Düşündüm ki translate Spanish
4,925 parallel translation
Düşündüm ki -
Y yo pensé...
- Evet, baba. Ama düşündüm ki...
- Sí, padre, solo pensé que- -
Ona kanepeyi önerecektim ama sonra düşündüm ki sen evsiz kalırsın. Tanrım, iyi bir anne olmaktan nefret ediyorum.
Le ofrecería el sofá, pero entonces serías tú la sin techo.
- Babası borsacıydı. Ben düşündüm ki- -
- Su padre era corredor bursátil.
Gözlüklerim çok rahatsız edici olduğu içim gözlerime ameliyat yaptırdım ve işe dönmek için acele ettim çünkü sizlerden geride kalacağımı düşündüm ki bu çok aptalca
Me hice está operación en los ojos porque las gafas me resultaban un tanto molestas, y entonces, vuelvo al trabajo demasiado pronto porque creía que me podría quedar un poco atrás lo que es estúpido.
Ben düşündüm ki belki sen bize yardım edebilirsin, Dam.
Es por eso que necesito tu ayuda.
O yüzden düşündüm ki siz söyledikleri şeyseniz...
Así que esperaba que usted lo supiera, si es que usted es lo que ellos dicen...
Babamın beni varisi ilan edeceğini öğrendiğim zaman, düşündüm ki, bir sonraki evliliğim ayarlanmış olacak, hayatım sadece politikadan ibaret olacak ama sonra seni ağaçta gördüm.
Cuando supe lo que mi padre planeaba, de hacerme su heredero, pensé, mi próxima unión seguro será organizada, mi vida llena de políticos, pero luego os vi en un árbol.
Benden kaçıyorsun, Ben de düşündüm ki, bu yeni Venedik içeceği ile şansımı deneyebilir ve rüşvet verebilirim.
Me has estado evitando, así que pensé en tratar de sobornarte con esta nueva bebida veneciana.
Çoktan bir sürü ağır yükü hallettim ve kısa bir listeyle geldim. Düşündüm ki -
Ya he hecho un montón de trabajo pesado, tengo una pequeña lista.
Evet... Düşündüm ki belki senden yardım isteyebilirim başka bir bakış açısı için.
Sí, así que... pensé que tal vez, podría avisaros, para tener otra perspectiva.
Düşündüm ki kendini denemen için, Dosyayı tekrar gözden geçirip Cevabın orada olduğunu görebilirsen.
Pensé que para beneficio de tu formación, podrías querer revisar el archivo, para ver si la respuesta surge sola.
Jeanine Locke dosyasında beraber çalışmıştık ve düşündüm ki yeni bir fırsatla ülkene hizmet etmek istersin.
Bueno, desde que trabajamos tan bien juntos con Jeanine Locke, he pensado que quizá te gustaría otra oportunidad para servir a tu país.
Düşündüm ki bu düğün çılgınlığı sonrası üzerimizdeki baskıyı atmanın, güzel bir yolu.
Pensé que sería una linda forma de distendernos... luego de la locura de la boda.
Düşündüm ki, demek istediğin şey, Francis ve kardeşleri, kaçırılır ya da öldürülürse, herkes beni düşünür.
Pensé que te referías a que si Francisco y sus hermanos fueran secuestrados, o mueren, todos estarían de mi parte.
Yani ben ikinizin iyi anlaşabileceğini düşündüm ki görünüşe göre 2 yıldır da öyleymiş.
Quiero decir, pensé que te llevarías bien con él, lo que aparentemebte has hecho ¡ durante dos años!
Ben düşündüm ki kendimi.
Yo misma he pensado sobre eso.
Yalnızca düşündüm ki bu konuda daha sonra gelecek olaylar için bu anı değerlendirebilirdiniz.
Sólo pensé que aprovecharía este momento para ser más comunicativa sobre aquellos que...
Düşündüm ki gelip...
Así que pensé en venir a ver...
Galiba düşündüm ki, Ann yarın... onun o buğulu, etnik anlamlı gözlerine bakıp, ona yeni bir park için temel attığımızı anlatırdım, o da- -
Pero pensé que quizá si Ann regresara de Michigan mañana podría mirar sus ojos ahumados y étnicamente ambiguos y decirle que construiríamos un parque nuevo, y ella...
Düşündüm ki, romantik bir yemek yeriz, ama eve bu kadar geç geleceğini bilmiyordum.
Así que ordené tu favorito, ya sabes, y pensé que podríamos tener una cena romántica, pero no sabía que vendrías a casa tarde.
Onu değil.Düşündüm ki neden bu acıyı yarına kadar ertelemeyeyim ki?
Eso no. Así que pensé, ¿ por qué no dejar las miserias para mañana?
Düşündüm ki...
Pensé que...
Düşündüm ki.....
Pensaba que...
Düşündüm ki benim kim olduğumu öğrendiğinizde...
Pensé que si supiera quién era yo... ¿ Te acogería?
Düşündüm ki ; ona bağırabilirsin, yakabilirsin ya da bunun gibi şeyler.
Pensé que podrías gritarle, o prenderle fuego o algo así.
Ve düşündüm ki hastenedekiler sizi meşgul etmemelilerdi, ben de kendi kendime bazı kararlar verdim.
Y decidí que nada de eso debería preocuparte, así que tomé algunas decisiones ejecutivas.
Sadece düşündüm ki...
Solo pensaba que
Bunu kurbanın giysisinde buldum ve içi boş ya da her şey olabilir düşündüm ki belki sen veriye ulaşabilirsin.
Hola Angie. Encontré esto en la ropa de la víctima, y como está en blanco y esas cosas, pensé que tal vez podrías acceder a la información.
Düşündüm ki bu işi gerçek Vikingler gibi çözeriz, sadece sen ve ben.
Pensé que podríamos resolver esto como vikingos de verdad, solos tú y yo.
Ben senin neden akıllı olduğunu düşündüm ki?
¿ Por qué pensé que podías ser inteligente?
Ben de düşündüm ki bu akşam uçağa binersem sabah Paris'te olabilirim.
Así que pensé que si tomaba un avión hoy, podría estar en París en la mañana.
Ve düşündüm ki kendimi daha fazla kişiye anlatabilirsem en sonunda biri.
Entonces pensé que si exponía lo que estaba haciendo a más gente Eventualmente alguien.
Düşündüm ki ona mereng yapabiliriz.
Pensé que tal vez podríamos hacerle un merengue.
Düşündüm ki bunun konusu açılırsa, ona anlatacağım. Ama açılmazsa, olduğu gibi bırakacağım.
Estoy pensando que si surge el tema se lo contaré, y si no lo dejaré ser.
Bilirsin... Düşündüm ki...
- Sabes, estaba pensando.
- Hayır Rich. Düşündüm ki...
- No, Rich, me parece...
Düşündüm ki onu...
Creí que lo tenías...
Düşündüm ki, Alman Şarabı ithalatına yolculuğumuz sonrası başlasak daha iyi olacak. Oğlum?
Creo que debemos educar nuestro paladar a los sabores, del vino alemán antes de nuestro viaje.
Düşündüm ki işletmeyi senden almama karar verdiğimiz de, bunu, bilirsin, biz...
FARMACIA BISHOPS Cuando acordamos comprarte el negocio, creí...
Hayır, sanırım düşündüm ki... irtibatı kesmemiz gerçekten kötüydü.
No, supongo que pensé... que era una vergüenza que no nos mantenemos en contacto.
Bugün yeni bir gün, ve düşündüm ki önümüze bakabiliriz... ve gemimizi pozitiflikle süreriz!
Hoy es un nuevo día, y pensé que podíamos ir por delante... y navegar nuestros barcos con positividad!
Düşündüm ki bu adam, benim arkadaşım olacak.
Pensé este hombre será mi amigo.
- Düşündüm ki...
- Es que... - ¡ Siéntate!
Sadece düşündüm ki, bu sıradan seks işlerinden biraz uzaklaşırsın.
Me pareció que así te disgustaría menos el sexo normal.
Düşündüm ki, eğer Penny'den alamayacaksan benimkini vereyim dedim.
Pensé : Ya que Penny no puede darte el suyo, yo te daré el mío.
Hep düşündüm ki... maymunlar insanlardan daha iyi.
Siempre pienso que simio es mejor que humano.
Kahvaltıda bize katılabileceğini düşündüm eğer daha iyi hissediyorsan tabii ki.
Pensamos que podía unirse a nosotros para desayunar, si te sentías mejor.
Bilmiyordum ki. Öyle düşündüm.
Es mi opinión.
Çok uzun süre düşündüm bunu. O kadar uzun ki, emin değilim.
Ha pasado tanto tiempo, pensé en ello mucho tiempo, y no estoy seguro.
Eminim ki saçma bir şey olacaktır, ama gelirsen güzel olurdu diye düşündüm.
Probablemente no será divertido, pero me gustaría que fueras.