English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ H ] / Hakkı var

Hakkı var translate Spanish

15,703 parallel translation
Gerçeği bilmeye hakkı var!
¡ Merece saber la verdad!
Hepimizin seçme hakkı var.
Cada uno de nosotros tiene la elección.
Ve inanıyorum ki Brandon'un babasının kim olduğunu bilmeye hakkı var.
Y creo que Brandon tiene derecho a saber quién es su papá.
Bu hakkı var.
Estoy de acuerdo.
Bay Snowden Dünya'nın her yerinde iltica ve korunmayı hak ediyor. Ama en azından Rusya'da iltica hakkı var.
El Sr. Snowden realmente merecía... asilo y ser protegido en alguna parte del globo, pero al menos consiguió asilo en Rusia.
Şimdi biraz zamanımız var, Daha önce ne hakkında konuştuğumuz hakkında konuşmak istiyorum.
Ahora que tenemos algo de tiempo, quiero hablar de lo que estábamos hablando antes.
Bir hakkın var. Bir ile 3.500 arasında.
Tienes un intento entre uno y 3500.
Bu durumun ne kadar alçaltıcı olduğu hakkında bir lanet fikrin var mı?
¿ Tienes idea de lo humillante que es?
Başkaları hayatını yitirirken benim yaşamaya ne hakkım var bilmem.
¿ Con qué derecho tengo la vida, mientras los demás no la tuvieron?
Ona diyecek bir şeyim yok. Bir kez olsun hayır deme hakkım var.
Tengo que decirle que no al menos una vez en la vida.
Demek at yarışları hakkında bilgin var.
También sabes todo sobre caballos de carrera.
Elektronik evrakta sahtecilik yapıldığı hakkında belgeler de var.
También hemos recibido pruebas de... manipulación de documentos electrónicos.
Buna hakkın var mı? Hoş, aklı başında kızlar! Sizi zapt edebilecek kızlar.
Chicas decentes, respetables y listas que los tengan bajo control.
Nangi, bu elemanların susamuru Emmitt hakkında soruları var.
Hola, Nangi. Estos amigos tienen unas preguntas sobre Emmitt, la nutria.
Marty, Babanın temel kurallar hakkında bilgisi var.
Marty, tu padre está bien enterado de las reglas básicas.
Garajda vurduğum büyük olan hakkında bilgin var mı?
El más grande, al que le disparé en el garaje
Birinin özelliklerini keşfetmeye çalışmaktansa hakkında önyargıda bulunmanın da güzel bir yanı var.
Existe cierto placer en hacer que alguien se predisponga a desagradarme en vez de reconocer la superioridad propia.
Eh, aptal değil, ve hakkında söylenecek iyi çok şey var, ama yine de kendi duygularından bile emin olamayan duygusal hayallare kapılmış birini hor görmekten kendimi alamıyorum.
No es estúpido y tiene mucho que decir pero tengo que mirar con cierto desprecio los caprichos de un corazón tan dudoso que roza la racionabilidad de sus emociones.
Erkek doğası hakkında olağanüstü bir yeteneği var.
Ella tiene un misterioso entendimiento de la naturaleza de los hombres.
- Nyhavn hakkında bir görüşünüz var mı?
- ¿ Tienes una vista de Nyhavn?
Olası kiracı Emma'ya söylenecekler var Steffen bulaşık makinesi hakkında bir şey söyleyecek.
Tenemos una propuesta de Emma como posible inquilina... y Steffen hablará algo sobre el lavavajillas.
Hakkında espri yapmayacağın bir şey var mı? "
Pero ¿ hay algo de lo que no te reirías? ".
Hayır önemli değil. Bilmeye hakkın var.
Oh, no, tienes derecho a saberlo.
Onun hakkında daha çok bilgiye ihtiyacım var.
Necesito saber más de él.
Burada olma hakkım var mı bilmiyorum.
Sé que no tengo derecho de estar aquí.
Orada nasıl kızlar olacağı hakkında bir fikrin var mı?
¿ Tienes idea del tipo de chicas que van a haber allí?
- Hakkında suçlama var mı?
¿ Le han acusado? - Oh, sí.
Simülasyonları görme hakkım var ve bilgisayar değil de... insan pilotlar kullanılırsa sonucun farklı olacağını hissediyorum.
Tengo derecho a ver las simulaciones y presiento que con pilotos humanos, los resultados serán diferentes.
Ben onun hakkında düşünmediğimden farklı bir şekilde var oldum.
Yo existía de un modo diferente a cuando no pensaba en él.
Kim olduğu hakkında bir fikrin var mı?
Bueno, ¿ alguna idea?
Bilmeye hakkım var.
Tengo derecho a saberlo.
Diyelim ki Çavuş Green yasal sorunlar yaşıyor onun için avukat önerme gibi bir hakkın var mı?
Greene tuviera problemas legales ¿ podría recomendarle un buen abogado?
Hakkında düşünülecek birkaç isim daha var.
Otros dos nombres significativos : Bagdad.
Burada olma hakkımız var.
Tenemos derecho a estar aquí.
Yeni üyemiz hakkında, hâlâ daha çekincelerin var mı?
Todavía tienen dudas acerca de nuestro nuevo miembro?
Taklitçinin ismi hakkında bir bilginiz var mı?
Al menos díganos el nombre del impostor.
Babanın annene olan Davranışı hakkında bazı tanıkların var.
Ha habido algún testimonio acerca... del trato de tu padre a tu madre.
Mike'ın ne söylediği hakkında bir fikrin var mıydı?
¿ Tenías alguna idea de lo que Mike iba a decir?
Hakkımda bilmediğin çok şey var.
Hay mucho que no sabes de mí.
Hakkınızda iki tane suçlama var.
Hay dos declaraciones incriminatorias.
Bu muydu? Yani, kaç kişi öldüğünden haberin var mı? Glütensiz kalma hakkın için ne olursa olsun?
¿ Tienes alguna idea cuántas personas han muerto por tu derecho a ser alguien libre de gluten o lo que sea?
Bunun hakkında saçma bir şey söylecek olan var mı?
¿ Alguien tiene algo sarcástico que decir al respecto?
Bulls'u yarın oynamak Ve thottiepimpin adlı birinden bir tweet var Burada ne yapıyorsun ve her şey hakkında
Mañanajuego con los Bulls, y me llegó un tuit de un tal thottiepimpin sobre todo lo que están haciendo, y vine a mostrar apoyo.
Evet, haberlerim var Yarbay, Marianne Beauséjour hakkında.
Sí, le tengo noticias, teniente coronel, con respecto a Marianne Beauséjour.
Bizim de bunun üzerinde söz hakkımız var.
Nosotros también tenemos algo que decir en todo esto.
Neler döndüğü hakkında hiç fikrin var mı senin?
¿ Tienes idea de lo que pasa?
Birkaç tane daha soru var Dün gece olanlar hakkında.
Tengo más preguntas sobre lo que pasó aquí anoche.
Tek bir hakkın var.
Sólo tienes una.
Yaptığımız şeyin ne kadar tehlikeli olduğu hakkında en ufak fikrin var mı?
¿ Tienes idea de lo peligroso que es lo que intentamos hacer?
Şimdi hayatımdan istediğim şeyi aramaya hakkım var.
Ahora lo que quiero de mi vida... es tener el derecho de buscar...
Babamız hakkında bazı kötü haberlerim var.
Tengo malas noticias sobre nuestro padre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]