Bır translate Spanish
26,770 parallel translation
Hâlâ araştırılıyor ve biz sizi biraz yalnız bırakalım.
Aún lo estamos investigando, pero... les dejaremos un momento a solas.
Sanırım birileri devre dışı bıraktı.
Creo que alguien lo ha desconectado.
- Adamın arkasından saldırdı ve beni kaçırıp seni serbest bıraktı.
Lo atacó por detrás un hombre suyo, quién me secuestró y lo ayudó a escapar.
Ama sanırım bunu arkamızda bırakıyoruz.
Pero creo que lo estamos superando.
Allah aşkına bırak şunu. Yarın ben bir elektrikçi çağırırım.
Por el amor de Dios, deja eso, voy a llamar a un electricista mañana.
Seni bir arkadaşın evine bırakırım.
Te llevaré a casa de un amigo.
Sizi bırakır mıyım ben?
No te dejaré.
Sanırım iPad'imi arabada bıraktım.
Creo que dejé mi iPad en el auto. Iré por ella.
İşi bırakırız.
Nos vamos.
- Sizi eve bırakırız.
- Los llevaremos a casa.
Bu halde bırakılır mı?
No pueden dejarla así.
Tefeciler çaresiz insanları faizle karşı karşıya bıraktırarak para kazanır.
Los usureros ganan dinero cargando intereses a los desesperados.
O sesi bir kez daha çıkarırsan bırakırım kahrolası bir köpek gibi sokaklarda geberirsin çünkü senin hak ettiğin bu!
Dilo una vez más y te dejaré morir en la calle como la maldita perra que eres, ¡ porque eso es lo que mereces!
Kitap içindeyken, Sümerli huyu falan bırakmış mıdır sence?
¿ Crees que, porque ese libro estaba dentro de ti, algo de sumerio se te pego?
Başka yere otururlarsa, rahat bırakırız.
Si ocupan otras, que reine la paz.
Hayır, beni dinle, The New York Times'a mesaj bırakmışlar!
¡ No, escúchame, dejaron un mensaje en "The New York Times"!
Hayır, o kısmı belirsiz bıraktığıma eminim.
No, estoy bastante seguro de que deje esa parte intencionadamente vaga.
- Hayır, seni bırakmayacağım!
¡ No, no te voy a dejar!
Kim olursa olsun, herkes bir gün bırakır.
A todos, sin excepción, les llega la hora de abandonar.
Bay Castle, 12 Mayıs 2014'de halen bilinmeyen bir grup tarafından kaçırıldığınız ve 8 hafta sonra serbest bırakıldığınız doğru mu?
Sr. Castle, ¿ es cierto que el 12 de mayo del 2014... fue secuestrado por gente aún no identificada y volvió 8 semanas después?
Bizi yalnız bırakır mısın?
¿ Nos permites un momento?
- Hayır hayır, bırak onu.
Oh, no, no, no. Baja eso.
Arıza yaparsa, soğumaya bırak boşa al, tekrar çalıştır.
Si se para, deja que se enfríe, ponla en neutro y arráncala.
Dorothy, mesela. Yavaşça ilerlemeyi öğrenen bir varoş okulu öğretmeni aslanlar ve robotlarla arkadaş olup barışçıl direniş yaparak bir sürü köleyi serbest bıraktırıyor.
Por ejemplo, Dorothy, una maestra de barrios pobres que aprende a desandar el camino con alegría, se hace amiga de leones y robots y libera a un grupo de esclavos mediante resistencia pasiva, o sea,
Hayır, anneciğim, beni bırakamazsın!
¡ No, mami, no puedes dejarme!
Lily ve Jasmine'e birkaç günlük su bırakmıştım ve neredeyse bir haftadır yokum.
A Lily y Jasmine solo les dejé agua para unos días y llevo sin ir casi una semana.
Ona not bırakırım.
Le dejaré una nota.
Hırtonun malını bitirdikten sonra bu sikimsonik arabayı bir yerlere bırakırız.
De acuerdo, después de que fumemos las cosas de este tipo, tiraremos su pedazo de mierda de auto, en alguna parte.
Sana kahve getirip, kıyafetlerini kuru temizlemeciye bırakıp tren istasyonunda gördüğün tuhaf kadınlar için - geceliklerden alır mıyım hiç? - Hayır.
P.C., ¿ yo voy a comprarte el café, recojo tu ropa de la lavandería y te compro negligés sensuales para mujeres extrañas que viste en la estación de tren una vez?
Hayır. Ah, o bıraktı. Sebebini biliyormusun peki, evlat?
no, él lo dejo sabes porque, hijo?
Her büyük imparatorluk bir noktaya ulaşır. Bu noktada, geri adım atmak, ileri atmaktan daha kötü gibi görünebilir. Dünya çok hızlı değişince bizi eski zamanlara hasret bırakıyor.
Cada gran imperio alcanza un punto en donde retroceder parece mas encantador que ir para adelante en un mundo que esta cambiando tan rapido nos hace anhelar las antiguas maneras cuando la vida parecia mas simple pero ahora, no significa que esas ideas antiguas sean buenas para nosotros
Bir sonraki kasabaya bırakırız sizi.
Podemos llevarlos a la siguiente ciudad.
Bir tanesini bırakırız, kurtulur, her şeye baştan başlarız.
Si dejamos a uno y se libera, comenzaremos una y otra vez.
Kağıttan dev kafamı yapsaydım yemeğimi yemeyi bırakır mıydın?
Si hago una de estas, ¿ dejarás de comer mi comida?
Annem bizi yalnız bırakmak korktum Bizden biri kırık kemik veya dikiş ile sona ereceğini çünkü.
Mi mamá tenía miedo de dejarnos solos porque uno de nosotros podría terminar con huesos rotos o con puntos de sutura.
Kimse koloniyi bırakır.
Nadie abandona la colonia.
- Hayır, terk etmedi. - O adamların yanında bırakmış.
- Le dejó con esos hombres.
Tanrım! Şu konuyu bırakır mısın artık?
Oh, mi dios, lo dejaras ir?
Ben bırakırım.
Te llevo a casa.
B-E-S-L-E-N
A-L-I-M-E-N-T-A-R
Sanırım bir etki bırakmışım.
Supongo que le causé una impresión.
Evet, bıçağı elinden çıkarır çıkarmaz sanki hiç yara yokmuş gibi hemen iyileşti.
Sí, después de sacarse el cuchillo de la mano empieza a curarse rápidamente como si la herida no hubiera estado allí.
Artık tamamen bitti. Çünkü artık kırık kalbimin ve Prens Harry'nin beni kontrol etmesinden bıktım.
Y ahora se acabó, para siempre, porque estoy harta de ser controlada por mi corazón roto y el príncipe Harry.
Hayır, hayır, B-b-ben iyiyim. Şunu benden uzak tut. Beğenmedinmi?
no, no soy bueno, aleja eso de mi no te gusta?
Kızağın en önemli bıçağıdır.
Es la mismísima cuchilla del trineo.
Kardeşine K-Ü-R-T-A-J olayından bahsettin mi?
¿ Le contaste a tu hermano sobre el A-B-O-R-T-O?
B... b... bilmiyorum. Haydi ama. Biz sır saklayamayız, hatırladın mı?
yo-o no lo se vamos no tenemos secretos, recuerdas?
- Bir insan şu anda Pied Piper'ı niye bırakır ki?
¿ Por qué se fue de Pied Piper en este momento?
Ayrıca, artık aksaklık görmekten bıktım sanırım.
Además, me estoy cansando de tener tantos problemas.
Ve şimdi de her allahın günü internet ve trollük ıvır zıvırıyla uğraşıyoruz, sizi bilmem ama ben bu işten bıkmaya başladım!
Ahora sólo hemos lidiado con el troleo y cosas del Internet, una y otra vez, semana tras semana, y no sé ustedes, ¡ pero yo me estoy hartando de ello! ¡ A huevo!
Aman da tam bıcırıksın sen değil mi?
¿ A un pequeño niño como ese?
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29