Bir saniyeliğine translate Spanish
1,757 parallel translation
Evet, bir saniyeliğine.
Sí, solo un momento.
Komaların bulaşıcı olmadığını hatırlayana kadar bir saniyeliğine dağıttım.
Pero solo me asusté un segundo hasta que recordé que los comas no son contagiosos.
Bir saniyeliğine konuşabilir miyiz?
¿ Puedo hablarte un segundo?
Walter, bir saniyeliğine tekrar bizim gezegenimize geri dönmeni istiyorum.
Oye, Walter, necesito que vuelvas al planeta Tierra un segundo.
Şu mikrofonu bir saniyeliğine alabilir miyim?
¿ Podría coger el micrófono un momento?
Gülen stajyer. Bir saniyeliğine konuşabilir miyiz?
¿ Podemos hablar, interna sonriente?
Eğer içeri girip de bir saniyeliğine bile olsa, mutlu bir son olabileceği umudunu verirsen ve işe yaramazsa, ömür boyu seni suçlarlar.
Si entras y lo dejas pensar por un instante que puede haber un final feliz, jamás te perdonará cuando la cosa no funcione.
Merhaba, evinizi bir saniyeliğine kullanabilir miyiz?
Hola, podemos usar un instante vuestro apartamento?
Süper herif tarayıcıdaydı, bir saniyeliğine sırtımı döndüm...
El super-tío estaba en el escáner, me giré un segundo...
Tamam, bir saniyeliğine durun.
De acuerdo, un segundo de tregua.
Ama eğer bir saniyeliğine - vay be - biraz rahatlarsan ve zorla uygun bir eş bulmaya çalışmazsan bir sabah yanında biriyle uyanabilirsin.
Pero, uh, sabes, Quizás si te relajaras por--whoa- - medio segundo, y pararas de buscar tan fervientemente una apropiada alma gemela, Luego quizás un día despiertas al lado de una.
Bir saniyeliğine ne istediğini düşün, olur mu?
- Alex. Piensa qué quieres hacer por un segundo.
Yeniden bir saniyeliğine hemşire olup da oraya bakıp bana ne gördüğünü söyler misin, Gloria?
Gloria, ¿ podrías volver a ser una enfermera durante un instante, meter la cabeza ahí dentro y decirme qué es lo que ves?
Gerizekalılar boşaldığında bir saniyeliğine normal görünüyorlar mı?
¿ cuando un mongolo se corre parece normal durante un instante?
Bir saniyeliğine bile.
Ni por un segundo
Kelly derin bir nefes al ve bir saniyeliğine canını yaktığımızı ama bir ömür sağlık kazandırdığımızı hatırla.
Eso es. Kelly, respira hondo. Sigue recordando que lo estamos lastimando por un segundo, y lo estamos curando para siempre.
Bir saniyeliğine senin Matlock * konuşmanı kesebilir miyim?
Puedo interrumpir aquí, tu discurso Matlock por segundo?
Bize bir saniyeliğine izin verin.
Discúlpenos un momento.
Fırsatı vardı. Bir saniyeliğine başından beri onun doğruyu söylediğini düşünemezmiyiz?
¿ No hay manera de que consideremos, sólo por un segundo, que puede que haya estado diciendo la verdad desde el principio?
- Bir saniyeliğine gelebilir miyim?
- ¿ Puedo pasar un segundo?
Bir saniyeliğine ödünç alabilir miyim?
¿ Puedo tomarlo prestado por un segundo?
Ayrıca beni bir saniyeliğine alması lazımmış.
Y necesita tomarme prestado por un segundo.
Ona ders vermek için bisikleti aldım sonra bisikleti bir saniyeliğine başıboş bırakınca biri bisikleti yürüttü.
Así que, para darle una lección, le he cogido la bici. Y voy y la dejo un minutín, y ya ve, cosas de locos, van y me la roban.
- Bir saniyeliğine bir kenara bıraksan pizza mevzusunu
Pero deja eso de lado un momento.
Ama bir saniyeliğine efsanelerin doğru olduğunu düşünsek.
Pero preguntémonos por un momento, "Y si..." ¿ Y si las leyendas son verdaderas?
- Pardon aslında o bir saniyeliğine sadece şu parmağı şakağa koyma hareketini ve...
Lo siento. Ella solo haría lo de la frente por un momento luego miraría hacia un costado y movería la cabeza, ¿ sabes?
Bir saniyeliğine dürbününü alabilir miyim?
¿ Me puedes prestar tus binoculares un momento?
Sadece bir saniyeliğine söz.
Solo por un segundo. Lo prometo.
Bir saniyeliğine.
En un santiamén.
Bir saniyeliğine inanmadım Hiç bu seviyeye düşmemiştin Bütün bu zavallı ruhlara kim bakmak zorunda
No me creo ni por un segundo que te hayas rebajado al nivel de esas almas patéticas que tienen que alquilar tus muñecas amantes programables, para conseguir lo que necesitan.
Britney, selam. Seninle sadece bir saniyeliğine yalnız konuşabilir miyim?
¿ Puedo hablar a solas contigo por un segundo?
Seninle bir saniyeliğine konuşabilir miyim?
¿ Puedo hablar contigo un segundo?
Bir saniyeliğine arkamı döndüm ve gitmişti.
Me di vuelta por un segundo y él no estaba más ahí.
Hey, Tom, seninle bir saniyeliğine konuşabilir miyim?
Hey, Tom, ¿ podemos hablar un segundo?
Bir saniyeliğine düşünürsen sen de istemezsin.
Si lo piensas, por un segundo tú tampoco quieres saberlo.
Ya da ne bileyim penisimin ucunu sadece bir saniyeliğine falan birisinin ağzına sokardım. Anlıyor musun beni?
Culo de banana, ¿ cómo te va? " O tal vez tomaba la punta de mi pene y se la metía en la boca a un chico, apenas un segundo.
Bir saniyeliğine dışarı çık.
Vete fuera un momento.
Pekâlâ, fileye koşmaya başlıyorum. Ve tam rakibim topa vurduğunda bir saniyeliğine duruyorum.
Corro hacia la red, y cuando mi oponente golpea la bola, paro.
J, bir saniyeliğine dışarı çıksana!
¡ J! ¡ Ven acá! ¡ J!
Bir saniyeliğine buraya gel.
Tengo... Ven un segundo.
Ruh bir saniyeliğine de olsa saçlarını halelendirene dek ışığıyla umutsuzca katedrallerde dizleri üzerine çökerek birbirlerinin kurtuluşu, ışık ve sineler için yakaranlar.
Que cayeron de rodillas desesperanzadas catedrales rezando por la salvación de cada uno y la luz y los pechos, hasta que al alma se le iluminó el cabello por un segundo, que endulzaron los coños de un millón de chicas
Bir saniyeliğine bir adım geri gidebilir misin?
Hazte a un lado un momento.
Bir saniyeliğine çok yaklaştım.
Estuve allí por un segundo, muy cerca.
Ama Luke seninle bir saniyeliğine görüşmeliyim, işlerimiz var.
Luke, te necesito un segundo. Tenemos cosas- -
Ellerini bir saniyeliğine tutacağım, bağlantı kurmak için daha sonra bırakacak ve sana birkaç soru soracağım.
Voy a tomar tus manos solo para hacer una conexión. Te voy a soltar y a hacer un par de preguntas.
Sadece bir saniyeliğine acıtıyor.
duele sólo por un segundo
Carrie? Seni bir saniyeliğine bekleteceğim.
Voy a soltar el teléfono un segundo.
Bir saniyeliğine uygun kulaklıkları taksana, hayatım.
Bueno, quítate el traje de los oídos por un segundo, Car.
30 saniyeliğine ana bağlantı üzerinde olmak nasıl bir şey?
¿ Qué se siente al estar en un canal grande durante 30 segundos? ¡ Que te den!
Ölmek üzere olan bir adamın bilincini birkaç saniyeliğine bile olsa açmamı istedi. Ve Kang Do Cheol'un nerede olduğunu sordu.
Me pidió que despertara a un hombre moribundo por un momento... para preguntarle dónde estaba Kang Do Cheol.
İzin ver bir saniyeliğine döneyim.
Espera un segundo.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17