Elinde değil translate Spanish
729 parallel translation
James, ona zarar verme. Onun suçu yok, elinde değil. İnin!
Jim, no le hagas daño, no es culpa suya, está loco.
- İpler onun elinde değil mi?
- Todavía se encarga del espectáculo, ¿ no?
Öksürüp öksürmemek Kitty'nin elinde değil.
Vamos, Kitty, no eres discreta con tu tos...
Alman olarak doğması adamın elinde değil ki.
No puede evitar ser alemán si nació alemán.
- Bak ne diye... - Elinde değil.
No puede evitarlo.
Ama elinde değil.
Pero ella no puede evitarlo.
Niye elinde değil?
¿ Y por qué no es posible?
Yahudi yerine Hıristiyan doğmak elinde değil. Ama bu mutlu olduğun anlamına gelmez.
No puedo evitar haber nacido cristiana en vez de judía.
Sanırım bir kadın olarak böyle olman elinde değil.
Supongo que, como eres mujer, no puedes evitarlo.
İpi attın ama dizginler elinde değil, ha?
Lo has enlazado, pero no está domado todavía, ¿ es eso?
Senin için de zor olduğunu biliyoruz. Havanın kötü olması senin elinde değil.
Todos entendemos que tienes dificultades, pero podrías ayudarnos a...
- Elinde değil.
- No puede evitarlo.
Vicdan azabı çekmemek elinde değil.
¡ Pobre Henrik!
- İnsanın elinde değil.
- No hay nada que hacer.
Elinde değil.
No puede evitarlo.
Artık senin elinde değil miyim?
¿ Ya no estoy bajo tu poder?
Zeki olması onun elinde değil.
No puede evitar ser inteligente.
Bu onun elinde değil.
No puede remediarlo.
Her şey senin elinde değil. Sonunda hepimiz yenilgiyi kabul edeceğiz.
Tarde o temprano, todos abandonamos, ¿ no?
Elinde değil ki bitanem.
No tienes la culpa.
Elinde değil, çirkin ve büyük bir burnu var baş ağırlığını anca taşıyor.
No es culpa suya tener ese trompetón. Al pobre le tiembla la cabeza por el peso.
Sanιrιm elinde değil.
Supongo que no puede evitarlo.
İnsanın elinde değil, ne yapalım?
Cuando estoy escuchando el juego y mi mujer me interrumpe, eso hago.
- İnsanın elinde değil, ne yapalım?
Veo que no lo puede evitar.
İnsanın elinde değil!
Quitándonos el pan de la boca.
Elinde değil ki.
Ella no puede asimilarlo.
Bu elinde değil.
No puede evitarlo.
Elinde olsa koşarak gidersin değil mi?
Casi se podría decir que es un salto al vacío, ¿ no?
İdealist olmak, masum kadınlara inanmak elinde olan birşey değil.
No puedes evitar ser un idealista que cree en mujeres inocentes.
elinde ne var? Hiçbir şey değil.
- ¿ Qué tiene ahí, señorita?
Eğer bu altınlara inanmıyorsan elinde ben varım, değil mi Jesse.
Aunque no te guste mi mina de oro, seguirás teniéndome a mí tú solo.
Sanırım elinde başka biri yok, değil mi?
¿ Supongo que no hay nadie por aquí?
Hükümdarlık, şimdi elinde şüpheli değil katil olduğunu biliyor.
La policía tiene ahora un asesinato sobre la mesa y ningún sospechoso.
Bu, elinde kimlik kartıyla gezen bir parti üyesine hiç de yakışan bir davranış değil.
"Ésa no es manera de comportarse para un miembro del club".
Elinde bıçak varken kimse güvende değil.
Ningún paciente está seguro en sus manos.
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Este hombre es un ladrón que robó en una posada la otra noche a punta de espada. Y no solo estaba él, había otros tres más.
Her gökkuşağı gördüğünde içinde oluşan o merak duygusu. Eline her toprak alışında elinde toprağı değil de bir avuç gizem ve sihir görürsün.
Siempre que veas un arcoíris y sientas sobrecogimiento en tu corazón cuando recojas un puñal de arena... y no veas la arena sino un misterio, una maravilla, allí en tu mano...
Eline her toprak alışında elinde toprağı değil de bir avuç gizem ve sihir görürsün.
Cuando recojas un puñal de arena,... y no veas la arena sino un misterio, una maravilla, allí en tu mano...
Perpignan'da iplerin kimin elinde olduğu bile belli değil.
Ni siquiera sabes quién se encarga en Perpignan.
Ama Sosyal Demokrat hükümetimizin 30 yıl boyunca gücü elinde bulundurmasına karşın bu kadar az şey başarması üzücü değil mi?
Pero ¿ no es triste que después de 30 años en el poder, nuestro gobierno social demócrata haya conseguido tan poco?
Çok farklı türlere ait bilgileri elinde bulunduruyordu, öyle değil mi?
Tiene mucha información. ¿ No es así?
Değil mi, Banjo? O para senin elinde olsaydı çoktan Avrupanın yolunu tutmuştuk. Sen ve ben birlikte, daima birlikte.
Oye, Banjo, si consiguieras ese dinero, nos iriamos corriendo a Europa, juntos tu y yo, siempre juntos, siempre.
Elinde değil.
Es algo que no puede evitar.
Ama elinde değil tabii!
Pero lo quieres y no puedes evitarlo.
Bu emir Strafford'un elinde olmasına rağmen bu işte Strafford'un değil kralın parmağı olduğu inancındayım.
Aunque sea Strafford el portavoz de esa orden veo en este asunto, no la mano de Strafford, sino la del Rey.
Sadece elinde silah olan delinin teki değil yani.
No sólo un loco con una pistola.
Sekstant yalnızca yüreğinde saklanacak değil, elinde de tutabileceğin... -... bir anıydı. - Artık büyüdüm.
El sextante era un recuerdo solamente, que podías conservar no sólo en tu corazón, sino en tus manos.
Oyuncağı elinde oturan bir içki taciri, ve kendi oyuncağında bile iyi değil.
Un contrabandista que se dedica a su propio juego y que ni siquiera es capaz de resolverlo.
Bu apartmanı elinde tutmak istersin, değil mi?
Te gustaría conservarlo, ¿ no?
Eğer eşcinsel değilsen elinde raporla dolaşmazsın değil mi?
Si uno no lo es, no necesita un certificado.
Adil ya da değil, şehir loncaların elinde.
Justo o no, los gremios deciden quien trabaja y quien no.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66