Para değil translate Spanish
53,638 parallel translation
Kahvaltı için çok bir şey değil. Soğuk kızartma istiyorsan tabii.
No hay mucho para desayunar... a menos que quieras comida china fría.
- O sana uygun değil.
Ella no es para ti.
Bence bunu konuşmak için münasip bir zaman değil.
No creo que sea el momento adecuado para hablar.
Zaten tarihimizin en iyi savaşçısını koca bir ordunun liderliğine verme sebebim bu değil mi, General?
¿ Acaso no tengo para eso a la mejor guerrera de la historia con todo un ejército a su cargo, General?
- Herkesin seveceği bir yer değil.
Sí, no es para cualquiera.
Para umurumda değil!
¡ No me importa el dinero!
Bay Fersen yakıtı vermeye yetkili değil.
El Sr. Fersen no tiene autoridad para daros gasoil.
Beni avantajı olmak için kullanmak istiyorsun, değil mi?
Me quieres utilizar para su guerra.
Patenli diskoya uygun değil.
No para una discoteca en patines.
Ya da bu kulübün olayı sözler ve tempolar değil.
O tal vez el club no es para rimas y ritmos.
Bari artık onu eve atabileceksin, değil mi?
Al menos tienes un sitio para traerla, ¿ verdad?
Müzik için yaşarız, gangsterler için değil.
Vivir por la música, no para gánsteres.
Coño, pero esta gente son brutos... Bana değil, Mylene'e!
¡ No para mí, para Mylene!
Afro saçlı, sıska bir Porto Rikolu için fena değil.
Nada mal para un puertorriqueño con peinado afro.
Soluk benizli, Mayflower yolcularını düzen bir beyaz ekmek için fena değil!
¡ Nada mal para un blancucho que vino en barco con unos peregrinos!
Bu üniversite işi sana göre değil dostum.
Esta mierda de la universidad no es para ti.
Mi querida, sanırım ceketimin kolunu ayarlamaya vaktin olmadı, değil mi?
Mi querida, supongo que no tuviste tiempo para arreglar el dobladillo de mi chaqueta.
Kulübüm genç ve güzeller için, yaşlı ve korkunçlar için değil.
Mi discoteca es para jóvenes fabulosos, no para viejos desastrosos.
Alınma Boo ama bazı şeyler sana göre değil.
No te ofendas, Boo, pero hay cosas que no son para ti.
Bunu durdurmak için çok geç değil.
No es tarde para detenerte.
Bir şeyi garanti edebilirim Dom kimse buna hazır değil.
Puedo asegurarte una cosa, Dom. Nadie está listo para esto.
Bana hiç uygun değil.
Esto no es para mí.
Bozuk para stili değil mi?
Centavos ¿ verdad?
John Mayer bedava değil ki.
John Mayer no es para nada gratis.
Yüz tanesini vermek bana çok mantıklı geldi. Sonuçta sovyet yapımı tam otomatik bir silahtan bahsediyoruz. Bok gibi Çin yapımı ucuz silahlar değil.
Pensé que 100 era bastante barato para traerlas a casa pero estamos hablando de automáticas soviéticas, no de esas copias chinas baratas.
Senin için en iyi hareket bu değil Martin, ama bir bitirme görüşmesine filan ihtiyacın varsa Bibola'da garsonluk yapıyor.
No creo que este es el mejor movimiento para usted, Martin, pero si necesita algún tipo de cierre o lo que sea, ella ha hostessing en Bibola.
Şu anda araba kullanman pek iyi bir fikir değil Megan.
No creo que sea una buena idea para que usted pueda estar manejando en este momento, Megan.
Birkaç sınır var tabii, yaş gibi. 18 yaş ve altıyla yatmıyorum, iyi değil.
Hay algunos límites, obviamente, la edad, de 18 para abajo no es no es bueno, no es bueno.
Pizzacı olmak için biraz yaşlı değil misin?
Estás viejo para entregar pizzas, ¿ no?
Steve, bu miktar birkaç resim için oldukça fazla değil mi?
la chica en la foto... - Oye, oye, Steve... Eso es mucho dinero para sólo unas cuantas fotos, ¿ sabes?
Babanın vasiyetindeki arazi yalnızca işe yaramaz değil sahip olan kim olursa olsun tehlikeli de.
La tierra del legado de tu padre no solo es inservible, sino que es peligrosa para cualquiera que la posea.
Evet, biliyorum. Ayrıca biliyorum ki İngiliz ve Amerikan hükümeti Gent'te gizlice barış görüşmelerinde bulunmaya hazırlanıyor. Değil mi?
Sí, lo sé, y también sé... que los gobiernos británicos y estadounidenses se están preparando para iniciar sus negociaciones secretas de paz en Gante, ¿ no es así?
Ancak seni gömmeye yetecek kadar Malay sikkem var olmasına var da tespihler seni cennete götürmek için yeterli değil ve Doğu Hindistan Şirketi boğazını kesince, ki muhakkak kesecekler de kederimi hafifletecek kadar haşhaşım da yok.
Pero lo que tengo son monedas malayas, las suficientes para enterrarte. Rosarios, no los bastantes para llevarte al cielo. Y hachís, lo suficiente para facilitar mi duelo cuando la Compañía de las Indias Orientales te raje la garganta, lo cual, por supuesto, harán.
Vasiyetnamede adım geçmediği için bana kalan şey o para yığını değil. Bakın!
Lo que a mí se me debe no está en ese montón de monedas... dado que no estoy en el listado de la división de bienes.
Ancak sana göre netice riske atılmama değerdi öyle değil mi?
Pero el resultado final para usted, merecía que corriera ese riesgo, ¿ verdad?
Şeytan olduğunu söyleseler de benim için değil.
Dicen que es el diablo, pero para mí no.
Bay Cholmondeley sana uygun bir adam değil.
El Sr. Cholmondeley no es un hombre adecuado para usted.
James, barut istikrarsız olduğu için nakliyeye müsait değil.
James, esta pólvora no está lista para ser trasladada porque es inestable.
Ama şu veya bu sebeple bana göre değil. "
Pero, por una u otra razón, no es para mí ".
Oyun senin için çok şey ifade ediyor, değil mi?
Esa obra significa mucho para ti, ¿ verdad?
- Dış duvar için bu, değil mi?
Es para exterior, ¿ verdad? Sí.
Ben onun için çalışırken bu mümkün değil.
No mientras trabaje para ella.
Aptalca değil. Gözlerimle bir kadını nasıl soyabileceğimi öğrendim. Ayrıca yürüyüşümle bir kadını nasıl yatağa atabileceğimi.
Ya sé desvestir a una mujer con la mirada y cómo caminar para que sepan que soy bueno en la cama.
Ve bunu sana vermeden önce söylemeliyim ki bence bu kadın senin kalemin değil.
Pero antes de compartirte esto no creo que sea la indicada para ti.
Arden'ın büyük annesine ulaşmak için beni kullandın değil mi?
Pero... Me usaste para acercarte a la abuela de Arden, ¿ verdad? ¡ No, no!
Ama bu seninle alakalı değil.
Pero lo hice para ayudarme, no para lastimarte.
Sanırım... Bunun zamanı değil.
No creo que este sea el mejor momento para... vamos a...
Biliyor musun, bu Chloe için adil değil.
Sabes que esto no es justo para Chloe.
O kadar da kötü değil anne.
Madre, no es para tanto.
Baahubali için doğru kişi değil.
Ella no es la correcta para Baahubali.
Oğlun kral olarak taç giymediği için ağlayıp sızlayacak kadar dar görüşlü değil.
Tu hijo no es tan mezquino para lamentarse de no haber sido coronado como rey, madre.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75