Ne diyordum translate Spanish
543 parallel translation
Sizinle hep tanışmak isterdim. Ne diyordum?
Como decía, intentamos quitarle los colmillos.
Ne diyordum ben?
¿ Qué estaba diciendo?
Peki ne diyordum?
Entonces, ¿ qué he dicho?
ben ne diyordum?
Te he dicho que era de Rogerio.
Biz kornetler kadar kötüyüz- - Hayır, hayır, kötüyüz şey kadar- - Ne diyordum?
Somos malos como bestias- - No, no, tan malos como- - ¿ Que estaba diciendo?
Şimdi, ne diyordum? Oh, evet Christine Clay bir trençkotun kemeriyle boğuldu
Christine Clay fue estrangulada con un cinturón de gabardina.
Ne diyordum? Smithy diye ufak bir işçi var. Zenciye çok bozulur.
Hubo uno delgaducho, Smitie, los muchachos a sus pies.
Ne diyordum? Evet.
¿ Qué le decía?
Ne diyordum?
¿ En qué estaba?
Ne diyordum?
Bueno, ¿ qué estaba diciendo?
- Ne diyordum?
- ¿ Qué estaba diciendo?
Ne diyordum?
¿ Qué he estado diciendo sentada aquí?
Evet, ne diyordum, çocuklar?
Bueno, ¿ qué me decís, muchachos?
Ne diyordum?
¿ Qué te dije?
Ne diyordum? İşte...
Bueno, volviendo a la pesca...
Ne diyordum ben?
¿ De qué estaba hablando?
Ben ne diyordum?
- No, quédate aqui! - ¿ Dónde quedé...?
Ne diyordum? Hah, aklıma geldi.
¿ De qué hablábamos?
Ne diyordum?
¿ Qué decía yo?
- Ne diyordum? - Berber diyordun.
¿ Qué he dicho?
- Ne diyordum?
¿ Qué estaba diciendo?
Ne diyordum?
¿ De qué estaba hablando?
Ne diyordum ki?
Continúa. ¿ Qué decía?
Ne diyordum...
Lo que digo es...
- Ne diyordum sana?
- ¿ Qué te estaba diciendo?
Neyse, ne diyordum ben?
Como te decía...
- Eee... ne diyordum?
Decíamos...
Ne diyordum?
¿ Dónde estaba?
Ne diyordum senin için...
Lo que yo decía...
- Ne diyordum ben?
Que estaba diciendo?
- Bu çok garip, ne diyordum?
- Eso es extraño. ¿ Qué estaba diciendo?
Ne diyordum... Onlarca yılda bir verilen onurlu bir görevi yerine getirmek için.
Como decía - ser receptor de un honor que sólo se da una vez en décadas.
Ne diyordum?
Qué estaba diciendo?
Ne diyordum, polis oturmuş kahvesini yudumluyormuş, tamam mı?
El policía tomaba su café, rascándose la cabeza.
Cumartesi gecesi golf kulübündeki dansta ne giyeceğimizi planlarken aramızdaki buzları eritip, iki lafın belini kırarız diyordum ben de. Sakın aklından çıkarma Lily :
Hubiéramos podido hacer unas tartas mientras decidíamos qué ponernos para el baile del sábado del club de campo.
Ne diyordum?
¿ Qué estaba diciendo?
Onu diyordum. İki güzel kadınlaydım. Ne vücutları vardı ama.
Yo estaba con esas dos bellezas bien dotadas...
Ne zaman sorarsın diyordum.
Es hora de que me lo pidiera.
Ben de tam ne yapsam diyordum.
Ni sabía qué hacer en este momento.
Diyordum ki, ne yapıyorsun?
Y como iba diciendo, ¿ qué está haciendo?
45inci yaş günüm için yaptılar ve Rangun - dan buraya kadar yolun her santiminde diyordum ki, "McNabb başka ne kaybedersen kaybet kızların sana verdiği masa örtüsünü kaybetme."
Me lo regalaron cuando cumplí 45 años y cuando venía de Rangún, en cada segundo del viaje, me decía a mí misma : "McNab, puedes perder cualquier cosa, pero no el mantel que te hicieron las chicas".
Hiç değilse, dinozor dostlarımızdan bir kısmı... Dudaklarımı çatlatmamın ne kadar süreceğini görmeye gelirler diyordum.
Al menos creo que que un par de dinosaurios vendrán sólo para ver cuanto tarda en partirse mi labio.
Ne diyordum?
¿ Qué te decía?
"Ben kendime aptal diyordum efendim.. Sizin gibi bir beyefendiye ben ne diyebilirim ki? "...
no, que... imbécil, le dije al criado, mi maestro no es resultante de matrimonios consanguíneos
Ben de arabaya atlayıp size bir uğrayayım diyordum, ancak bugün sizinle karşılaşmamız ne hoş oldu.
Pensaba ir a verles mañana, pero me alegro mucho de que nos hayamos conocido hoy.
Ben de tam bu arkadaşlara... eski dostum Baldy'yi görmek ne güzel diyordum.
Les estaba diciendo a estos hombres aquí... Seguro que será genial ver a mi viejo amigo Baldy de nuevo.
Londra'da Churchill şikayet ediyordu : "Alban Tepeleri'ne vahşi kedileri salarız diyordum onun yerine sahilde debelenen bir balinamız oldu."
Churchill se quejó : "Pensé que habíamos arrojado un gato montés a los Montes Albanos, pero en su lugar tenemos una ballena varada en la playa".
Diyordum ki, elma şarabının yerini ilk olarak ne zaman belirlemiştiniz?
Pregunté, ¿ cuándo fue la primera vez que vio la sidra?
- Ne diyordum?
- ¿ De qué?
Elimden ne gelir? Çekip gitsem diyordum bazen.
Como si Cemsit hubiera planeado nuestro futuro.
Ben de az önce saygıdeğer dostunuz Six'e diyordum yurttaşları arasında böylesine büyük bir üstadı barındırması Amsterdam için ne büyük bir onur diye.
Es un honor, le decía a su amigo Six, para una ciudad como Ámsterdam, contar entre sus ciudadanos con un gran maestro.
diyordum 66
diyordum ki 63
ne diyorsun sen be 30
ne diyorsun 1616
ne diyorsun sen 551
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diye 64
ne diyor 463
ne diyorsun be 24
ne diyorduk 29
diyordum ki 63
ne diyorsun sen be 30
ne diyorsun 1616
ne diyorsun sen 551
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diye 64
ne diyor 463
ne diyorsun be 24
ne diyorduk 29
ne diyorum ben 45
ne diyor bu 53
ne diyorsunuz siz 31
ne diyorsunuz 336
ne diyecektim 16
ne diyorum 25
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeyim 78
ne diyorsam onu yap 46
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyor bu 53
ne diyorsunuz siz 31
ne diyorsunuz 336
ne diyecektim 16
ne diyorum 25
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeyim 78
ne diyorsam onu yap 46
ne diyeceğimi bilemedim 24