English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Içeri girdim

Içeri girdim translate Spanish

679 parallel translation
Hayır, sadece yürüyordum, dükkânı gördüm ve içeri girdim.
No, pasaba por aquí, he visto el escaparate y he entrado.
Doğrudan içeri girdim.
Me di de con ello de lleno.
Ne oldu? Şey, içeri girdim banyoya yani, havlu için.
Bueno, yo entré al baño, quiero decir, a coger toallas.
Açtım ve içeri girdim.
Abri y entre.
Dr. Chumley, evin etrafını dolaşıp pencereden içeri girdim.
Dr. Chumley, di la vuelta a la casa y entré por la ventana.
Kapı kilitli değildi, içeri girdim, etrafa baktım... kimse olmadığını görünce dışarı çıktım.
La puerta no estaba cerrada. Entré, eché un vistazo. No había nadie y me fui.
Çok tuhaf, içeri girdim, orada durdum ve senin burada oturduğunu gördüm.
Es curioso, en cuanto entré te vi aquí sentada.
Ben O'Brien. Hubbard. Dinle O'Brien, tekrar içeri girdim.
Volví a entrar, que empiece la función.
Sonra içeri girdim, ve kaçtım.
Y me metí, y estoy afuera.
Kapıyı tıklattım ama beni duymadılar ben de içeri girdim.
Llamé a la puerta pero no me oyeron, así que entré.
- Daktiloyu almak için içeri girdim.
Entré a pedir la máquina de escribir.
Eve geldiğimde, direk içeri girdim.
Regresé poco después.
Çitten içeri girdim... ve kesilecek odun aradım ama hiçbir şey göremedim.
Bueno, atravesé la cerca... y busqué alrededor leña para trabajar, pero no vi nada.
Ben de peşinden içeri girdim... ve kapıya baktım ve tamir gerektirmiyordu.
Así que la seguí para dentro... y vi la puerta, y me pareció que estaba bien.
- Bir saniyeliğine içeri girdim.
- Lo siento, señor. Entré un segundo.
Ben de koşarak içeri girdim.
Y corrí adentro llorando.
Dinle, bu aşağılaycı, yemin ederim, aşağılaycı bu hiç birşey yapmadım, sadece içeri girdim.
Oye, es un agravio... Lo juro es un agravio. Tan sólo entré...
Girmek için izin isteyecektim, ama kapınız açıktı, bu yüzden bende içeri girdim.
Quería llamar para entrar pero la puerta estaba abierta, así que entré.
Kalktım ve içeri girdim. Kanı yıkayıp temizledim ve yarayı sardım.
Entonces me limpié la sangre, y me puse una venda.
Birkaç gün önce odasını temizlemek için içeri girdim ve çok şaşırdım çünkü çantası boştu.
Pues subí a arreglar su cuarto. Me sorprendió mucho ver que estaba vacía.
Odunluktan içeri girdim.
Entré a través del cobertizo.
Kapıyı sessizce açtım ve yavaşça içeri girdim.
Abrí la puerta muy despacio y entré silenciosamente y escuché la ducha.
Fakat kapı açıktı, ve ben de hemen içeri girdim.
Pero la puerta estaba abierta y decidí entrar.
Teras kapısı kilitli değildi, Ben de içeri girdim.
La puerta de su terraza estaba abierta, y entré.
O zaman içeri girdim, ve ben... ve ben onu buldum.
Entonces fue cuando entré y lo hallé.
Alkollü araç kullanmaktan içeri girdim ve hapiste yere düşüp donuma işedim.
Me pusieron una multa y en la cárcel me caí y me oriné encima.
Tabancayı torpido gözünden aldım. Arka pencereden içeri girdim. Odasına gittim ve onu vurdum.
Saqué el arma de la guantera entré por la ventana trasera subí a su habitación y le disparé.
Ben içeri girdim, onu savuşturmağa çalıştım. Beni ayağımdam yakaladı.
Intenté darle unos pases y me pegó un revolcón.
Hayır, içeri girdim çünkü çok yorgundum.
No. Vine porque estaba cansada.
İçeri girdim bile.
Estoy dentro, ¿ no?
İçeri girdim, oturdum ve sonrasında ne gördüm dersiniz?
Entro, tomo asiento y... ¿ que veo?
İçeri girdim.
Entro.
İçeri girdim ve herkese "kocaman selamlar, ahbab" dedim.
Entre y dije a Susie : Buena gente, buenas tardes.
İçeri henüz girdim.
Acabo de llegar.
İçeri girdim. Başına gelecekleri bilemezsin.
La puerta estaba abierta y entré.
- İçeri girdim ama borç isteyemedim.
Estuve allí, pero no pedí el préstamo.
İçeri girdim, yoktu.
El conserje me abrió. No estaba.
İçeri girdim...
Entré.
İçeri girdim ve onu gördüm.
Entré... y allí estaba.
İçeri girdim, ve işi de kaptım.
Subí y cogí el trabajo.
İçeri girdim ve babamı buldum.
Entré y vi a nuestro padre.
Üzgünüm, içeri yeni girdim.
- Acabo de llegar, no Io sé.
Öylesine girdim içeri, bir saattir dolaşıyordum.
Acabo de entrar, he estado vagabundeando durante una hora. Llegué a las 6.
Bir daha anlat bakayım. Oy verme kabinine girdin- - İçeri girdim, anlarsın ya.
Tú entraste en la cabina de votación... luego entré yo y, en fín, allí me quedé.
İçeri girdim ve uyuyakaldım.
Entré y me adormecí.
İçeri girdim ve ben...
He entrado...
- Şimdi girdim içeri.
- Pues entrando.
İçeri girdim, kibrit bulacağımı sanıyordum.
Entré, pensando pedir fuego.
"bu herifte iş var." İçeri girdim... ve tanıştık. ona bas gitar çaldığımı söyledim.
Dije : "El chico toca muy bien." Pasé y me presenté. Le dije que tocaba el bajo.
İçeri girdim, seninkine şöyle bir baktım, iyi görünmüyordu ben de biraz değiştirsem fena olmaz diye düşündüm.
Lo he mirado al pasar, y lo he visto flojo... así que lo he retocado un poco.
İçeri girdim, şu şaşı adam benim durdurdu.
Yo entro, ese tipo con el ojo bizco me para.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]