English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bıraz

Bıraz translate Spanish

92 parallel translation
Merak ediyordum, acaba bana söyleyebilir misiniz, saat 17 : 00, 17 : 30 bir boğa güreşi için bıraz geç bir zaman değil mi?
¿ No cree que las cinco es muy tarde para torear?
Bıraz geç kaldık.
Llegamos un poco tarde.
Bıraz makyaj da fena olmaz, Al.
O un poco de maquillaje
Al. bana bıraz sıcak bastı.
Al, me siento un Poco acalorado
Odaya bıraz ışık verelim
Las salas a iluminar
Tamam, bu bıraz fazla oldu.
... esta gran responsabilidad moral.
Bıraz daha yüksek söyle.
Puedes sacarlo.
Ah, hadı neşelen bıraz.
Alégrate.
Senin için, gerekirse her şeyi bırakmaya razıyım.
Por ti, de ser necesario estoy dispuesto a abandonar todo.
Her şeye razıyım, yüzüstü bırakmaya bile.
Aceptaré lo que sea. Hasta ser figurante.
Özgür Fransızlara katılabilirler, silahlarını bırakmaya razı olurlar ya da Alman menzili dışındaki tarafsız limana gidebilirlerdi.
podían unirse a los franceses libres, permitiéndoles el ser desarmados, o dirigirse a un puerto neutral que estaba fuera del alcance alemán.
Namuslu bir kızın onunla beraber olmaya razı olduğu bir durum düşün. Sadece ama sadece, Bay Svidrigaylov'u kendisini rahat bırakmaya ikna etmek ve bir koca ve baba olarak büründüğü o rezil mizacı konusunda onu uyarmak içindi.
Imagínate la situación de esa joven honrada, que tuvo que ir a una cita, para convencer al señor Svidrigáilov de que la dejara en paz... y abrirle los ojos ante lo monstruoso de su comportamiento como esposo y padre.
Seni yalnız bırakmaya gönlüm hiç razı değil, Jai.
De alguna manera no me parece bien dejarte solo, Jai.
Silahını bırakıp teslim olmaya razı mısın?
¿ Estás dispuesto a dejar tus armas y entregarte?
Mouquette! Büyüklüğü bıraktın bakıyorum, küçük şeylere de razısın.
¿ Entonces Mouquette, ya no sales con el gran Chaval?
Onu serbest bırakmaya razı oldum.
He acordado su liberación.
Sen çocuk doğurmaya razı olunca ben de sigarayı bırakacağım.
Dejaré de fumar cuando decidas quedar encinta.
Bay Baily bir çocuğu bırakmaya razı.
El Sr. Baily accedió soltar un niño.
Oscar, buraya bak... Bunu bize bırakmaya razı olmazsın, değil mi?
Oscar, mira. ¿ Podrías dejarnos algo?
Dinle, karşı tarafın avukatı aradı ve yirmi beşe bu işin peşini bırakmaya razı oldukların öyledi.
Ha llamado el abogado contrario. Lo olvidan por 125.000.
Onunla New York'a dönmeye razı olana kadar peşimi bırakmayacağını söylüyor.
Dice que no parará hasta que yo consienta en regresar a Nueva York con él.
Eğer o da isterse, farklıklarımızı sonraya bırakmaya razıyım.
Estoy dispuesto a dejar de lado nuestras diferencias, si él también lo hace.
Eğer razı olmazsanız, virüs serbest bırakacağız.
Si se niegan a cumplir, soltaremos el virus
Alan'nın seni bırakmamak için çok fazla baskı yaptğını biliyorum. Ve senin, kurtulmak için herşeyini feda etmeye razı olmadığını da biliyorum.
Sé que Alan es demasiado posesivo para dejarte ir, y sé que no quieres sacrificarlo todo para irte
Eğer razı olmazsanız, virüslü iki tüpü büyükşehirlerinizde serbest bırakacağım.
Si no cumple, liberaré dos ampollas del virus en ciudades importantes.
Eğer razı olmazsanız, virüslü iki tüpü büyükşehirlerinizde serbest bırakacağım.
Si no cumple liberaré dos ampollas del virus en ciudades importantes.
Seni zor durumda bıraktı ve bana bir şans daha verirsen ücretsiz fazla mesai yapmaya da razıyım.
Te dejé en la estacada, Y acepto horas extras sin cobrar Si quisieras darme una oportunidad
Kadıncağızın geç iade cezası yemesine gönlüm razı olmadı. Geçerken bırakırım dedim ; önemli bir şey değil...
Lo devolveremos en camino, no es gran cosa.
Randall o adamın paraya konmasına göz yummazdı. Ama Pip ve Emma'ya bırakmaya razı oldu.
Randall no toleraría que ese hombre pusiera sus garras en el dinero, así que él aceptó a Pip y Emma.
Beni benden alan sokakları yıkıp geçen insafsız bakışları. Kalbimin, razı olan kısmı bıçakların arasına koşuyor...
La forma en que ese villano me miró en el mercado fue como una navaja bajando por mi corazón
O saatte kaçmaya çalışırım. Tony beni erken bırakmaya razı.
Tony me deja irme a casa temprano.
Burada böyle bırakıp gitmeye de gönlüm razı olmuyor.
Pero tampoco puedo dejarlos aquí.
Nasıl yani, serbest bırakılmamıza razı mı oldu?
Quieres decir, que simplemente nos deja ir?
Kıt kanaat geçinmemize rağmen bırakıp gitmeye gönlü razı olmadı.
Se negó a irse aunque apenas sobrevivíamos.
Ama tamamen yabancı bir kadına çocuklarınızı bırakmaya razı oldunuz?
¿ Pero iba a dejar a sus hijas con una completa extraña?
Lütfen bana bıraz para ver. Eğer Huffy Bhai hayır deseydi bu hikaye biterdi
Si Huffy Bhai dice que no, entonces es que no.
Daha az para almaya razıyım, yeter ki beni stüdyo bırakın!
Aceptaría menos dinero pero que me pongan en un estudio.
Onların hatırı için tahtını bırakmaya razı olacak.
Está dispuesto entregar su trono por el bienestar de ellos.
Sizi bırakmaya gönlüm razı olmuyor.
Realmente, no me siento cómodo dejándola ir. En serio, estoy bien.
İmparator'un tahtını babam Lord Godless'a bırakmaya razı oldu bile.
Su Emperador ya le entregó el trono a mi padre... Lord Godless.
Beni çıplak bırakmadan, ayrılmaya razı olabileceğim eşyalarım.
Todo de lo que me puedo desprender sin andar por ahí desnudo.
Ron G, Brucie B, Kid Capri'ye barış
Raz a Ron G, Brucey B, Kid Capri
Neden, hepimizi dışarıda bırakıp sadece 04'deki işin payına razı oldu?
¿ Por qué nos eliminó a todos y se conformó sólo con el dinero de 2004?
Beni affettiğin sürece cezası neyse razıyım bir daha asla kaçmayacağım seni bir daha asla yüzüstü bırakmayacağım Suçluyum.
Sea cual sea el castigo... lo aceptaré en cuanto me perdones... No voy a huir de nuevo. No te dejaré ir nunca más.
bekle b, raz şimdi konuşamam.
Espera... no puedo hablarte ahora.
iki adam, Cumhuriyet partili bir başkan ve Deokratik Partinin liberal kanadının lideri, ABD çoçukları için parti farklılıklarını bir kenara bırakmaya razıydılar.
Dos hombres, un presidente conservador Republicano y un líder del ala liberal del Partido Demócrata, estaban dispuestos a poner a un lado sus diferencias por el bien de los niños de los Estados Unidos.
Üçüncüde ise, La Rive Gauche,'da 200 $ bıraktım ve işte! Sonunda razı oldun.
Pero en la tercera cita pagué 200 dólares en La Rive Gauche y ¡ pum!
Harmony'yi dadıya bırakmaya gönlüm razı olmadı.
No soporto dejar a Harmony con una niñera.
Bir dilim Cleveland pizzası yemek için can atıyorum ama seni burada bırakmaya da gönlüm razı gelmiyor.
Es decir, sí, me estoy muriendo por un trozo de pizza estilo Cleveland. pero me siento mal por dejarte aquí.
Sırf sen bu bıçakları alabilesin diye kendime sevimli kıyafetler alabileceğim 1200 doları feda etmeye razı olduğumu açık bir şekilde görmeni istiyorum.
Y yo quiero que veas claramente, que estoy dispuesta a sacrificar a $ 1200 en trajes totalmente lindos y que valen la pena, para que tú puedas tener estos cuchillos.
Bu, Washington'u terk etmemiz anlamına geliyorsa bırakalım öyle olsun. Buna razı mısın?
Si éso significa dejar Washington, entonces que así sea.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]