English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Karar ver

Karar ver translate Spanish

2,354 parallel translation
Sen karar ver.
Tú decides.
Bir karar vermen gerekiyor, hemen ver.
Tienes que tomar una decisión, y tienes que tomarla ahora.
- Kimseye haber vermedim. Kiminle görüşüp görüşemeyeceğime karar veremezsin.
Eso no te da derecho a decirme a quién puedo ver y a quién no.
Bekle bakalim, daha kalip kalmayacagina karar vermedim,... ayrica anahtarlari da geri ver, onlari alamazsin!
Espera, amigo, no sé si quiero que te quedes, y dame esas llaves, ¡ no puedes quedártelas!
Terapiste gitmeye mi karar verdin?
¿ Así que quieres ver al terapeuta?
Eğer davacının aleyhinde karar vermeye meyilli iseniz bile esasında aralarında hiç hukuki bir anlaşma... - kurulmuş mu ona bakınız.
Aunque sea propenso a fallar a favor del demandante, como mínimo, debería ver si hubo un contrato legal, para empezar.
Kendin karar ver.
Juzga por ti mismo.
Aşağı inelim de kendin karar ver.
Bajemos y podrás decidir por ti misma.
Ve bulduğunda, Thomas'ın odasındaki yerine karar ver.
Y cuando la tenga, podrá decidir si la pone en el cuarto de Thomas.
Sen karar ver.
Dejaré que decidas.
Sonunda işleri bizim yolumuzla yapmaya karar verdiğinizi görmek sevindirici, Jedi.
Me alegra que hayan decidido ver las cosas a nuestra manera, Jedis.
Bir dakika bekle de öyle karar ver.
Espera un minuto, luego me dices.
Hemen tüm paranı ve bu garaj haricinide neyin varsa hepsini bana ver, ki kafanı uçurmamaya karar vereyim.
Dame todo tu dinero y cualquier parte que tengas en ese garaje, y consideraré no ponerte una en tu cabeza.
Ben Eric Clapton ve Ochocinco'ya falan tapıyorum ama bu seferki farklıydı. Ben de bilirsiniz, dua etmenin nasıl bir his verdiğini görmeye karar verdim.
Adoro a Eric Clapton y a Ochocinco... pero esto era diferente... así que decidí ver qué se sentía, ya saben, rezar.
Annesi ona yardım edemiyor ve biz de kızına yardım etmekle yakından uzaktan alakası olmayan adama sormaya karar verdik.
Su Madre no puede ayudarla, así que pensamos en pedir que el hombre, que nunca ha tenido nada que ver con su hija le ayude.
İki ilişkiye de devam edeceğim, nasıl geliştiklerine bakacağım ve sonra da bu bilgilere göre bir karar vereceğim.
Voy a continuar ambas relaciones, ver como se desarrollan, y luego tomar una decisión informada.
Kendimiz olmamız, buradan sonra ne yapacağımıza karar vermemiz gerek.
Debemos estar solos y ver para dónde vamos después.
Kim kimin ensesinde, sen karar ver.
Creo que eres tú eres el que debe cuidarse la espalda.
Evsizlere ne yardımı oluyor bilmiyorum ama karar verince, tam bir göt oluyordu.
No sé qué tiene que ver con ayudar a los sin hogar pero una vez que él se decide, puede realmente ser un idiota.
Düşün ama ne karar verirsen ver beni bir daha sakın bekleteyim deme.
Hazlo, pero lo que sea que decidas, no me dejes esperando otra vez.
Ne yapacağına karar ver artık!
Cálmate, hombre.
Kalana, gidene karar ver.
Este si, este no...
Evet, patron şehre dönmeye karar vermiş bize katılıp, işlerin nasıl yürüdüğünü görmek istedi.
Sí, la jefa esta de vuelta en la ciudad, ha querido unirse a nosotros y ver como trabajamos.
Biz onu görmek için Oregon'a gittiğini zannettik, bence Reed, ama bunun yerine eve gelmeye karar verdiler.
Se suponía que íbamos a ir a Oregón para ver, creo, a Reed, pero decidieron volver a casa en su lugar.
Karar ver, ha?
Toma una decisión.
Gadel Einstein'ın yakın arkadaşıydı, ve büyük adamın denkleminin zaman yolculuğuna izin verip vermeyeceğini görmeye karar verdi.
Gödel era amigo íntimo de Einstein, y decidió ver si las ecuaciones de ese gran hombre permitían el viaje temporal.
Neye karar verirsen ver, yanında olucam.
Pero estaré contigo, sin importar lo que decidas.
- Bir karar ver yani Cath.
- Así que decídete, Cath.
Sanırım, şunu hangi rafa kaldıracağıma karar vermem gerekiyor.
Yo tan sólo voy a ver en qué estante puedo poner esta cosa.
Öncelikle bu kızın gerçekten uygun kız olup olmadığına karar ver. Öyleyse iyi bir kadının aşkı için koldan da bacaktan da geçilir.
- Bueno, hijo, tienes que decidir si esta chica lo es o no, porque si lo es, no hay brazo o pierna tan valioso como el amor de una buena mujer.
Kurtulmanın zor olacağı şekilde sonuçlanmadan önce orada olmak isteyip istemediğine karar ver.
Así que antes de que termines en algo de lo que es difícil salir, asegúrate de que quieres estar allí. Y si crees que ver el mar te va a ayudar, ve a ver el mar. ¿ Sabes?
Sen karar ver.
Pues, tú decide.
Anlaşılan söyleyeceğim hiçbir şey gerçekleri görmeye ikna edemeyecek sizi. Bütün her şeyden elimi eteğimi çekmeye karar verdim ve işe parmak izlerimi silerek başlıyorum.
Obviamente nada que diga podrá convencerlos para ver razones, asi que me lavo las manos de este asunto, comenzando por mis impresiones digitales.
Bütün ailenin sana bir tabak spagettinin arasından bakması tüyler ürpertici olduğu için bunun gerekli olmadığına karar verdim.
Pero como ver a toda la familia mirarte entre un plato de espaguetis, decidí que eso no importa.
Bu nedenle bana ihtiyaç duyuyor. Ama kararımın Kelly ile hiçbir alakası yok.
Así que ella me necesita, pero mi decisión no tuvo nada que ver con Kelly.
Artık kararını ver Katherine! Gay misin, değil misin?
Aclara tu mente Katherine, ¿ Eres gay o hetero?
Şimdi hepimiz, muhbirin Andy olduğunda karar kılıp rahat bir nefes alabilir miyiz?
¿ Podemos acordar por ahora que fue Andy, y ver cómo se siente?
Öldürülmesiyle bu olanların bir alakası varsa, kararımı geri alabilmeyi ona parayı verebilmeyi isterdim.
Si tenían algo que ver con su asesinato, habría cambiado mi decisión y le habría dado el dinero en un santiamén.
Kararını ver, kimi koruyacaksın :
¿ A quién quieres proteger? ¿ A ti o a ella?
En iyi kararını ver.
- Lo dejo a tu juicio.
Yaptıklarınızı ve Lucas'la olma arzunuzu takdir etsem de kararım onlarınkinin yerini tutamaz.
Y por mucho que aprecie lo lejos que ha llegado y la fuerza de su deseo por ver a Lucas, no puedo simplemente sustituir mi sentencia por eso.
Bu kararın seninle hiçbir ilgisi yok.
La decisión no tiene nada que ver contigo.
Maya, istersen sen onlarla gidebilirsin ama kararını hemen ver.
Maya, puedes ir con ellos si quieres, pero tienes que decidirte ahora.
Kararını ver, şef.
Bueno, aclárese jefa.
Şef, kararını ver.
Jefa, haga la llamada.
Şu da var. Açımızı değiştirip bakarsak, Bu cinayet hepsinin ortak kararı da olabilir.
Pero si cambiamos de perspectiva podríamos ver esto como un esfuerzo colaborativo.
.. kararını hızlandırmıştı. Bir sürü şey oluyordu ve, olanların Jack'le ilgisi yoktu. - Locke'la arasındaki bu kavganın ve kastettiği şeyin,
En su decisión de volver a la isla algo estaba ocuriendo allí que ni siquiera tenía que ver con Jack en sí mismo tiene que ver con su destino toda la batalla con él y Locke y lo que él quería decir que hicieran.
Birkaç mil daha. Kararını ver.
Decídete ya.
"Kararını ver" mi?
¿ Una elección?
- Mahkeme kararını görmek ister misin?
- ¿ Quieres ver el veredicto del tribunal?
- Ama kararımızı vermeden önce burs videosunu görmemiz gerekmez mi?
- Se los prometo. - ¿ Pero no deberíamos ver el video de solicitud antes de tomar una decisión?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]