Bu değil translate Spanish
160,837 parallel translation
En son gördüğümde, senin de olayın bu değil.
Ya sabía que no es lo tuyo, pero...
Ama olay bu değil.
Pero no importa.
Evet, gündemimiz bu değil mi?
Sí, esa es la pregunta que está sobre la mesa.
Yaptığımız şey de bu değil mi?
Es lo que estamos haciendo.
söylemek istediğim şey bu değil!
¡ Eso no es lo que quería!
Hayır hayır. bildiğiniz gibi Burada konuştuğumuz.... şey bu değil Dedektif Başmüfettiş Huntley.
No es eso de lo que estamos hablando aquí, inspectora Huntley, como sabe bien.
Hey, adamım, bu bizim işimiz değil. Yani sen silahı alırsın, biz de ne yürütebilirsek onu alırız. Anlaşmamız oydu.
Ese no es nuestro deber tú ve por el arma, nosotros nos quedaremos con cualquier cosa que encontremos ese era el trato, ese sigue siendo.
Bu senin suçun benim değil!
¡ Esto es tu maldita culpa, no mía!
bu senin üretimini neredeyse iki katına çıkarır, değil mi?
Eso duplicaría su resultado, ¿ cierto?
Bu bir rica değil.
Esto no es una petición.
- Miranda, bak, biliyorum ki bu yer, senin için bir cennet değil, fakat bana inanmalısın ki, senin gibi bir kız için... gerçek cehennem olabilecek yerler var dışarıda.
Miranda, sé que este lugar no es tu idea del paraíso. Pero tienes que creerme, hay lugares allá afuera que serían un infierno para una chica como tú.
Bu koku... Bu ne? İyi değil.
Ese olor, ¿ qué es?
Sanırım bu kadar değil?
Pero hay... ¿ Pero hay más?
- bu bir sorun değil.
- eso no es un problema.
Bu şeyin ne zaman çalacağını hiç bilemezsin, ayrıca... biliyorsun değil mi, bebekler... her zaman tam da akşam yemeğinde gelirler.
Nunca sabes cuando va a sonar esto y... Además, ya sabes, a los bebés... les gusta venir a la hora de cenar.
Hayır, dostum. Bu bana göre değil.
No, tío... no es lo mío, colega.
Kes şunu, Joe. Bu bizim bebeğimiz değil.
Joe, no es nuestro bebé.
Hayır, doğru değil bu.
No, eso no es verdad.
Bu doğru değil.
No es verdad.
Aslında, bu doğru değil.
De hecho, borra eso, no es cierto.
Bu onları mahvedecek, değil mi?
No las va a destrozar, ¿ verdad?
R-Randall, bu bir cezalandırma falan değil.
Randall, no es un castigo.
- Bu ilk evimiz değil mi?
¿ Es nuestro primer apartamento?
Hadi ama adamım, bu doğru değil.
Vamos, tío, eso no es verdad.
- Hadi ama yapma, bu doğru değil.
- Vamos, no, no es cierto.
- Bu doğru değil.
- Eso no es cierto.
Bu sadece pasif-agresiflikten başka bir şey değil, Jack.
Estás siendo pasivo agresivo, Jack.
Ama bu yolculuk sırasında değil.
Pero no en este viaje.
♪ ama bu doğru değil anlamına gelmez. ♪
* Pero no significa que no sea cierto *
Bu aşamada böyle şeylerin olması çok olası değil.
En realidad no hay ningún calendario que explique lo que ocurre en este estadio.
Beni, onlara yukarıdan bakarken ki halimle hatırlasınlar, bu halimle değil.
Quiero que me recuerden mirándome desde abajo, no desde arriba.
Bu kesinlikle doğru değil
- Vale...
- ve bu söylediğin hiç adil değil.
Eso es completamente incierto
Bu bir kariyer değil, Rebecca.
Eso no es una carrera, Rebecca.
Bu demek değil, direkt olarak rolü kaptım. Öyle deme.
No es como aceptar el papel.
Gerçek değil bu.
Esto no es de verdad.
Ama sorun değil çünkü iyi bir insanım, 33 yaşındayım ve bu kararları kendim verebilirim.
Pero está bien, porque soy una buena persona de 33 años, puedo tomar esas decisiones.
Kate'e haksızlık etmeyin, efendim, bu onun hatası değil, ama elimiz belimizde oturamayız.
Sin faltar al respeto a Kate, señor, no es culpa suya, pero no nos podemos quedar de brazos cruzados.
Bu biraz tesadüf değil mi? Huntley cinayet zamanı...
Es bastante coincidencia de que Hutley estuviera ilocalizable
Bu polis tarafından verilen bir cihaz, kendi kişisel eşyam değil.
Es un aparato de la policía, no es de mi propiedad.
Bu kişisel değil.
Esto no es personal.
Demek istediğim, bu çok yetersiz, değil mi?
O sea, es bastante poco, ¿ no cree?
Bu Trapdoor Operasyonu değil.Ben Şiddet Suçuyla Mücadele biriminde Binbaşı görevindeyim.
No es la Operación Trapdoor. Soy la inspectora de Crímenes Violentos.
Üzgünüm, bu iyi vakit değil mi?
Perdona, ¿ es un buen momento?
Bu, şirket hukukuna aykırı değil, Nick.
Esto no es un complicado problema de legislación corporativa, Nick.
Bu bir kaza değil, ispatlanmadığı sürece!
Esto no es un accidente hasta que se pruebe lo contrario.
Bu kadar basit, hiçbir şey anormal değil.
Tan simple como eso, nada siniestro.
Bize, bu kişiyi tespit etmemizde bize... yardımcı olamazsınız değil mi?
¿ Podría ser que fuera capaz de identificar a este individuo?
Evet, ama bu tesadüf değil.
Sí, pero esto no es una coincidencia.
Ne - ve bu adamı değil mi?
¿ Qué? ... ¿ y este hombre, no?
Bakın, bu birimin iç işleyişleri önümüzdeki meseleyle.... kesinlikle alakalı değil ve açıkçası sizin işiniz değil.
Mire, el funcionamiento interno de esta unidad no es para nada relevante en el asunto que la ha traído a nosotros y francamente no es es cosa suya.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66