Dediler ki translate Spanish
688 parallel translation
Dediler ki...
Dijeron...
Dediler ki, bana nasıl gözcülük yapılacağını gösterecekmişsin.
Me dijeron que ibas a enseñarme a ser vigía.
Doktorlar bize dediler ki : "Et yerseniz hapı yutarsınız." Ben de yalnızca sebze yemeye başladım ve iyileştim.
El medico nos advirtió sobre el consumo de carne... me volví vegetariano y mejoré
Dediler ki, ortalık iyice kızışmış en güzeli, küçük bir salata gibi buzlukta durmakmış.
Sí, dijeron que esto se pone más al rojo vivo... y que se quede en la nevera como una buena ensalada.
- Ama dediler ki...
- Sin embrago me han dicho de él...
Rio'da Carmen'i söylüyordum ve duyup dediler ki ;
Estaba cantando Carmen en Río, me oyeron y me dijeron :
Dediler ki, saatlerden söz ediyormuş... yeşil saatlerden.
Me dicen que habla sobre relojes. Relojes verdes.
Bana dediler ki ordular böyledir, bütün ordular böyledir ve değişmezler.
Me dicen que todos los ejércitos son así y que no se les puede cambiar.
Dediler ki, sizin bölüğünüzde yalnız Gaskonlar varmış yüreğime bir ateş düştü.
todos sois gascones..
"Kim bizi bu şehirde tanır?" Dediler ki, "Steve Lacey."
"¿ A quien conocemos en el pueblo?" Dijeron. "Steve Lacey."
Tabii, dediler ki, "ona biraz yetenek verelim."
Seguro, dijeron, "Que tenga un poco de talento".
Dediler ki, otur Otur, tekneyi sallıyorsun
Porque la gente dijo siéntate Siéntate que sacudes el bote
Dediler ki, otur Otur, tekneyi sallıyorsun
La gente dijo siéntate Siéntate que sacudes el bote
Dediler ki, dikkat et Gidiyorsun cennete
Y dijeron cuidado Estás en un viaje hacia el cielo
Dediler ki, dikkat et, Dikkat et, devireceksin tekneyi
La gente dijo cuidado Cuidado, hundirás el barco
Dediler ki ağabeyim hayattayken, onlardan borç para almış.
Ellos dijeron que mi hermano les debía dinero cuando estaba vivo.
Dediler ki Dorothy, bir daha asla ama asla yürüyemeyebilirmiş.
Ellos dicen que Dorothy nunca volverá a caminar.
Sonra profesörle Washington'lu meslektaşları benimle temas kurup... Phillip hakkında korkunç şeyler anlattılar ve bana dediler ki... onunla ilişkim olduğu için devletin gözünde "çok değerli" biriymişim.
Más tarde, el profesor y sus colegas de Washington me influyeron... esgrimiendo detalles sórdidos sobre Phillip y me dijo que... mi relación con él me hacía "excepcionalmente valiosa" para ellos.
Dediler ki :
Ellos dijeron :
Hep dediler ki, "Michael Corleone şunu yaptı" "Michael Corleone bunu yaptı".
Venían a decirme : "Michael Corleone hizo esto Michael Corleone hizo lo otro".
Dediler ki bu adam, Bay Lowe...
Dijeron que ese tipo, el Sr. Lowe...
Şey, dediler ki size ne zaman jöle getirilse siz hep tavuk istermişsiniz.
Dijeron que siempre pide pollo cuando le traen jalea.
Bana dediler ki, seçici davranıyormuşsun.
He oído que escoges a tus clientes. ¿ Tengo alguna oportunidad?
Havariler ona dediler ki : "Yahudiler sana taş atmaya çalıştılar, ve sen şimdi geri mi dönmek mi istiyorsun?"
" Maestro, querían apedrearte, ¿ y otra vez quieres ir allá?
Dediler ki bilmiyoruz.
Me dijeron que no lo sabían.
Bana dediler ki... Ne?
Dicen qué... ¿ Cómo?
Bana dediler ki ölüm...
Me han dicho que la muerte no es...
O yüzden bu herif beni zorla almak istediğinde dediler ki... " Sen doğduğunda annen öldü.
Así que cuando éste hombre me forzó, ellos dijeron "cuando tú naciste, tu madre murió"
Dediler ki biz çok pahalıymışız!
Han dicho que nosotras costamos demasiado.
Dediler ki : "Kelly Campbell ile konuşun. Çok yakındılar."
Que habláramos con Kelly Campbell, porque eran cercanos.
Dediler ki Gettysburg'da öldü. Little Round Top civarında.
Me dijeron que cayó en Gettysburg... en un lugar llamado Little Round Top.
Gelmeden önce bana dediler ki bataklık insanlarının benekli derileri ve perdeli ayakları vardır.
Antes de venir aquí me dijeron que los pobladores de la marisma tenían manchas en el vientre y los pies palmeados.
Dediler ki, bir zaman yolcusunun tek bir dokunuşu, onu uyandıracakmış.
El toque de un viajero del tiempo lo despertará.
Dediler ki, istedikleri sadece...
Acaban de decirme que quieren...
Dediler ki, nehri havaya uçurmuş.
Dicen que dinamitó el río.
Bana dediler ki...
Me dijeron...
Evet. Bilirsin, bana dediler ki... Tanrı'ya inanmayan birine karşı nasıl bakarsın?
Me dijeron que ¿ ustedes no creen en Dios?
Dediler ki bir iş ve bir ev bulduğu anda... buradan ayrılabilirmişsin.
Me han dicho que si tienes trabajo puedes irte de aquí.
Bana dediler ki... bugün herkesi öldür.
Decirme... matar todos hoy.
Dediler ki, o, "Müjdelenme" sırasında melek kelamından şüpheye düşmüştür.
Así como en el momento de la Anunciación, ella dudó de las palabras del ángel.
Dediler ki...
Me dijeron que...
İki yıl önce Afrika'da böyle bir görevden sonra karargahtan dediler ki aksi yönde emir gelmiş.
Pues, hace dos años en África, después de una misión como ésta me dijeron en el cuartel general :
Daha çevirmeyi bitirmeden dediler ki...
Adiós.
- Ama dediler ki...
Pero dijeron... - ¿ Quién dijo?
Bak, sen yokken çok sözün geçti burada. Bir değerin var ki, onu övdüler Hamlet'e, üstüne yok dediler.
Mucho se ha hablado, ante Hamlet, en vuestra ausencia,... de cierta cualidad que os ilumina.
Öyle başarılıydı ki bu makina... Fransız aristokratlarının kafalarını kesme konusunda... daha sonradan adına Tanrı dediler.
Tanto éxito tuvo esta máquina para cortar las cabezas de aristócratas franceses que tomó el nombre de su creador.
Dediler mi ki... bir gün... durup dururken ansızın... geri gelebilir?
¿ Le dijeron que algún día así de repente podría volver?
Dün tam tuvaletteyken dediler ki "Hey, Johnny..."
Ayer mismo, en el aseo, me dijeron : "Eh, Johnny"...
Arkadaşlar dediler ki- -
Mi amigo dice...
Dediler ki, iyileşti.
Dicen que se curó y partió de inmediato al frente.
Ve tanrılar ona göründüler ve dediler ki...
Y los dioses aparecieron ante él diciendo estas palabras :