Ondan değil translate Spanish
2,290 parallel translation
Hayır, ondan değil.
No, no.
Ondan değil zaten Seung Jo hiç ders çalışmaz.
No, él raramente estudia.
Ondan değil, anti-tank mermisi doldurun!
¿ Para qué traes los explosivos? Vamos, las cargas de perforación!
Senin için yeterli değil mi? Hayır ondan değil, ben...
- No es lo suficientemente inteligente como para usted?
Ondan değil çocuklar.
No, sólo quisiera que Mate estuviera aquí.
Ondan değil, geri zekâlı.
No, no esa, retardada.
Ondan değil. Her gün radyoda çalacak bir şeyler bulmak zorundayız.
Tienen que poner algo en la radio todos los días.
Bu ondan değil.
No es esta.
Ondan değil.
No es eso.
Hayır, ondan değil.
- No, no es eso.
Hayır ondan değil
No lo es...
Hayır, ondan değil. Ondan.
No, no a él, a ella.
Ondan değil.
- No es eso.
- Oh, hayır ondan değil..
- No es eso. Solo...
Nai, ben ondan uzak durmaya çalıştım.ama o... şey, o sam ve... na çok üzgünüm seni incitmek istemedim sen değil.sadece--sadece--ben- - william'ı kaybettim, biliyorsun ve onu sevmiştim..
- Nai, trate de no enamorarme de él, pero es... - Es Sam, y yo solo Nai, lo siento tanto.
Ama şu anda, ondan kesebileceğimiz normal deri yeterli değil bu yüzden, deri nakli fikrini bir süre sonra tekrar düşünmemiz gerekiyor.
Pero en este momento no hay suficiente piel sana de donde cortar, lo que quiere decir, que tendremos que volver a la idea de los injertos después.
Ondan hazzetmedin, değil mi?
- No. ¿ No te agrada, cierto?
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
¿ Verdad?
- Öyle değil de ondan.
- Porque no lo son.
Ondan hâlâ hoşlanmıyorsun, değil mi?
Aún no te agrada, ¿ verdad?
- Danny, o sadece kurban değil aynı zamanda da görgü tanığı. Ondan elde edeceğimiz bilgiler bize kocasını bulmamıza yardımcı olabilir.
- Danny, ella no es sólo una víctima, es un testigo y la información que obtengamos de ella podría ayudar a encontrar a su marido.
Ama iyi haber, müvekkilim on sekizinde bir çocuk. ikinci bir şansı hak ediyor, ondan başkası umrumda değil.
Las buenas noticias son que mi cliente es un chico de 18 años quien merece una segunda oportunidad, y no me importa nadie más, excepto él.
Senden etkilendiğini söyledi. Sen de ondan etkilendin, değil mi?
Dijo que le impresionastes, que ambos lo impresionastéis. ¿ Lo dijo?
Bu yüzden finans müdürü ona güvenemediğini söylediğinde sinirlenip ondan ayrıldı, değil mi?
Y cuando el gestor de fondos dijo que no podía confiar en ella ¿ se enojó y cortó con él?
Ondan değil!
- Es cierto.
Ondan değil.
No es eso...
Ondan değil.
- No, no es eso.
Ama bu gece değil, yarın gece de değil, ondan sonraki gece...
Pero no esta noche, ni la noche de mañana, sino hasta la siguiente.
Sen de ondan hiç memnun değilsin, değil mi?
También estás muy molesto con ese hombre, ¿ verdad?
Düşmanın bir adım önünde olmak..... ondan kaçmak değil.
Estar un paso delante del enemigo... -...
Her şeyi nasıl da arkasında bıraktığına bir bak... Üstelik iki yıldır ondan hiç haber alınamıyor. Sence de tuhaf değil mi bu?
Bueno, viendo como ha dejado todo a un lado... y no ha habido noticias de él por dos años... ¿ No crees que es extraño?
Ondan bir şey istediğimde kabul edecek biri değil.
No es una persona que acceda si le pido un favor.
- Ondan değil, yok.
No es eso. No, no.
Bütün bunlar ondan dolayı değil mi ki?
¿ No se trata todo de eso?
O artık tek bir vampir değil, Rayne. Şu anda arkasında tüm Alman ordusu ondan emir bekliyor.
ƒl no es s — lo un vampiro, Rayne, ahora Žl es un vampiro... con todo un ejŽrcito alem ‡ n tras Žl.
Ondan hoşlandığımı biliyordun, öyle değil mi?
¿ Sabes que estaba enamorado de ella, verdad?
Bir klasik değil de ondan.
Pero no es un clásico es todo.
Alıyor, değil mi? Yok, ondan hoşlanmıyor.
No le gusta.
Ondan mahrum etmeyi kastetmiyorsun değil mi...
¿ No te referirás al?
Aç değil de ondan Bayan G.
Él no tiene hambre... señora G.
Yaralarımızı ona göstermemiz gerek... çünkü yaralarımızı iyileştirebilecek ondan başkası değil.
Tenemos necesidad de mostrarle las heridas porque Él es el único que puede curarlas.
Parayı ondan alıyorsun değil mi?
Usted le está consiguiendo el dinero, ¿ verdad?
Ondan hoşlanıyorsun değil mi?
Te gusta, ¿ cierto?
Kendinden değil, hep ondan söz et.
Nunca hablas sobre ti mismo, siempre sobre ella.
Çok zor şeyler yaşadık fakat... Ondan fazla değil
Nuestras luchas han sido difíciles pero no más que las de Él.
Önemli bir şey değil de ondan.
- Porque no es la gran cosa.
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Te gusta, ¿ verdad?
Lemond Bishop olsaydım, ondan kurtulmak isterdim, değil mi?
Hola. Si yo fuera Lemond Bishop, querría librarme de él, ¿ no?
Ondan sonra olanlar benim suçum değil.
Lo que pasó después no es culpa mía.
Ondan sonradan her şey kötü bir polislik olabilir ama yasalara aykırı değil.
Lo que pasó después puede ser mal trabajo policial, pero no es ilegal.
Görüşmen yarın, değil mi? Eve Giden Yol işiyle ilgili? Ondan sonraki gün.
Mañana tienes la cita con los de Camino de Casa, ¿ cierto?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66