Demek istiyorum ki translate Spanish
997 parallel translation
- Demek istiyorum ki kötü yaratık bırakmak için tatmin ister
Alcanza con decir... que las maldiciones necesitan sastisfacerse para poder escapar de ese mundo.
"Demek istiyorum ki ~ yarın uzaklara kaçalım ~ hemen!"
Huyamos juntos... ¡ ahora!
Demek istiyorum ki... O senin için güzel miydi...
- ¿ Ha sido buena contigo?
- Demek istiyorum ki, bu davayı doğru insanların dikkatine sunacağım.
- Voy a hablar con la gente adecuada.
Demek istiyorum ki, o yolculuk sırasında birkaç gün içinde kendimi.. .. önemli bir politik toplantıda konuşur bulacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Quiero decir que en ese viaje no tenía idea que en unos pocos días más... me iba a encontrar dirigiéndome a una importante reunión política.
Evet baba, fakat demek istiyorum ki daha erken haberimiz olsaydı, hepimiz birleşir ve size kalacak ufak bir yer bulabilirdik.
Sí, padre, pero si lo hubiéramos sabido antes, os podríamos haber buscado un sitio pequeño en alguna parte.
- Demek istiyorum ki bu haldeyken... teknenin içinden okyanusu isabet ettiremezdi.
NO ME TIENES MIEDO, ¿ VERDAD? SOY AMIGO DE FRAN. ¿ TE ACUERDAS DE FRAN?
Demek istiyorum ki, bu gece aşağılık veya üstün canlılar hakkındaki bütün düşüncelerimden utanmamı sağladın.
Esta noche has hecho que me avergüence de todos mis conceptos sobre seres superiores e inferiores.
Demek istiyorum ki, biz hep lambalardan tasarruf sağlıyoruz. Et faturası, Sybil.
Siempre nos dejamos las luces dadas.
Demek istiyorum ki...
Quiero decir...
Demek istiyorum ki... bu iklimde onu ne kadar erken gömersek o kadar iyi...
Con este tiempo, cuanto antes lo enterremos, mejor.
Demek istiyorum ki, ya bir şey olursa.
Quiero decir, imagínate si pasa algo.
Yani demek istiyorum ki...
Lo que intento decir –
İşte zaten bu yüzden... Yani demek istiyorum ki...
Mayor razón ahora para –
Tek hatırladığım demek istiyorum ki sadece meşguldüm ve o zaman bile sıkılıyordum.
Lo único que recuerdo... es que estaba siempre muy liado... e incluso entonces estaba aburrido.
Demek istiyorum ki, o benim yerime şarkı söylemeye devam edecek.
Que ella seguirá cantando por mí.
Demek istiyorum ki, annemin kilimi.
Lo digo por Ia alfombra de mamá.
Şey, suçluyoruz, ama, demek istiyorum ki, eğer birinin iyi bir nedeni varsa, ki senin vardı, bunu söyleyeceğim.
Bueno, sí, pero... Si alguien tenía un motivo, ese era Vd.
Demek istiyorum ki, gizleyecek hiçbir şeyi yoktu.
No tenía nada que ocultar.
Hayır, fakat, demek istiyorum ki, söz verdi isem... olaylar yolunda gitti ise, evet.
- Se Io he prometido. Si las cosas van bien, sí.
Demek istiyorum ki, burada neler oluyor?
¿ Qué está ocurriendo aquí?
Yani, demek istiyorum ki, kudurmuş görünmüyorlardı.
Esos jabalíes eran malos, pero no estaban rabiosos.
Şey, şunu demek istiyorum ki, nişanı kararlaştırıncaya değim sana sarılamam.
- Que no podré abrazarte... si no soy tu prometido.
Demek istiyorum ki, şey, olan şuydu, anlarsınız, sadece onu korkutmak istedim, ve o mektubu istiyordum.
Verá,... Io que sucedió fue... Quería asustarIe y recuperar mi carta.
Yatağını topladı, şimdi o... Şey, demek istiyorum ki, ondan kurtulamaz, en...
Cogió sus cosas y ahora... deberá afrontarIo.
Hayır, demek istiyorum ki...
- No, me refiero a...
Demek istiyorum ki... Şey, tam her şeyin sona ereceği sırada.
- Pues cuando está a punto de acabar...
Demek istiyorum ki, onun etrafında elpençe divan durman.
Le sirves y estás pendiente de él.
Acaba... demek istiyorum ki...
Qerría... Quiero decir...
Yani demek istiyorum ki, sizin hakkınızda şikayet var.
- A usted. Quiero decir, alguien se ha quejado de usted.
- Sana demek istiyorum ki...
- Quería decirte...
Demek istiyorum ki, sana yalan söyleyemem.
No te mentiría.
Demek istiyorum ki, her şey gerçekten iyi gitti.
Quiero decir que ha salido muy bien.
Yani demek istiyorum ki, bu pazar gerçekten iyi bir sebep olurdu.
Es para una buena causa.
Demek istiyorum ki, adamın dediği Gabriel için doğru değil.
- Pero es cierto Io de Gabriel.
Yani demek istiyorum ki...
Quiero decir que sea...
Yani demek istiyorum ki, şu an konuştuğumuz şeyleri ona anlatmak ben yapamazdım hanımım.
Si está pensando en hablar con él sobre todo esto... - Yo no lo haría, señorita?
Demek istiyorum ki, iyi çocuklar sıkıcı oluyorlar, öyle değil mi?
Los niños buenos llegan a ser un poco aburridos, ¿ no?
Kendini iyi hissettiğin zaman, Demek istiyorum ki, eğer gelecekte kendin ve Melisa ile ilgili, düşünceleri paylaşmak istersen. Bir dost olarak ben hazırım.
Cuando se sienta mejor y necesite un amigo para hablar de sus planes para el futuro los suyos y los de Melissa me gustaría ser ese amigo.
Demek istiyorum ki...
Quiero decir- -
Demek istiyorum ki, sen onun bir model-manken olarak mı soruyorsun yada ünlü bir artist olarak mı... yada belki de benim basit fikrimi mi soruyorsun... tam olarak ne.
Digo, si me preguntas que qué opino de ella como... modelo o como aviadora famosa, o algo por el estilo... quizá podría darte mi opinión. Pero preguntar así- -
Yaşlandığında yani gerçekden yaşlanmaya başladığında demek istiyorum ki yaşlı olduğunda...
El que ahora te parece viejo, no lo será cuando seas vieja. Digo, cuando seas mayor.
Demek istiyorum ki, ilk altı ay için sen alırsın yılın geri kalanı için ben onları alabilirim.
Tú podrías tenerlas seis meses ; yo, durante el resto del año.
- Demek istiyorum ki...
- Sólo quiero decir...
Demek istiyorum ki, ben öldüğümde, insanlar ona bakacak ve diyecekler ki, "Bak, Mangus geçiyor."
Cuando muera, la gente le mirará y dirá : " Ahí va Mangus.
Şunu demek istiyorum ki, sana heyecan verici, güzel bir kadınsın dediğim zaman bana inanabilirsin, gerçeği söylediğimden emin olabilirsin.
Lo entiendes, Stell? Cuando te digo que eres una mujer única, hermosa, divertida, puedes creerme, te estoy diciendo la verdad.
Aslında, ben de asla yani demek istiyorum ki...
De hecho, yo nunca he tenido, esto esto, quiero decir, que esto, o sea, bueno...
- Demek istiyorum ki...
-... quiero decir...
Demek istiyorum ki, burayı satacağım.
-... y lo haré.
Ama bu demek değildir ki, kemend atıp... ... onu buraya getirmenizi istiyorum.
Pero eso no significa que quiera salir y cazarle a lazo para mí.
Lane ve ben... Orada yapmamız gereken şey var ki... Şeyler, şey demek istiyorum...
Lane piensa que... hay cosas que deberíamos hacer que... cosas que...