English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bakın ne diyeceğim

Bakın ne diyeceğim translate Spanish

1,208 parallel translation
Bakın ne diyeceğim, burada eşeğe kuyruk takmaca filan oynamayacağımıza göre...
Bueno, Tengo una idea, Quiero decir, parece que ya que no jugaremos a tirarnos gelatina, ni a ponerle la cola al burro.
- Bakın ne diyeceğim. Biz mahallede bir kaç tur atıp etrafı kontrol edeceğiz.
Vamos a echar un vistazo por el barrio.
Oh, o zaman bakın ne diyeceğim? Ben elimden geleni yaparım.
Bueno, haré lo que pueda.
Bakın ne diyeceğim. 70 sterlin ve Jaguar, inanın kendimi soyuyorum.
Escucha te doy 70 líquido y el Diente de oro y no estoy robándote.
Bakın ne diyeceğim.
Le diré qué :
Bakın ne diyeceğim, Bobby isterse yaparım.
Le diré qué haré. Si Bobby quiere, lo haré.
Bakın ne diyeceğim? Bu iyi işte.
Ésta es buena.
Çok isterdim fakat şu sahneyi çekmem lazım. Bakın ne diyeceğim, işim biter bitmez, Biraz çükolatalı süt içeceğim,
Me encantaría, pero tengo que ir a rodar la siguiente escena, así que... pero les digo algo, en cuanto termine... voy a tomar leche chocolatada... porque ustedes dos me lo han metido en la cabeza.
Beyler, bakın ne diyeceğim yarın Barrington Country Kulübünde golf müsabakası ayarladım.
¡ Hola, amigos! Hice una reserva para que vayamos a jugar golf mañana.
Bakın ne diyeceğim isterseniz bu konuyu karakolda da konuşabiliriz.
Entonces lo llevaremos a la estación y hablaremos allí.
Bakın ne diyeceğim, Bana ne istediğinizi söyleyin ben de işinizi kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağımı söyleyeyim.
Hagamos una cosa ¿ por qué no me dicen qué es lo que quieren y yo les diré si se los pondré fácil o difícil?
Bakın ne diyeceğim...
Bien, les diré algo...
Bakın ne diyeceğim, eğer konuyu kapatırsanız ben de size her zaman istediğiniz oyun konsolunu satın alırım.
les diré algo, si tiran eso ahora, les compraré la nueva consola de videojuego que estaban esperando.
Bakın ne diyeceğim, Papaz Dave.
Bueno, te digo algo, Pastor Dave...
- Tamam, bakın ne diyeceğim, bırakın.
- Esta bien, saben que? Olvidenlo.
Bakın ne diyeceğim.
Le diré algo.
Tamam, bakın ne diyeceğim...
Está bien, les diré que haremos...
Bakın ne diyeceğim ; böyle zamanlarda kalplerimizin en değerli hazinemiz olduğunu hissediyorum.
En momentos así, a parte de los seres queridos, siento que nuestros corazones son lo mejor que tenemos.
Bakın ne diyeceğim.
Ojalá fuera...
Bakın ne diyeceğim.
hey, sabes que?
Bakın ne diyeceğim, menüdeki her şeyi isteyelim.
Hagamos esto, pidamos todo lo del menú.
Bakın ne diyeceğim. Düz hesap 20.000 olsun.
Lo dejamos en 20.000 sin costes.
Bakın ne diyeceğim?
Le diré qué haremos.
Bakın ne diyeceğim :
Pues hagamos esto :
Bakın ne diyeceğim? Size bir şey sorabilir miyim?
¿ Sabe qué?
Bakın ne diyeceğim.
Le diré una cosa.
Bakın ne diyeceğim, dışarı çıktım.
Les diré algo. Me fui.
Bakın ne diyeceğim.
¿ Saben qué?
Bakın ne diyeceğim?
Mira, llegaré para la cena.
Tamam, bakın size ne diyeceğim.
Está bien, les diré qué haré.
Robert, bunun senin için yararlı olacağını düşündük. Bak ne diyeceğim Deb, neden bunu sen almıyorsun?
Robert, sólo pensamos que podría ayudarte.
Bakın size ne diyeceğim.
Le diré qué.
Ne diyeceğim bak, fotoğrafları masama bırakıp evine git işe yarın devam edebilirsin.
Te sugiero una cosa. Deja las fotos en mi mesa y vete a casa. Y puedes retomarlo mañana.
Yaptın biliyorum. Bak ne diyeceğim..
Ya sé que hiciste, pero así es la cosa.
Bakın size ne diyeceğim
Os diré una cosa.
Tatlım, bak ne diyeceğim. Yarın çamaşır makinasını satarız.
Amor, podriamos vender el lavarropas mañana.
Bak ne diyeceğim. Savaş çıkarsa ve biz orada olursak... düşman hatlarının arkasından haber geçmek... ayda yürümenin habercilikteki karşılığı olur.
Te digo una cosa, si hubiera una guerra y estamos allí... transmitiríamos en directo detrás de las líneas enemigas, sería el equivalente periodístico a la caminata en la luna.
Bakın ne diyeceğim.
Te diré algo.
Bak ne diyeceğim. Yarın akşam gelirken kaşarlı tavuk parçaları getireceğim.
Mañana traeré nuggets con queso.
Bak ne diyeceğim. İIk fırsatta etrafa bir göz atacağım. Karşılaşırsak, onu aradığını söylerim ona.
mira lo que te digo, yo... mirare por ahi... y si la encuentro, le dire que la estas buscando.
Bak ne diyeceğim. Bu gemiyi satın al, iyi bak hayatının sonuna kadar yanında olur.
Si usted compra esta nave y la trata como se debe... le será fiel el resto de su vida.
Bakın ne diyeceğim.
¡ Ya sé!
Bak ne diyeceğim, git kendine güzel aletli başka birini bul ve bak bakalım ne kadar başarılı olacaksın.
Bien, pues te diré el qué. Encuentra algún chulito con su pitito y veremos lo lejos que llegas.
Bak ne diyeceğim, şu yavrucağın neden burada yattığını oğluna anlatmıyorsun?
Sabe qué, dígale a su hijo porqué está esta pobre niña así.
Bak ne diyeceğim? Eğer seni yere yıkarsam, benim için Albay O'Neill'la konuşacaksın.
Le diré que haremos... si consigo derribarle...
Bak ne diyeceğim, buradan işi bitirip çıktığımız da o haltı bir yerlere fırlatıp atacaksın tamam.
Lo que me recuerda, cuando nos vamos debes tirar el arma en una alcantarilla.
Bak sana ne diyeceğim, buranın daha sıcak olması demek, hatunların daha az giyinmesi demek.
Ahora te estoy diciendo, ahora el calor baja aquí, poco a poco la miel empieza a vestir.
Bakın ne diyeceğim?
Así que...
Bak ne diyeceğim, darılmaca yok... ama tanıdığım gangsterlerden çok farklısın.
Te diré qué, sin ofender, no pareces a ningún contratista que he conocido.
Bakın, ne diyeceğim?
¿ Saben que? ¡ Buenas noches!
Bak, kendini gör.Bu sende kalsın, belki bir gün sana da yardım eder. Bak ne diyeceğim.
Quédatela y quizás también te ayude a ti alguna vez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]