido una velada encantadora, pero ese cadáver en tu bañera va a empezar a emanar pronto unos olores bastante nocivos.
Şehir dışında bir köprüde 6 ceset asılı halde bulunmuş.
Seis cuerpos fueron encontrados colgando de un puente en las afueras de la ciudad.
104 üstünde bir hangarda 4 ceset ve 6 kasa KG-9 bulmuşlar.
Encontraron cuatro cadáveres y seis cajas de KG-9 en un hangar en la 104.
Yaptığım anlaşmaya bir sürü ceset dâhil değildi.
El trato que hice no incluía un montón de cadáveres.
- Yerleştirilmiş ceset gizemli ortaçağ sembolleri ve katilimsi bir keşiş.
Un cuerpo en pose, símbolos medievales y ahora un monje asesino...
Morgan ceset bir süredir buradaymış diyor.
Morgan dice que el cadáver llevaba allí un tiempo.
Bir darbe izi var ama ceset falan bulunamadı.
Había una abolladura del impacto... pero no encontramos ningún cuerpo. Ni rastro de sangre. ¡ Isaku!
Kidman bir ceset ile bulundu.
¿ De qué hablas?
Biz bir ceset bulduk, Norman.
Hemos encontrado un cuerpo, Norman.
Bir aslan ve bir karga garip bir ittifak içinde, ceset dolusu bir kan gölününün üzerinde kavga ediyor.
Una extraña alianza entre un león y un cuervo, luchando entre un mar de cadáveres.
Bir aslan ve bir karga ceset dolusu bir kan gölününün üzerinde.
El león y la cruz cuervo un campo de cadáveres.
Öldürülmüş bir kadının ormana atılmış ceset kalıntılarıyla.
Una mujer fue asesinada. ¡ Sus restos parciales fueron arrojados en el bosque!
İçeride bir sürü ceset var.
Hay muchos cuerpos.
- Bir ceset var!
- ¡ Hay un muerto!
Çiftliğin yakınında bulduğum ceset bir ulağa ait olabilir. Oradaki tuzaktan habersizdi.
El cuerpo que encontré en la granja pudo ser el de un mensajero... que no sabía sobre la trampera.
Sitede 12 ceset bulundu, bir de normal dışı vaka.
Turistas americanos que construyeron casas para los pobres 20 muertes fueron encontradas en el sitio y una anomalía.
ceset 52
ceset yok 21
cesetler 23
ceset nerede 34
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
ceset yok 21
cesetler 23
ceset nerede 34
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23