English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ G ] / Gitmek zorunda değilsin

Gitmek zorunda değilsin translate Spanish

420 parallel translation
Yani muaf olursan gitmek zorunda değilsin.
Pues que si dices que sí estás exento, no tienes que ir.
- Onlarla gitmek zorunda değilsin. Ama eyalet seni salıveriyor. Tamamen aklın başın yerinde.
No tiene por qué ir con ellos, pero ya tiene el coche y está bien.
Gitmek zorunda değilsin.
No tienes por qué ir.
- Gitmek zorunda değilsin.
No tiene por que ir.
Vicdanını benden kurtarmak için, Chungking'e kadar gitmek zorunda değilsin.
No te hace falta ir a Chungking para apartarme de tu conciencia.
Hayır tatlım. Şimdi gitmek zorunda değilsin.
Ya no hace falta que vayas.
Gitmek zorunda değilsin.
No hace falta que se marche.
Hiçbir yere gitmek zorunda değilsin.
¿ Por qué tienes que ir?
- Gitmek zorunda değilsin, Irene...
- No tienes por qué ir, Irene...
Oraya gitmek zorunda değilsin.
No tienes por qué volver ahí.
Tanrı aşkına, o geldi diye gitmek zorunda değilsin.
Por Dios, no tienes que venirte abajo cada vez que aparece ella.
Gitmek zorunda değilsin.
No tienes que hacerlo.
- Yani gitmek zorunda değilsin...
- Eso no es un empleo, claro... - Ya, no tienes que...
Hiç bir yere gitmek zorunda değilsin.
Además, a usted no Ie hace falta irse.
Ama işe gitmek zorunda değilsin.
Pero no tienes que ir a trabajar.
Gitmek zorunda değilsin.
No tienes que irte.
- Gitmek zorunda değilsin.
- No tienes que hacerlo
O kızı görmeye gitmek zorunda değilsin.
No tiene por qué ir al hospital para ver a la chica.
Gitmek zorunda değilsin.
No tienes que ir.
- Hemen gitmek zorunda değilsin.
- No te tienes que ir corriendo.
Şu an gitmek zorunda değilsin, değil mi?
No estás tan apurada para irte ahora, ¿ O lo estás?
Gitmek zorunda değilsin.
No tienes por qué irte.
Gitmek zorunda değilsin.
No hace falta.
Eve şimdi gitmek zorunda değilsin, değil mi?
Sábes que no tienes que ir a casa ahora.
Yapma Alf, hiçbir yere gitmek zorunda değilsin.
Vuelve aquí Alf, no tiene adonde ir.
Çalışmak ya da okula gitmek zorunda değilsin. Daha ne istiyorsun?
No trabajas, no vas a la escuela, ¿ Qué más quieres?
İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin.
No tienes que ir si no quieres.
- Gitmek zorunda değilsin.
- Tú no tienes que ir.
Gitmek zorunda değilsin. Sorun değil.
Tú no tienes que irte, está bien.
Ve liseye gitmek zorunda değilsin.
Y tú no iras al Colegio.
- Hayır, gitmek zorunda değilsin.
- No te vayas.
Gitmek zorunda değilsin.
- Tú tampoco tienes que ir.
Adele, gitmek zorunda değilsin.
Adele, no tienes que irte.
Gitmek zorunda değilsin!
Tampoco es el fin del mundo. Tú no tienes por qué ir.
Bugün gitmek zorunda değilsin.
No tienes que ir hoy.
Gitmek zorunda değilsin.
No estás obligado.
- Hemen. - Hayır! Gitmek zorunda değilsin.
No
İstemiyorsan Cliffside'a gitmek zorunda değilsin.
Mira, si no quieres, no tienes que ir a Cliffside.
Gitmek zorunda değilsin.-DeGaulle de orada olacak.
- De Gaulle estará allí. Y McMillan.
Gitmek zorunda değilsin, Tom.
No tienes que irte, Tom.
Sen gitmek zorunda değilsin.
Usted no tiene que irse. No necesitamos su permiso.
Tek başına gitmek zorunda değilsin, eminim Nina da gelmek isteyecektir.
No tienes que ir sola, a Nina le encantaría ir también.
Gitmek zorunda değilsin, geri döneceğim.
Si no quieres ir me doy la vuelta.
Hayır Max, gitmek zorunda değilsin.
No, Max, no tienen que ir.
Kefaret ödemek için New South Wales'e gitmek zorunda değilsin.
No tienes que ir a Nueva Gales del Sur para hacer penitencia.
- Gitmek zorunda değilsin.
- ¿ No lo obligan a ir?
Üniversiteye gitmek için benimle kalmak zorunda değilsin.
No tienes que venir a vivir conmigo.
Dinle, kuru temizlemeye bugün gitmek zorunda degilsin.
Oye, ¿ No recogiste la ropa lavada hoy?
- Gitmek zorunda değilsin.
Yo, eh... tengo que irme.
- Hemen gitmek zorunda değilsin.
- No tienes por qué irte todavía.
Gitmek zorunda değilsin, Talus.
- Tú no tienes que ir, Talus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]