Ne diye translate Spanish
11,871 parallel translation
Hem arıları eve ne diye getirdin ki?
Y... ¿ Por qué trajiste las abejas a casa?
Bunları ne diye yapayım ki?
¿ Y por qué habría hecho eso?
Ne diye uğraştım ki!
No sé por qué me he molestado.
- Ne diye cüce tutmaya devam ederim bilmem. Hep baş belası tipler olurlar.
- No sé por qué sigo contratando enanos, siempre son un grano en el culo.
Bugün ona ne diye güvenelim ki?
¿ Por qué deberíamos confiar hoy en ella?
Seni ne diye çağırayım?
¿ Cómo te llamo?
Ne diye gönye dedin o zaman?
¿ Entonces por qué lo llamas triángulo?
Eğer sen... Bu adamlar söylendiği kadar güçlüyse, bana ne diye ihtiyacın var?
Si ustedes son tan poderosos como me han contado...
Ne diye sorduysam sana!
Ni siquiera sé por qué se lo pregunté.
Ne diye ağzımı yorup konuşuyorum ki ben?
¿ Por qué me molesto en hablar?
- Ne diye sahte tabanca yapıyorsun?
¿ Por qué estás haciendo armas falsas?
- Ne diye dokunayım ki?
- ¿ Por qué iba a tocarla?
Ne diye görüşeceksiniz peki? Niye bir yazar, başka bir yazarla görüşmek istesin ki?
Bueno, ¿ por qué un autor querría reunirse con otro autor?
Beni ne diye videoluyorsun?
- "videando"? Déjalo.
Lee Hanım'ın hastalığı ne diye.
Acerca de lo que padecía la Srta. Lee.
Ne diye bunu yapmamı istedin?
¿ porque quieras que haga eso?
Ve ne diye haberleri çalıyorsun?
y porque estas reproduciendo las noticias?
Ne diye uyanık bu?
porque el no duerme?
Ne diye kendi frenlerimi- - Çocuklar yoldan kaçılın!
¿ porque cortaria mis... niños, salgan del camino! no puedo parar!
Bildiğimiz kadarı ile, Oscar bu arabayı çaldı, ne diye sizi aramadan önce on iki güzel saat geçirmek için mi?
Hasta donde sabemos, Oscar tuvo este coche, ¿ cuánto? , unas 12 horas antes de que los llamara.
Ne zaman adımız söylense "buradayım" diye cevaplarız.
Cada vez que somos llamados, respondemos, "aquí estoy".
Başka biri seni öldürmeyi deneyebilir diye mi yoksa ilmekçiler hakkında gerçekten ne bildiğini görmemizi istemediğin için mi?
¿ Porque alguien más podría tratar de matarte o porque no quieres que veamos lo que ella en realidad sabía sobre los stitchers?
İnsanlara ölü bedenine ne ad verilir diye sorsanız... kimse "Kadavra" demez.
Si le pregunta a cualquier persona cómo describiría un cuerpo sin vida, nadie diría "cadáver".
İçlerinde ne var diye merak ediyorum.
Me pregunto qué tienen adentro.
Senin zorun ne be Joe? Ne diye kendini öldürmek istedin?
Joe, ¿ qué demonios pasa contigo?
Sabahleyin sana yardım edeceğim diye, arabayı ne hale soktum!
Por dejarte hoy en la oficina del registro, así quedó el auto.
Ne diye buraya geldiniz?
¿ Qué?
Şimdi ne kadar düşük diye soracaksınız.
¿ Qué tan bajo se preguntan?
İsa da ona "Ben ne uzmanıyım biliyor musun?" diye sorar.
Y Jesús le replicó, " ¿ Sabes en que soy yo experto?
Ne olduğunu sana söylemiyorum, sadece olabilir diye söylüyorum.
No digo que pasase, solo digo que podría haber pasado.
Üçümüz aramızda ne anlatacağımıza karar verelim diye gitmeni istiyorlar.
Quieren que te vayas para que los tres podamos armar la historia juntos.
Silahı olan bir liberal ne zaman Hinkley'e özenir belli olmaz diye mi?
Porque nunca se sabe cuando un pistolero liberal podría atacar.
Ne zaman diye sordum. Yarın dedi.
Le pregunté cuando y dijo que mañana.
Ne yaptığını bilseler, ederlerdi diye düşünüyorum.
Creo que lo harían si supieran lo que ha hecho.
Babam da bölge halkının içinde hatrı sayılır biriydi. Yüzbaşıyla konuşmaya gitti ve "ne zaman dönecekler?" diye sordu.
Y mi padre era alguien de cierta importancia en la comunidad, así que fue a hablar con el capitán y le preguntó, "¿ cuándo volverán?"
Bense insanlar ne der diye hep korkuyorum.
Mientras tiemblo con la mera idea del ridículo público.
Ve eğer Will olsayadı bana ne derdi diye düşündüm.
Y me pregunté qué me diría Will si pudiera.
Ne olur olmaz diye, ulaştırma kurumunu da kontrol edin.
Y por si acaso, comprueben también el cajero automático.
Ortaklarınız ürünleri piyasaya sürerken yanında Japon oyunları da veriyor. Ve tekrar isimlendiresiniz, paketleyesiniz diye sizi işe alıyorlar. Ne kadar kurnazca.
Vuestros socios, di que lanzan su producto estrictamente con juegos japoneses... y os contratan para retitularlos y relanzarlos... tío, suena un poco perverso, ¿ eh?
Ne durumdayım diye dönüp bakmadı bile. Koşmaya devam etti.
Ni siquiera comprobó si me había hecho daño, simplemente siguió.
Ne olur ne olmaz diye açma düğmesinden örnek almıştım.
Le hice un frotis al botón de encendido, por si acaso.
Andrew ne zaman çıktı diye niye sordun?
¿ Por qué preguntaste cuándo habían liberado a Andrew?
Etrafı kolaçan ederiz, güvenlik falan var mı diye. Sonra da ne yapacağımıza karar veririz.
Pues inspeccionamos el lugar para comprobar la seguridad y planear el siguiente movimiento.
En son ne yazmışlar? Doktoru tedavisinin Xylotrol diye bir ilaçla arttırılmasını istemiş.
¿ Y lo último que apuntaron? Su médico recomendaba aumentar la medicación.
Ne bileyim, sırf kalçaları sarkmaya kolları şişmeye başladı diye şapşal ergenlerden birine kanaat eden o kızlardan olmak istemiyorum sadece.
Simplemente no quiero ser una de esas chicas que se conforman con un chico tonto de la fraternidad porque se les empiece a caer el culo y cachos de los brazos.
Beni kurtarmak istememeri ne kadar nazikçe diye düşünüyoruum ben de.
Y yo pensaba en lo amables que son al intentar ayudarme.
Düşünüp durdum, büyük bir evde hizmetkâr olduğumu öğrenseler ne derler diye.
Y pienso, ¿ "Qué dirían... si saben que era un sirviente en la gran casa"?
Kendi kendime, "Ne zaman oldu bu" diye soruyorum?
Sigo preguntándome, " ¿ cuándo pasó esto?
Kız kardeşim de bunu yapar. Kimse ne kadar zayıf olduğunu anlamasın diye sürekli şikayet eder.
Mi hermana hace eso, quejarse para que nadie vea lo vulnerable que es.
İkimiz yarın onu ziyaret edebiliriz diye düşünüyorum böylece ne düşündüğünü görebilirsin.
Lo sé. He pensado que podríamos ir a verle mañana, a ver qué piensas.
En sonunda ne olur ne olmaz diye hediye almaya karar verdim.
Así que cedí. Compré un regalo, solo por si acaso.
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diyecektim 16
ne diyeyim 78
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
ne diyebilirim 136
ne diyeceksin 63
ne diyebilirim ki 225
ne diyeceğini biliyorum 38
ne diyecektim 16
ne diyeyim 78
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
ne diyebilirim 136
ne diyeceksin 63
ne diyebilirim ki 225
ne diyeceğini biliyorum 38
ne diyecektin 22
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyen 31
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyen 31
diye sordu 116
diyecektim ki 23
diye soruyor 47
diyebilir 25
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diyeceğim ki 17
diye sordum 119
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diyecektim ki 23
diye soruyor 47
diyebilir 25
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diyeceğim ki 17
diye sordum 119
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diye bir şey yok 27
diye sorar 20
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47
diye sorar 20
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47