English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Sen değil miydin

Sen değil miydin translate Spanish

876 parallel translation
Dışarı çıkmamazı söyleyen sen değil miydin?
¿ No nos dijiste que nos quedáramos fuera?
Geçen gün beyzbol sopasıyla antrenman yapan sen değil miydin?
¡ Vaya! ¿ No eres tú quien estaba jugando al béisbol el otro día?
Konuşan sen değil miydin?
- ¿ No hablaste?
Açlıktan ölsen bile bizim için çalışmayacağını söyleyen sen değil miydin?
'Ntoni, una vez me dijiste... que preferías morir de hambre antes que trabajar para nosotros.
Şimdiden bebek derdiyle uğraşmanın saçma olduğunu bir de kızın yaşı genç diye, yakalanırsa başıma bela olacağını anlatan sen değil miydin?
¿ Quién dijo "Es imposible que cuide de un crío"? "Las putas de 17 años y los bebés no van bien juntos".
Ona parayı öğretmek için düzenli olarak harçlık vermeye karar veren sen değil miydin?
¿ No fuiste el que decidió darle un dinero semanal... para enseñarle a administrarlo?
- Sen değil miydin?
- Tú, ¿ no?
Sen değil miydin?
¿ No estabas?
Kello'yu devreye sokmamı isteyen sen değil miydin?
¿ No me dijiste que llamara a Kello?
Fakat onların kökünü kazımayı bana öğreten sen değil miydin?
¿ No eras tú el que arrancaba... Los robles boyardos?
Hey... kendine çoban köpeği yakıştırması yapan sen değil miydin?
Escucha. Así que piensas que te van a utilizar sólo como un perro pastor.
Hayatı olduğu gibi görmemi söyleyen sen değil miydin?
¿ No eres tú la que dices siempre que hay que ver la vida como es?
Bana bunu yapan erkekten nefret etmemi söyleyen sen değil miydin?
¿ No me enseñaste a despreciar a todo hombre que lo hiciera?
Brandy'nin büyüdüğünü söyleyen sen değil miydin?
¿ No me dijiste el otro día que has notado que Brady se ha hecho mujer? Si.
Polise konuşan sen değil miydin?
¿ Fuiste tú quien habló?
Usta Ghirlandaio'ndan fresk sanatını öğrenen sen değil miydin?
¿ No estudiaste frescos pintando con el gran Ghirlandaio?
Kaptan için üzgün olan sen değil miydin?
Eres como los demás.
"Acı çekmek ruha iyi gelir," diyen sen değil miydin?
¿ No suele decir que el sufrimiento es bueno para el espíritu?
Okuma yazması olan sen değil miydin?
¡ Tú sabes leer y escribir!
Buraya ilk geldiğinde bizi Sfenks'ten kurtaran sen değil miydin?
¿ Acaso apenas llegaste a esta ciudad no se vio liberada de la esfinge?
- Sen değil miydin?
¿ No fue usted?
- Sen değil miydin?
¿ Y tú?
Sekiz hafta boyunca bana bir gün yuvadan ayrılmak zorunda... olduğunu söyleyen sen değil miydin?
¿ No fuiste tú el que me dijo hace ocho semanas que tienes que dejar el nido en algún momento?
Ama en sessiz sen değil miydin zaten?
Pero ¿ no eres tú el más silencioso de todos?
Oh, bilmiyorum. Asla gizli bir yerde gizli bir toplantı yapmamalısın diyen sen değil miydin?
No lo sé. ¿ No fue Ud. quien decía que no se debía concertar... una cita clandestina en un lugar clandestino?
Arada kalmış bir kadın olmanın en kolayı olduğunu söyleyen sen değil miydin?
¿ No es usted quien dijo que entre mujeres nos entendemos mejor?
Bu sabah gitmeyi isteyen sen değil miydin?
¿ Práctimente eramos tres hombres y una mujer esta mañana?
- Sen orada değil miydin?
No estabas allí?
Sen garson değil miydin?
¿ Lleva mucho de camarero aquí?
Sen profesyonel değil miydin?
Maravilloso.
Gittiğim yıl sen de onaltı yaşında değil miydin?
Oh, me había olvidado. ¿ No tiene 16 años?
Ne soruyorsun, sen de yanında değil miydin?
Estabais con él, ¿ no?
Hapiste değil miydin sen?
¿ No estabas en la cárcel?
Sen onunla değil miydin?
¿ No estabas tú con él?
İzci değil miydin sen?
Tu no fuiste un Boy Scout?
Sen müzisyen değil miydin?
- ¿ Qué dice?
Ne tür bir adamsın, sen evli değil miydin?
¿ Qué hombre casado se exhibiría así en público?
Aklıma gelmişken M. Hall'da değil miydin sen? Evet, 551.filo.
- ¿ Estuvo en Milden Hall?
Sen de başta öyle değil miydin?
Problemas con la suegra otra vez.
Deli Peppe ve Alman onunla iddiaya tutuştuğunda sen de orada değil miydin?
¿ No estabas tú anteayer cuando Barberone hizo aquella apuesta - con Sceriffo y Peppe el Loco?
Sen Hasan'ın karısı değil miydin?
¿ Por qué abandonas tu casa?
Yasa'nın yılmaz savunucusu değil miydin sen?
¿ Creía que eras un defensor de la ley?
- Marian, sen terzi değil miydin?
- Marian, ¿ no eras sastre?
Sen değil miydin?
Usted no?
Sen cezaevinde değil miydin?
¡ Si tú estás en el calabozo!
- Hayatım, sen protestoda değil miydin?
- Cariño, ¿ no estabas en una protesta?
Sen Albert Finney'in yedeği değil miydin?
No fue usted el sustituto de Albert Finney?
Kola partisinde değil miydin sen 1965'te?
Weren't you at the Coke convention back in nineteen sixty-five?
Sen inzivâda değil miydin?
¿ No estabas recluído?
Ciddi mi? Ya sen, çok müsamahakâr değil miydin?
¿ Y tú te crees indulgente?
Bugün izinli değil miydin sen?
Creia que estabas fuera de servicio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]