English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Kî

translate Spanish

526,676 parallel translation
Seni öyle çok özledim ki.
Te extrañé mucho.
Bu bir görevden çok kazaydı. Hepsi kusursuzdu denemez tabii ki, ama seninle birlikte epey bir geçmişimiz var, değil mi?
Bueno, algunas fueron más exitosas que otras, pero... hemos vivido muchas cosas juntos, ¿ verdad?
Tabii ki de güvendiler.
Claro que lo hicieron.
Ne oldu ki?
¿ Qué ha pasado?
Seni temin ederim ki karıştırmıyorum.
Oh, te aseguro que no.
Artık açık konuştuğumuza göre, Korkarım ki gizli kimliğin ifşa oldu.
Ahora que hablamos con franqueza, me temo que tu tapadera ha quedado expuesta.
Neden böyle kalabalık bir yer seçsin ki?
¿ Por qué elegiría un lugar tan abarrotado como este?
Daha sonra konuşabilir miyiz? Evet. Tabii ki.
Sí, claro.
- Yani sen diyorsun ki Reddington'a saldıran bu Nemec miydi?
- ¿ Y dices que esta Nemec, es la persona que está atacando a Reddington?
Bana öyle geliyor ki her iki şekilde de kurtulamayacağım.
Me parece que tampoco voy a sobrevivir a esto.
İnanıyorum ki bu C1 astromeki Büyük Amiral Thrawn'ın Anka Filosu asileri hakkındaki bilgilendirme mesajında geçen droiddir.
Creo que ese droide astromecánico C1 es el droide infiltrado al que el Gran Almirante Thrawn hace referencia en su memorando sobre los rebeldes del Escuadrón Fénix.
- Çok yazık fakat size rapor etmeliyim ki kargo bölümüne atandınız.
Bueno, lo siento mucho, pero debo informarte que has sido reasignada a la plataforma de carga.
Benim rahatlamamı istiyorsun ki disketi ele geçirebilesin.
Quieres que me relaje para así apoderarte de mi disco de datos.
Sonra arkamı döndüm ki bu beni tuvalete kadar takip etmiş!
¡ Me di la vuelta, y allí lo tenía, en el servicio!
Üzülerek bildiriyorum ki... Üzülerek...
Lo siento, lamento tener que informar que tanto...
Biliyorsun ki Lothal'a herkesten daha çok yardım etmek istiyorum.
Sabes muy bien que quiero ayudar a Lothal más que nadie.
Başka ne yapabiliriz ki?
¿ Qué más podemos hacer?
Eminim ki sırtı takip edersen bir yerleşke bulursun.
Estoy seguro que si sigues la cresta encontrarás un asentamiento.
Ne yazık ki hepsini bırakmış gibi görünüyorsun.
Por desgracia, parece que lo estás desperdiciando.
Amiral Thrawn inanıyorum ki bana vereceğiniz haber bu kadar beklediğime değecek.
Almirante Thrawn, confío en que la información que tiene para brindarme haya valido la espera.
İnanıyorum ki asiler bölgedeki en önemli tesisimize saldıracaklar.
Pienso que están a punto de atacar nuesta instalación más importante en la región.
Ne yazık ki sanat eğitimi almamışsınız Ajan Kallus.
Es una lástima que no estudie arte, Agente Kallus.
İnanıyorum ki buraya "Atollon" diyorlar sizin asilerinizin şimdiki üssü.
Creo que lo llamaban "Atollon", actual hogar de su base rebelde.
Bilmenizi istiyorum ki, başarısızlık, tamamen yenilgi ve bunları size yaşatacak olan benim.
Quiero que conozcan el fracaso, la derrota absoluta, y que soy yo quien la trae, cayendo sobre sus cabezas.
Neden ezici bir kuvvetle saldırmıyoruz ki?
¿ Por qué simplemente no atacar ahora con fuerza abrumadora? Podría...
Şüphe yok ki meydan okuyacaklar ve beklenmedik bir şeyler yapacaklar.
Sin ninguna duda, van a desafiar las convenciones e intentarán algo inesperado.
Bazıları kardeştiler, tabii ki.
Y a algunos de sus hermanitos, desde luego.
- Ne yapabilirsin ki?
- ¿ Qué se puede hacer?
bu da demek oluyor ki ABD İstihbaratı da biliyor.
Tengo que dejar el país.
Hey, işten erken ayrıldım ve düşündüm ki...
Kate, ¿ cómo haces esto? Requiere trabajo.
Neyse ki kurşun sıyırıp geçmiş.
Era una herida con orificio de entrada y salida, ningún tejido ha sufrido daño.
Peki senin isteyebileceğin benim elimden ne gelir ki? Güvenilir bir ses.
Intrépida iniciativa en una situación desastrosa.
Mutlu düşünceler mi? Şu an anladığıma göre imparatorluğunu kurmana yardım ederken sana o kadar sarılmıştım ki, bir süre sonra neden ilk etapta sana katıldığımın önemi yoktu.
En alguna parte del camino, dejé de servir a las necesidades de Liz para facilitar las tuyas.
Bir insanın tüm bunların dışında nasıl bir hayatı olabilir ki?
¿ Cómo se supone que alguien tiene una vida fuera de todo esto?
Ne kadar kötü olabilir ki?
¿ Qué tan malo puede ser?
Hayır, ki bu durum genelde Sheldon'ın yaptığı gibi beni acınası bir hâle sokuyor.
Lo cual me hará miserable, lo cual es usualmente trabajo de Sheldon.
Evet, tabii ki, neden?
Sí, claro, ¿ por qué?
Ben de dedim ki : " ona istediğin kadar güzellik izi diyebilirsin.
Y le dije, "Sabes, " tú puedes llamar eso un lunar todo lo que quieras.
Mesele bu değil çünkü belli ki sinirlisin.
No se acabó porque claramente estás molesta.
Neden sinirli olayım ki?
¿ Por qué estaría molesto?
Hangi kadın kasıtlı olarak Tırmık'la ortak olur ki?
¿ Qué mujer se asociaría por voluntad propia con Diablo?
Ve Tırmık niye ortak kullanma riskine girer ki?
¿ Y por qué Diablo se arriesgaría a contar con una cómplice?
Demek ki Sam üçüncü kurban ve karşımızda bir seri katil var.
Bueno, eso significa que Sam es la tercera víctima o que nos enfrentamos a un asesino en serie.
Bu da demek ki şüpheli asıl gerekçesini gizlemek için Rusları taklit ediyor.
Esto nos lleva a creer que este sudes está imitando el modus operandi del espionaje ruso para ocultar su verdadera motivación.
Neden buradasın ki dostum?
Maldita sea, tío, ¿ por qué estás aquí?
Bu mevzu hiç adil değil ki.
Nada de esto es justo, tío.
Demek ki yemiş.
Así que, se lo comió. Sí.
Eskiden derdin ki sevgi kendi halinde bir dünyadır ve kafada değil kalpte yaşar.
Me decías que el amor es... El amor es un mundo propio que vive en el corazón, no en la cabeza.
Öyle küçüktün ki hatırlayabileceğini sanmıyordum.
Eras tan pequeño que no pensaba que te acordarías.
Ki yok öyle bir şey.
Lo cual no hice.
Ki bu iyi haber.
Ya casi llegamos. Esa es una buena noticia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]