Ceset yok translate Spanish
492 parallel translation
Ortada ceset yok, demek ki cinayet de değil.
Y no hay cadáver, así que no fue un homicidio.
Ceset yok, kalıntı yok.
No hay cadáveres ni ruinas.
Ama ortada ceset yok.
Pero no hay ni denuncia, ni cadáver.
Şimdi, ceset yok, kan yok...
No hay cuerpo, no hay sangre... ¡ No!
Mezarlığı kontrol ettim. Ceset yok.
Llamé al cementerio.
Ceset yok. Kanıt yok.
No hay cuerpo, no tiene ninguna prueba.
Ceset yok, giysi yok, yüzük yok, bir şey yok!
No hay rastros de un cuerpo. Ni un trozo de ropa. Ni un anillo.
İçinde ceset yok.
No hay ningún cuerpo.
Mermi yok, bomba yok, ceset yok.
Nada de balas, nada de granadas, nada de cuerpos.
Ceset yok olacak mı?
- ¿ Crees que es posible hacerlo?
Elimizde ceset yok, boğuşma izi yok.
No tenemos un cuerpo, y no ha habido señal de violencia.
- Bir cinayet yok ki, çünkü ceset yok.
- No hay asesinato. No hay ningún cuerpo.
Ve hiç ceset yok.
Y tampoco quedó ningún cuerpo.
Kamyonu bulduk ama ceset yok. Tekrar ediyorum.
El camión está aquí pero no hay cuerpo.
Burada ceset yok.
Estará carbonizado.
Bakın! Ceset yok olmuş!
¡ El cadáver ya no está!
- Ceset yok. Bay Boddy'nin cesedi gitmiş.
- El cadáver de Boddy ya no está.
Ceset yok, polis yok, gürültü yok.
Sin cadáveres, sin policías, sin ruido.
Başka ceset yok, efendim.
El otro cuerpo no está aquí, Sr.
- Ceset yok.
¿ Tú? No hay ningún cuerpo.
Öncelikle, ortada ceset yok.
En primer lugar, no hay un cuerpo.
Ceset yok... Dakikada 50 acil ihbarı alıyorlardır.
Deben recibir 50 llamadas así por minuto.
Ceset yok. Hiçbir delilimiz yok.
Nosotros no tenemos cadáver.
Etrafta ceset yok ve tüm evraklar gerçek.
No hay cadáveres, y todo el papeleo es estrictamente legal.
Elimizde ceset yoksa olay da yok.
Sin cadáver, no tenemos caso.
Hey, burada beş ceset yok muydu?
¿ No había cinco cadáveres?
- Kim olduğunun önemi yok, o bir ceset.
Es un cadáver, no importa quién sea.
Elleri havada, duvara dayanmış, çevresinde onca polis iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!
¡ dos segundos más tarde había dos cadáveres y él se había largado! El mejor hombre entre Berlín y San Francisco
Filhakika ceset burada yok.
Obviamente, el cuerpo no está aquí.
Elimizde bir ceset var... ama cesedi bulacak kimse yok.
Aquí estamos, con un muerto... y nadie que lo encuentre.
Ve çölde bulunmuş bir ceset de yok.
Y nadie encontró un cuerpo en el desierto.
- Çünkü, ceset bulmanın bir yolu yok.
Porque, Monty, es imposible conseguir un cuerpo.
Buna hiç şüphe yok, fevkalade bollukla beraber,... Almanya'nın o günlerde olağandışı bir ceset kıtlığı yaşadığı söylenebilir.
No hay duda de que, junto a una excepcional abundancia, se constató en la Alemania de esos años una curiosa escasez de cadáveres
Mahkememe ceset atıp "Başka sorum yok" diyemezsiniz.
No puede traerme un cadáver a la sala y decir...
Doğal afet izi yok, ama çok sayıda gömülmemiş ceset mevcut.
No hay evidencia de desastres naturales. Sin embargo hay muchos cuerpos en las superficies de las ciudades.
- Ceset yok! Kesinlikle filan yok!
¡ Hay champagne pero no hay cadáveres!
Hatta bir ceset bile yok.
Ni siquiera un cadáver.
Olması gerekenden daha sarhoş, ortada ceset de yok. Hiç anlamadım!
Está más borracho que de costumbre, y no hay cuerpo. ¡ No lo entiendo!
Limanda ceset bulunmasında hiçbir anormallik yok.
Un hecho nada extraño.
Mükemmel bir solex'e sahip olmak yerine elimizde işe yaramayan ceset var ve hiç ipucu yok.
En lugar de obtener un solex perfeccionado quedamos con un cuerpo inútil y ninguna pista.
Hiç çürümüş ceset göresim yok.
No quiero ver un cadáver putrefacto.
Gösterecek hiçbir şeyim yok, ortada ceset bile yok.
Aquí nada indica que hubo un cuerpo.
Ortada bir ceset bile yok.
No hay ningún cadáver. Ningún cuerpo del delito.
Uyduruk haber yok..... ama ortaya birkaç ceset çıkmaya başladı.
No hay perros atropellados, pero empieza a haber algunos cadáveres.
Burada ceset ya da başka bir bok yok çavuş ama kullanabileceğin parmakların var, işte bu gerçek.
Yo sé que pasó la prueba para sargento, pero si sabe usar los dedos... es muy fácil. ¿ Ve?
- Elimdekiler sadece bir yığın hokuspokus ve... 3 ceset. Gerçi çok şey ortaya çıkardım, ama şu ana dek... Johnny Favorite yok.
Averigüé muchas cosas, pero Favorite sigue sin aparecer.
Yok, ama yeni bir ceset bulduk.
No, pero encontramos un cuerpo cerca del deshuesadero.
Ceset yok.
Ningún cadáver.
Bert herifleri öldürmüş olabilir, ancak ortada ceset falan yok, sadece bir kaç iğrenç şey var.
Bert pudo haberlos matado pero no hay cuerpos, solo un mal presentimiento.
Ceset falan yok ortada.
No hay ningun cuerpo.
Ceset olmak için acelem yok ama yaşamlarımızı feda etmem gerekiyor. Çünkü gezegenin kaderi Amerikalıların ne yapacağına bağlı. O yüzden, hoşça kalın!
No me importa ser un cadáver, pero sacrificaré nuestras vidas porque la suerte del planeta depende de los americanos y de lo que hagan.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65