Sanmıştım ki translate Spanish
738 parallel translation
- Oh, ben sanmıştım ki...
Creí...
- Hayır. Sanmıştım ki, şansı yaver...
- No... bueno, de casualidad...
Sanmıştım ki...
Sabe, tengo...
Sanmıştım ki...
- Pensaba...
- Pres, geldiğine çok sevindim. Sanmıştım ki..
Estoy tan contenta de que haya venido.
Ama ben sanmıştım ki...
Pero pensé...
Bilmiyorum. Ben sanmıştım ki...
Bueno, no sé, pensé...
Bay Cohan, ben de sanmıştım ki...
Sr. Cohan, pensé...
Sanmıştım ki belki -
Pensé que quizá...
- Sanmıştım ki...
- Creí...
Ben sanmıştım ki... Pete'nin kartı değil miydi?
Pero pensé - ¿ No era la carta de Pete?
Sanmıştım ki, eğer bu kadını bulursam, onu konuşturabilirim, fakat başaramadım.
Creí que si la encontraba, la haría hablar, pero no pude.
- Ama Jacob, sanmıştım ki...
- Pero, Jacob, pensaba...
Ama sanmıştım ki...
Pero...
Özür dilerim, sanmıştım ki...
Perdón, pensé....
Ben... Sanmıştım ki sen...
Pensaba que estaba...
"Gitti" deyince ben sanmıştım ki...
Al decir que se había ido, yo he creído...
Ama sanmıştım ki...
Habia creido...
- Sanmıştım ki... - Onunla tanıştığını sanmıyorum.
- No creo que a éste lo conozcas.
General olduğum zaman sanmıştım ki, bir şeyler yapabilir, herşeyi değiştirebilirim.
Cuando ascendí a general pensé... "Ahora por fin podré hacer cosas,..." "... cambiar el sistema. "
- Anlyamadım. Sanmıştım ki...
- No lo entiendo, yo...
Ben sanmıştım ki...
Pensé- -
Ben sanmıştım ki...
Pero yo creía que...
Sanmıştım ki...
Creía que...
Oh, sanmıştım ki...
Oh, creí...
Sanmıştım ki...
Creí que...
- Sanmıştım ki...
- Creí que...
Sanmıştım ki...
Pensé que...
- Sanmıştım ki- -
- Pero yo pensaba...
Sanmıştım ki...
Sólo pensaba...
Sanmıştım ki, onu üzen her ne ise, artık temelli ortadan kaybolmuştu.
Empecé a pensar que lo que fuera que lo preocupaba, se había ido para siempre.
- Sanmıştım ki - -
- Bueno, pensé que...
- Sanmıştım ki...
- Pero yo pensaba...
" Sanmıştım ki senin emrinde gök ve yer
'Pensando que eras la Tierra y el cielo
Sanmıştım ki... seninle...
Había esperado... contigo...
Sanmıştım ki..
Creí...
- Ben sanmıştım ki Laetitia...
- Creía que Letizia era...
Sanmıştım ki beni tümüyle unuttun, sanmıştım...
Creí que te habías olvidado de mí, creí que...
Sanmıştım ki...
Yo pensé que...
Ama ben sanmıştım ki...
Pero yo creí que...
Ben sanmıştım ki Başbakan için ayrılan vagon...
Pero entendí que el vagón del primer ministro...
Hayatım boyunca o tepedeki insanlarla kalacağım sanmıştım ta ki şu dağ adamı gelip kendi tamirhanesinde düzeltene kadar.
Creí que iba a terminar viviendo con la gente de la montaña hasta que este oso Teddy de hombre me acogió en el garage de su local.
Tabii ki. Asla başaramayacağımızı sanmıştım.
Sí, pensé que no lo lograríamos.
Sanmıştım ki, "İşte, iyi dürüst bir arkadaş."
Imaginaba que pensaría...
Londra yolunda olduğunu sanmıştım. Tabi ki bu düşünmeni istediğim şeydi.
Creí que estaba camino de Londres.
O küçük canavarı kullanmaktan hoşlandığını sanmıştım. Ben tabii ki ama sen...
Creía que te gustaba conducir ese horrible torpedo a reacción.
- Sanmıştım ki bir daha hiçbir zaman...
- Oh, Jimmy.
Sanmıştım ki...
- Creo que...
Doktorluk mesleğim adına yemin ederim ki, onun öldüğünü sanmıştım.
Sobre mi honor como médico, creí que estaba muerta.
Erkek olman için sana son bir şans verdiğimi sanmıştım ama görüyorum ki yanılmışım!
¡ Creí que te brindaba la última oportunidad de ser un hombre! ¡ Pero debí conocerte mejor!
Manzara o kadar vahşiceydi ki Wanda'nın da hasta olduğunu sanmıştım.
Parecía tan extravagante, que me imaginé que ella también estaba enferma.