English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bakın ona

Bakın ona translate Spanish

1,630 parallel translation
Bakın ona.
Mírela bien.
Eğer Gwen iyileşirse, ona iyi bakıldığını bilirsem...
Si Gwen se repone si siento que la están cuidando...
Bir insanın 35 senelik karısını tanımamasıyla ona bakıp "Günaydın canım, seni seviyorum" demesi arasındaki farkı yaratabilir.
La diferencia entre un hombre que no reconoce a su esposa de 35 años y poder verla y decir : "Buenos días, mi amor. Te quiero".
Bakın ne diyeceğim neden gidip ona sormuyorum?
Le diré algo, ¿ por qué no voy y le pregunto?
Bakın, Eğer böyle şükran günü yapması sizi çok rahatsız ediyorsa ona söylemelisiniz.
Si te molesta tanto la manera en que organiza el Dia, deberías decírselo.
Bak, bu kadının yazacağı kötü bir yazı kariyerine gerçekten zarar verebilir 2 gün içinde baskıya geçecekler, o zamana kadar, ona istediği herşeyi ver.
Mira, un mal artículo de esta mujer podría realmente arruinar tu carrera. La publicación empieza en dos días hasta ese momento, dale todo lo que quiera.
Söylemek istediğim bir adamın gözünün içine bakıp ona silah doğrulttuğunda kendini gerçekten tanırsın.
A lo que me refiero es a que, si ves a alguien a los ojos y le apuntas, descubres quién eres.
Ne yaptıklarını öğrenmeye çalışıyorum sen ise ona bakıyorsun.
Estoy tratando de averiguar que hicieron con nosotros, y tú estás cuidando de él.
Ona iyi bakın tamam mı?
Cuídela, ¿ está bien?
Bakın, arkadaşım size karşı kibar olmak dışında hiç bir şey yapmadı. Ona bu yüzden mi, bir orospu gibi davranıyorsunuz?
Mira, mi amiga no era nada más que cortés contigo, y la tratas como si fuera una prostituta.
Onunla tanıştığınızdan beri ona neler yaptığına şöyle bir bak..
Mira lo que le pasó desde que te conoció.
İnsanların arasına çıkamıyor. Herkes gözünü dikip ona bakıyor.
No puede salir en público.
Hayır, bak... Hayır, Seth, bunu ona soramazsın. Bu garip ve sapıkça olur, hem seni de ilgilendirmez.
No, Seth, no puedes preguntarle, es raro, aterrador y no es asunto tuyo.
Bak Luke, biliyorum o senin arkadaşın, yani... ona hayalinin peşinden koşmasında yardım etmeme kızabilirsin, ama... şu anda ona sadece yardım etmeye çalışıyorum.
Mira Luke, se que es tu amiga. Puedes odiarme por ayudarla a seguir su sueño. ¿ Pero solo intento ayudar, sabes?
Doğru. Ben buna bekar bir annenin, oğluna sorumluluk sahibi bir, erkek olarak yetiştirilmesi diye bakıyorum. Ona babalık eden oğlan gibi olmasın diye.
Cierto, me gusta pensar en mí, como en una madre soltera... que está criando a su hijo para que sea un hombre responsable, a diferencia del tipo que fue su padre.
Ona bakın!
¡ Revísenlo!
Bak ona ne yaptın.
Ahora mira lo que le has hecho...
Clive, lütfen, ona sadece birkaç gün daha bakın.
Clive, por favor, quédatelo un par de días más.
Bak, ona diplomasını verecek misin bilmek istiyorum, çünkü bu onun için çok önemli... ve benim için.
Mira, quiero saber si tu puedes dejarlo pasar y dejarlo que tenga su diploma, por que es muy importante para el... y para mi.
O an ona parlayacaktım, ama şuna bakın.
pero se quedó.
Lexi, hamile olmadığını ona söylemelisin. Bak!
Lexi, tienes que decirle que no estás embarazada.
- Evet, ona bunu borçluyuz. Keyfinize bakın.
Como quieran.
Bakın, dün babam buradaydı ve....... Hepiniz ona hasta olduğunu söyleyerek aklını karıştırdınız.
Uh, mira, mi padre estuvo aquí ayer y... y le dijisteis que el sufría una enfermedad?
Romanın yarısı arkasındaydı, ancak cumhuriyetçiler ona şüpheyle bakıyordu,
Aún cuando la mitad de Roma lo apoyaba, los republicanos permanecían profundamente recelosos.
Ona bak ve sakın gözünün önünden ayırma.
Cuide de él y no le quite la vista de encima.
Bak, avukatın bir itiraz dilekçesi ve ona benzer bir şey verecek mi bilmiyorum, ya da bir duruşma istemi.
Mira, ehm no se si tu abogado pueda hacer que salgas en poco tiempo. O si vayas a tener otro juicio.
Ona bir bakın.
¡ Mírenlo!
Ona bakın.
Cuidado con él.
Birincisi, Sayın Yargıç, ona bir bakın.
De acuerdo, en primer lugar, Su Señoría, sólo mírelo.
- Bir ona, bir de şu haylaza bakın.
No. No.
Ona bir bakın!
¡ Mírenlo!
Ona ilk defa bir sırrını söylediğinde, gözleri nereye bakıyordu?
¿ Dónde estaban sus ojos cuando le contaste el primer secreto?
Ona iyi bakın.
Mírenla bien.
Bakın, ona yardım getirmeliyiz ve bu ormandan çıkmalıyız.
Necesitamos buscarle ayuda y sacarlo de este pantano.
- Oh bakın... Gidiyor. Ona gidiyor.
- Esperen, se va, se va.
Siz yemenize bakın, ona aldırmayın.
Coman, no tengan pena.
Bakın, o zaman ona istediğiniz her şeyi sorabilirsiniz.
Mire, puede preguntarle lo que quiera entonces.
Biz ona adam gibi davransın diye para veriyoruz, şu yaptığına bak!
¡ Lo pagamos para que actúe de modo decente, y él se la coge!
Ona bakın.
Sólo mírala.
Ve annem. Ona bir bakın.
¿ Y mi madre?
Şu e-postalar neydi öyle? "Ravn ile iyi geçinin, ona iyi bakın"
- Es un provocador,
Yanlış anlamışsınız. Bizim bir anlaşmamız var. Ben ona bakıyorum, o bana bakıyor.
No, se equivoca... ella y yo tenemos este trato, yo la cuido y ella a mi.
Çünkü ona lanet olası bir taksiye ihtiyacın varmış gibi bakıyorsun. Bakmayı kesersen o da çekip gider.
Porque lo miras como si necesitaras un taxi, deja de mirarlo y se ira.
Ondan emin değilim bak. Belki de, önce ona bir sormalısın.
Haremos esto, Le daré la manta a un buen precio.
Ona iyi bakın.
Por favor tenlo siempre en tu dedo
Bak ona ne yaptın!
¡ Mira lo que le hiciste hacer!
Poonam'ın anne ve babsı ölmüş ona amcası bakıyor.
Los padres de Poonam están muertos. Su tío la ha criado con amor.
Ona bakın, lütfen.
Mírela, por favor.
Hayatın ve ona bakışınla bir sorunum yok.
No tengo ningún problema con tu vida, ni como la vives, ¿ ok?
Hey millet, Earl'ün süper temizlediği tezgahtan çıkma patates kızartmasını yerken ona bakın.
Miren a Earl comiendo una papa frita del borde del quemador.
Bakın madem sizde makina var ve çalışıyor..... bende o sırada ayağımı soksam, ona da bakardık hem böylece.
Mire, ya que tiene la máquina funcionando ¿ puedo meter mi pie? Podemos echarle un vistazo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]