Ne bekliyorsun ki translate Spanish
233 parallel translation
Bağımsızlıktan ne bekliyorsun ki?
¿ Esperan la independencia?
Aç gözlü olma Moyzisch. 20,000 pounda ne bekliyorsun ki?
No sea ansioso. ¿ Qué espera usted por 20.000 libras?
10 dolara ne bekliyorsun ki? Kaplan Flowers'ı mı?
¿ Y qué esperabas por diez dólares?
Tomé, onlar yeni evli. Ne bekliyorsun ki?
Tomé, una pareja joven recién casada no puede remediarlo.
Başka ne bekliyorsun ki?
¿ Qué quiere que hagan?
Ne bekliyorsun ki?
¿ Qué esperas?
Ayrıca, doğuştan sporcu birinden ne bekliyorsun ki?
De todos modos, ¿ qué esperas de un atleta natural?
- Şimdiden ne bekliyorsun ki?
- ¿ Qué esperabas?
Bırak gideyim, lütfen, cömertçe davran, bu aptal durumdan kurtulmama yardım et. Zaten benden ne bekliyorsun ki?
Si de verdad existes, ¿ Eres mi premio o mi castigo?
Hepsi aynı. Ne bekliyorsun ki?
Son todos iguales. ¿ Qué esperabas?
- Ne bekliyorsun ki? Hapisten yeni çıktım.
- Acabo de salir de la cárcel.
Bak, Hurst, ne bekliyorsun ki?
Hurst, ¿ Qué espera?
Ne bekliyorsun ki?
¿ Qué esperas de mí?
Bu aptal evde ağza atılacak tek bir lokma yok. Ne bekliyorsun ki?
- No hay nada de comer.
– Hayır. Ne bekliyorsun ki?
¿ Y a qué esperas?
O çok tuhaf. Ne bekliyorsun ki?
- Es demasiado extraña - ¿ Que esperabas?
Azı dişlerimin arasında çürümüş... eski şövalyelerden ne bekliyorsun ki?
¿ Qué esperabas, si tengo caballeros podridos entre las muelas?
Kaçakları işe alıyorsun, ne bekliyorsun ki?
Si contratas a ilegales, ¿ qué esperas?
Ne bekliyorsun ki?
¿ y qué querías?
Ne bekliyorsun ki?
¿ Qué esperabas?
Daha ne bekliyorsun ki?
Que espera?
Adam bir polis, ondan ne bekliyorsun ki?
Bueno, ¿ qué esperaba? Es un policía.
Ne bekliyorsun ki? Ama dostum, sen artık Pando ile takılıyorsun.
Amigo, ahora trabajarás con Pando. ¡ Eso esta copado!
Ne bekliyorsun ki?
¿ Y qué esperabas?
Köpek işte, ne bekliyorsun ki?
Ocho en punto. Es un perro. ¿ Qué esperas?
Ne bekliyorsun ki?
¿ Qué es lo qué esperabas?
Sevinçten havalara uçmuyorum. Ama ne bekliyorsun ki?
No estoy saltando de alegría, pero, ¿ qué se puede esperar?
Ne bekliyorsun ki?
Es normal.
- Ne bekliyorsun ki Marcus?
¿ Qué esperabas, Marcus?
38 yıl dikişten sonra, ne bekliyorsun ki?
¿ Qué puedes esperar, después de 38 años de coser?
Daha ne bekliyorsun ki ondan?
¿ Pero qué esperas de alguien así?
Bir adamı kendine aşık ettikten sonra başka ne olmasını bekliyorsun ki?
Vuelves loco a un hombre, ¿ qué esperas que haga?
- Bunu başaramayacaklar. - Ne yapmamı bekliyorsun ki?
No lo conseguirán.
Ne yapmamı bekliyorsun ki?
¿ Qué quieres que haga?
- Bundan daha iyi ne bekliyorsun ki?
- ¿ Qué mas podemos pedir?
- Ne bekliyorsun ki?
- ¿ Qué esperabas?
Ne olmayı bekliyorsun ki, salon züppesi falan mı?
¿ De qué se supone que vas, de Casanova?
Ne düşünmemi bekliyorsun ki?
¿ Qué se supone que piense?
Ne bekliyorsun ki?
¿ Qué querías?
Ne dememi bekliyorsun ki?
¿ Qué quieres que diga?
Benden ne dememi bekliyorsun ki?
¿ Qué quieres que diga?
Önce palto, şimdi ayakkabılar. Ne bulmayı bekliyorsun ki?
Primero el abrigo y ahora los zapatos ¿ qué espera encontrar?
Ne yapmami bekliyorsun ki?
¿ Qué espera?
Peki ne bekliyorsun? Kurabiye yiyip, süt içmeye gidecek değilsiniz ki.
¿ Qué vas a darle cuando llegue a Cornell?
Ne söylememi bekliyorsun ki?
¡ Ya te voy a dar yo problemas!
Ne yapmamı bekliyorsun ki?
¿ Qué iba a hacer?
- Tabii ki gerginim Jack. Ne bekliyorsun? Üzgünüm.
Claro que sí, Jack. ¿ Qué esperabas?
Benim ne düşünmemi bekliyorsun ki?
- Qué se suponía que pensara?
- Evet. Ne yapmamı bekliyorsun ki?
Sí, ¿ qué quieres que haga?
- Ne dememi bekliyorsun ki?
- ¿ Qué quieres que diga?
Ne söylememi bekliyorsun ki?
¿ Qué quieres que diga?