Ona değil translate Spanish
5,808 parallel translation
Ama işler boka sardığında neden ona değil de sana geldiğimi bilmiyorum.
Pero no sé por qué, cuando las cosas se volvieron mierda, Fuí hacia ti y no hacia él.
Ona sari ve'Salwar Kameez'lazım. Bikini, görgü kurallarına uygun değil.
La bikinis no tienen etiquetas... Un sari'Salwar Kameez'( vestimenta )
Aklımdan çıkmadığını söyle ona. Yalnız mı değil mi merak ediyorum.
Dile que siempre estoy pensando en ella, preguntándome si se encuentra sola.
Ona Mick dememi istiyor ama benim takma isimlerle aram pek iyi değil.
Prefiere Mick, no estoy de acuerdo con todo eso del asunto del apodo.
Ona bakarsın değil mi?
Cuida de él, lo harías?
Bu aptalca bir oyun değil, sen de ona göre davransan iyi olur.
Esto no es un juego tonto... y es mejor que no lo trates como tal.
- Pek değil, ona katlanamıyorum anne.
La verdad es que no. No la soporto, mamá.
Ve siz de ona bu yüzden dokunulmazlık sağlayacaksınız, değil mi?
¿ Y va a darle inmunidad judicial, verdad?
Şey, yani mümkün değil ama kocasından ayrı yaşadığı dönemde insanlar öyle olduğunu düşünüyor bu yüzden ona göz koyuyorlar, neden koymasınlar ki?
No, no está libre pero como no vive en casa, la gente cree que está disponible y la miran. Probablemente la desean...
Pek ona göre değil.
No le gusta.
Ona ne olduğu umurunuzda değil mi?
¿ No te importa lo que le suceda?
- O ısırıklar kesinlikle ona ait değil.
- Con seguridad no fue Simons.
Ama ona bir şey söylediğimi söylemeyeceksin, değil mi?
Pero no le dirás que dije eso, ¿ no?
Kızın manyağın teki olmasına rağmen ona tapıyorsun değil mi?
¿ Tanto quieres a tu hija a pesar de que sea una puta loca?
Ona söylemedin değil mi? Hayır.
No se lo has dicho, ¿ verdad?
- Bu hiç ona göre değil.
- Esto no es propio de él.
- Ona kim olduğunu söyle. - Buna karışmak zorunda değil.
Dile quién eres.
Ona hayranlık deniyor, sevgi değil sanırım.
Creo que eso se llama adoración, no amor.
Ona bir şey olmasına izin vermezsiniz, değil mi?
No dejes que nada le pase.
Ona ne olduğunu duydun değil mi?
Te enteraste de lo que le pasó, ¿ verdad?
Dinle, ona yardım edebilirim ama burada değil.
Escucha, puedo ayudarla, pero no puedo hacerlo aquí.
İyi. Belki ona anlatman gerekir, bana değil.
no a mí.
Ona söyledin, öyle değil mi?
¿ verdad?
Bunların hepsi ona ait değil mi?
¿ Todo esto no es de ella?
O kadar kötü biri değil. Ona gerçeği söyleyeceğim.
Ella no es tan mala, le diré la verdad.
Bu onun suçu değil. Ona zarar verme. Aisha!
¡ Aisha, corre!
Bana neler olduğunu ona anlatmadın, değil mi?
No le dijiste a ella nada de lo que me estaba pasando, ¿ verdad?
Videoda ona ne fısıldadığını biliyorsun değil mi?
Quieres saber qué le susurró a la chica en el vídeo, ¿ verdad?
Ona göre değil o kız.
De hecho, yo creo que esa no lo es.
Hala ona karşı bir şeyler hissettiğimden değil ya.
No es que aún tuviera sentimientos por él.
Kurt düşündüğüm gibi biri değil dedi. Bende ona dedim ki "Ayrılın" ama ayrılmadı.
Me dijo que Kurt no era el tipo que ella pensaba que era... le dije "déjalo", pero no lo hizo.
Öyle diyorlar ona, değil mi?
Así es como lo llaman, ¿ no? ...
Nasıl olsa ona söyleyecektim, değil mi?
Tendría que habérselo contado de todos modos, ¿ no?
Belki de ona Başkan ile çalışmaktan çok hoşnut olduğunu ve elinden gelen her konuda ona yardım edebileceğini söylersin. Sorun değil.
No importa.
- Ona ait değil.
- No de él.
Benim değil, sadece... Biri için ona göz kulak oluyorum.
No es mío, yo sólo... se lo estoy cuidando a alguien.
Öncelikle, eyaletten çıkabilecek miyiz ona bakalım değil mi?
Veamos primero si podemos salir del condado, ¿ sí?
Bu yüzden kendimi ona çok bağlı hissediyorum, ve sana. Tüm bilmen gerekenler bunlar, değil mi?
Eso es el por qué siento que estoy tan conectada a él, a ti.
Bu hiç ona göre değil.
Eso no es típico de él.
Sadece bu gece değil, bir daha hiç akşam yemeğine gelemeyeceğini ona söylemen gerekirdi.
, lo que deberías haberle dicho no es que... no ibas a llegar para la cena de esta noche... sino que no vas a llegar a cenar nunca más.
Ona ders vereceğiz, değil mi?
Vamos a enseñarle, ¿ no?
Sana ona göz kulak ol dedim, yatağa at değil!
¡ Te dije que le echaras un ojo, no que te lo follaras!
Bu alet ona ulaşacak kadar uzun değil.
El destapador de cañerías no llega...
Bak, ona dokunaklı bir aşk beslediğini biliyorum ama burası lise değil.
Sé que siente por ella un amor ridículo e infantil, pero esto no es la secundaria.
- Bunun kararı ona ait değil.
Eso no depende de él.
Ona bir doktor lazım, senin duaların değil.
Necesita un médico, no tus oraciones.
Bu ona göre bir şey değil.
Él no es así. Es un descuido.
Ona şantaj yapacaktın değil mi?
Iba a chantajearlo, ¿ verdad?
Bildiğim bir şey varsa eğer birisi için böyle hissedersen ona tutunmak zorundasın. Çünkü bu çok sık olan bir şey değil.
Mira, algo que sé es que cuando sientes algo así con alguien te aferras a ello, porque porque no sucede muy seguido.
- Donald ona bişeyler aşılamak doğru cevap değil.
- tener lo entregaron no es la respuesta, donald.
Teknik olarak o kale ona ait değil.
Bueno, técnicamente, el castillo no le pertenece.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56